(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/1904 E. , 2012/4854 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, temerrüt sebebiyle kiralananın tahliyesi ve kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu"nun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa, bilinen en son adresinde yapılır. 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklikle birlikte, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nda kabul edilen “adres kayıt sistemi”ndeki adreslerin tebligat işlemleri bakımından esas alınabileceği benimsenmiştir. Tebligat Kanunu"nun 6099 sayılı yasa ile değişik 10.maddesinde, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. 10. maddede yapılan değişiklik ile bilinen en son adrese tebligat yapılması usulü terk edilmemekle birlikte, tebliğ işleminin bu adrese yöntemine uygun bir şekilde yapılamaması durumunda “adres kayıt sistemindeki adres”in esas alınacağı, başka hiçbir araştırma yapılmadan tebligatın o adrese yapılacağı usulü benimsenmiştir.
Muhatabın adreste bulunmaması veya bulunduğu halde tebellüğden imtina etmesi halinde, tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiği, Tebligat Kanunu"nun 20-21 ve Tüzüğün 28.maddesinde açıklanmıştır. Buna göre muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazıp imzalaması gerekir.
Öte yandan Tebligat Kanunu"nun 21.maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere bir fıkra ilave edilmesine ilişkin 6099 sayılı Kanun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, maddeye ilave edilen bu fıkra hükmüne göre gösterilen adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı öngörülmüştür.
Ne var ki, tebliğ işleminin Tebligat Kanunu"nun değişik 21/2. maddesinde belirtilen bu usule uygun olup olmadığının denetlenmesi bakımından tebliğ mazbatasındaki adresin adres kayıt sisteminde belirtilen adres ile aynı olup olmadığının tebligat memurunca tebliğ zarfına yazılması zorunludur.
Olayımızda; Davalıya hem dava dilekçesi hem de isticvap davetiyesi, Tebligat Kanunu"nun 21. maddesine göre tebliğ edilmiş ise de tebligat mazbatasındaki adreslerin "adres kayıt sistemi"nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmemiştir. Bu durumda tebliğ işleminin Tebligat Yasası"nın değişik 21/2. maddesinde belirtilen usule uygun olduğu düşünülemez. Öte yandan adres tahkiki ve isticvab davetiyesinde komşu imzası da alınmamış olup Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesinde belirtilen usule de uyulmamıştır. Bu nedenle yapılan tebligatlar usulsüz olup, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliği yapıldıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi icab ederken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.