11. Hukuk Dairesi 2020/6078 E. , 2020/6003 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 10.02.2020 tarih ve 2020/16-2020/90 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandığını, TTK"nın 336. maddesi uyarınca yönetim kurulu başkanı olan davalı ..."ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.690 DM karşılığı 39.574,24 TL"nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili; davalı vekili, zamanaşımı defi ile birlikte davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye ilişkin itirazda bulunmuş, müvekkilinin şirket yöneticisi olarak sorumluluğunun söz konusu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, 05.12.2019 tarihinde; 7194 sayılı Yasa"nın 41. maddesiyle; 3332 sayılı Yasa"ya "31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır." şeklinde geçici 4.madde eklendiği, anılan Kanun maddesinin Anayasaya aykırı olmadığı, halen derdest olan bu davaya da uygulanması gereken anılan kanun kapsamında olan davalı ...Ş."ye yapılan ödemelerin, pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılması ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyecek olması nedeniyle davacı ile davalı ...Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu ve yine kanun gereği dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek, yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılması gerektiği, davalı şirket veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticilerinden olan davalı gerçek kişi ... yönünden yapılan değerlendirmede 7194 SK gereğince davacı taraf ile davalı şirket arasındaki ilişki kanun gereğince ortaklık ilişkisi sayıldığından artık şirket yöneticisinin sorumluluğuna gidilemeyeceğinden davalı gerçek kişi hakkındaki dava hakkında da bir karar verilmesine yer olmadığı, gerekçesiyle, Resmi Gazete"nin 07.12.2019 tarih ve 30971 sayılı nüshasında yayınlanan 7194 Sayılı Kanun"un 41. maddesi ile 25.03.1987 tarihli ve 3332 Sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen geçici 4. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ve davacı taraf lehine maktu vekalet ücretinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasaya aykırılık itirazlarının ciddi bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Mahkemece, her ne kadar yukarıda yazılı şekilde 7194 sayılı Yasa"nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 4.madde gereğince karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmiş ise de davacı vekilince yargılama süresince toplam 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 61,80 TL keşif yolluğu yatırılmış olmasına rağmen yanılgılı şekilde 111,00 TL keşif harcı ve 1500,00 TL bilirkişi ücretinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiş ise de, anılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının HÜKÜM bölümünün 4. paragrafın karardan çıkartılarak yerine “Davacı tarafın davaya özgü olarak yaptığı 310,00 TL taraf davetiye gideri, 3.061,80 TL keşif ve bilirkişi ücreti, 111,00 TL keşif harcı, 120,00 TL temyiz gideri ve 60,00 TL yazı posta gideri olmak üzere toplam 3.662,80 TL yargılama giderinin davalı ...Ş. den alınarak davacı tarafa verilmesine” ibaresinin eklenmesine, davalı şirket hakkında verilen kararın DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.