16. Hukuk Dairesi 2014/8184 E. , 2014/6058 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SİMAV ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2010/150-2013/520
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 283 ada 1 parsel sayılı 10334.73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle A.. A.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı A.. A.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 283 ada 1 parselin fen bilirkişisinin 08.05.2013 havale tarihli raporuna ekli krokide kırmızı renk ile işaretli (A), (B), (C) ve (H) harfleriyle gösterilen toplam 223,32 metrekarelik kısmın davalı A.. A.. adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; 283 ada 1 nolu parselin fen bilirkişisinin 08.05.2013 havale tarihli raporuna ekli krokide kırmızı renk ile işaretli (A), (B), (C) ve (H) harfleriyle gösterilen toplam 223,32 metrekarelik bölümünün davacının iddia ettiği sınır içerisinde kaldığının tespit edildiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de davanın kabulüne ilişkin nedenler gösterilmemiştir. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde verilen kararların gerekçeli olması öngörülmüştür. 1086 sayılı Yasa"nın 388 ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 ve 298. maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek davanın hangi nedenlerle kabul edildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, sadece davacının kardeşi olan tanığın beyanına dayanılarak hüküm kurulması ve davalının bulunmadığı celsede delil listesi sunması için kendisine süre verilmesi de isabetsizdir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; öncelikle davalıya usulüne uygun şekilde süre verilerek delillerini bildirmesi istenmeli, davalı tarafın celsede hazır olmaması halinde adına duruşma zaptı ekli tebligat çıkartılmalı, bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ve harita mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların fiili kullanım durumu dikkate alınmak suretiyle kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, ortak sınırın neresi olduğu, taşınmaz üzerindeki dikenli telin kim tarafından, ne zaman çekildiği, hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişki giderilmeye çalışılmalı, tanık ve bilirkişiler tarafından gösterilen yerler fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, çekişmeli taşınmazlar arasında görünen başkaca ayırıcı unsur olup olmadığı tutanağa geçirilmeli, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.