Esas No: 2021/17780
Karar No: 2022/333
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/17780 Esas 2022/333 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/17780 E. , 2022/333 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro (Komisyon Kararına Karşı)
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davacı Hazinenin davasının reddine, davacı ... ve ...’in davasının ise kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kadastro sırasında ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 40 parsel sayılı 242.800,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle ..., Bedir, ... adına tespit edilmiştir.
İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna; davacılar ... ve ... ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı Hazinenin davasının reddine, davacı ... ve ...’in davasının ise kabulüne, çekişmeli 40 parsel sayılı taşınmazın tamamı 20 pay kabul edilerek; 10 payının davacı ... adına; geriye kalan 10 payının ise miras payları oranında davacı ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın evveliyatında davacı ...'nın dedesi ... ile davacı ...'in dedesi ... ait iken irsen intikal ve taksim sonucu davacıların zilyetliğine geçtiği, davacı gerçek kişilerin dayandığı 100 nolu vergi kaydının çekişmeli taşınmazı kapsadığı, ayrıca taşınmazın güneyindeki taşlık alanın dava konusu taşınmazın bitiminden sonra başlamakta olup, bu taşınmaz, taşla kaplı olduğu halde dava konusu taşınmazda toprak unsurunun ağırlıkta olduğu, taşınmazın kuzeyindeki derenin ise dava konusu taşınmazdan bariz şekilde ayrıldığı, arada ayırıcı unsur olarak kot farkı bulunduğu, öte yandan ziraat mühendisi bilirkişisi raporundan da anlaşılacağı üzere taşınmazın çayır niteliğinde olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir.
Çekişmeli taşınmaz, 12.6.1957 tarihinde yapılan kadastro tespiti sırasında 95 tahrir numaralı vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak davalılar adına tespit edilmiş, bu tespite Hazine tarafından itiraz edilmesi üzerine 11.08.1993 tarihli komisyon kararı ile Hazine'nin itirazının reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerden olup, yaylak, kışlak ve çayır gibi yerlerin özel mülkiyete konu edilemeyeceğini öne sürerek, ..., çekişmeli taşınmazın 1/2 payı murisi ...'a ait iken, bu kişiden babası ..., onun ölümü ile kendisi ile birlikte diğer ... mirasçılarına kaldığını, davacı ... ise çekişmeli taşınmazın 1/2 payı murisi ... ait iken, bu kişiden babası ..., bu kişiden de kendisine kaldığını ileri sürerek dava açmış, yargılama sırasında ise mükellefi ... ve ... olan 1956 tarih 100 tahrir numaralı kayda dayanmışlardır.
Mahkemenin kabulü ve tespit maliklerinin temyizleri bulunmadığı gözetildiğinde, tarafların arasındaki ihtilafın taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup olmadığı ve tespit günü itibari ile davacı gerçek kişiler yararına iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır.
Ne var ki, bu hususlarda yapılan araştırma ve inceleme son derece yetersiz olup, mahalli bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın evveliyatının ne olduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, kimden kime hangi hukuki nedene dayalı olarak intikal ettiği hususlarında ayrıntılı bilgi alınmamış, zirai bilirkişi raporu taşınmazın niteliğinin kesin olarak belirlenmesi bakımından soyut olduğu gibi, taşınmazın toprak yapısının kumlu olup, % 40 - 45 eğimli olduğu, 6. sınıf arazi olduğu ve yüzeysel erozyon problemi görüldüğünün belirtilmesi karşısında, bu rapora göre iktisap koşullarının gerçekleşmediği izlenimi uyandığı halde üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, fen bilirkişi raporunda taşınmazın kuzeyi dere olarak gösterildiği halde jeolog bilirkişiden rapor alınması gerektiği de düşünülmemiştir.
Diğer taraftan bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmaza ilişkin en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafları bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre en eski tarihten başlanarak devam eden yıllara ilişkin stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların tutanakları ile dayanağı kayıtlar ve hükmen kesinleşenlere ait dava dosyaları celbedilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilerek komşu köyler ve aynı köy halkından ayrı ayrı 3'er kişilik yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi, jeolog bilirkişi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, evveliyatı imar - ihyaya muhtaç yerlerden ise imar ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı; ayrıca davacı tarafın dayandığı 1956 tarih 100 tahrir numaralı vergi kaydının hudutları tek tek okunup, sınırlarının gösterilmesi istenilmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulamasına ilişkin sözleri komşu taşınmazların tutanak ve varsa dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda sözü edilen tarihlere ilişkin hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik olarak ve temin edilebilecek en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinde de inceleme yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunu, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını, kamu orta malı niteliğinde mera, yaylak gibi yerlerden olup olmadığını, komşu parsellerle arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazın imar-ihya gerektiren yerlerden olması halinde imar- ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazın kullanım biçimini, varsa zilyetliğin şekli ve süresini, toprak yapısını, eğimini ve bitki desenini açıklayıp tarımsal niteliğini belirten ve sınırında bulunan taşınmazlarla arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığını ortaya koyan, önceki ziraat bilirkişi raporunu da irdeleyen, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, jeolog bilirkişiden, dava konusu taşınmazın sınırında dere bulunduğu göz önünde bulundurularak, evveliyatında ve hali hazırda dere yatağı niteliğinde olup olmadığını, dere yatağından kazanılıp kazanılmadığını, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını ve aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığını açıklayan ayıntılı ve gerekçeli, fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verir krokili rapor alınmalı; iş bu raporda, kayıt uygulamasına yönelik bilirkişi ve tanık sözlerine göre uygulanan kaydın sınırları denetime elverişli şekilde gösterilmeli, bu yolla vergi kaydının taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve zilyetlikle kazanma şartlarının davacı gerçek kişiler yararına oluşup oluşmadığı kesin olarak belirlenmeli, ayrıca zilyetlik ile birleşmeyen vergi kaydının hukuki değer taşımayacağı da düşünülmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.