7. Hukuk Dairesi 2015/1466 E. , 2016/8736 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı .... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı .... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde mikser operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sona erdirildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir.
HMK"nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali olayımız dışındadır.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde, hafta tatili alacağı talep etmemiş, 02/07/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL talep ettiğini ileri sürdüğü hafta tatili alacağını 3.940,35 TL’ye yükselttiğini bildirmiş, nispi ıslah harcını yatırmış başvuru harcı ise yatırmamıştır. Davacının hafta tatili alacağı talebi dava dilekçesindeki taleplerinden farklı bir alacak olup, davacı tarafça ayrı bir dava açılıp bu dava ile birleştirilmesi talep edilebilirdi. Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacak ıslah ile talep edilemeyeceği gibi, başvuru harcı da yatırılmadığından bu dilekçenin ek dava olarak kabulü de mümkün değildir. Bu nedenle, hafta tatili alacağı hakkında dava açma hakkı saklı kalmak kaydıyla ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hafta tatili talebinin kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
3-Kabule göre de, dosyadaki belgelerden davalı işverenin hafta tatillerini toplu olarak kullandırdığı görülmektedir.
4857 sayılı Yasanın 46.maddesinde bu kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63"üncü maddeye göre belirlenen işgünlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verileceği bildirilmiştir. Yirmi dört saat dinlenmenin haftanın pazar günü dışında başka bir gününde kullandırılması olanaklıdır. Ancak işçinin hafta tatillerinde çalıştırılarak 24 saatlik dinlenme süresinin (hafta tatili) toplu halde kullandırılması yasa hükmünün konuluş amacına aykırı olduğundan mümkün değildir.
Somut olayda, toplu olarak kullandırılan hafta tatillerinin bir kısmının dikkate alınmamış olması doğru ise de, sunulan izin talep formlarında belirtilen tarihler itibariyle kullanıldığı sabit olan hafta tatili izinleri olduğu anlaşıldığından en azından ilgili tarihlere ilişkin 1 günlük hafta tatilini kullandığı gözetilerek, söz konusu tarihlerde kullanılan hafta tatili izinlerinin hesaplama dışı bırakılarak sonucuna göre varsa bakiye hafta tatili ücret alacağının hesaplanması gerekirken, mahkemece "... her ne kadar imza mukâbili toplu kullandırılan idari nitelikteki izinlerin tüm haftalık izinlere mahsubu mümkün değil ise de, toplu izinlerin rastladığı haftayla ilgili işçinin bir günlük izin kullandığının kabulü gerekmektedir. Bilirkişi raporunda, toplu izin kullandırılan aylarda yukarıdaki ilke nazara alınmadan hafta tatil ücreti aylık 4 gün üzerinden hesaplandığından, hesaplanan hafta tatil ücreti alacağından yapılan %30"luk indirim dosya içeriğine göre yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, hesaplanan tutarlar üzerinden mahkememizce % 40 oranında takdiri indirim yapılmıştır." şeklindeki hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ...."ne iadesine, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.