15. Hukuk Dairesi 2017/2468 E. , 2018/1855 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş ise de miktar itibariyle duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili amacıyla yürütülen icra takibine vakî itirazın iptâli istemine ilişkin olup, mahkemece 25.11.2014 tarihli ve 2014/429 Esas, 2014/440 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16.10.2015 tarihli ve 2015/1251 Esas ve 2015/5084 Karar sayılı ilâmıyla anılan kararın bozulmasına hükmedilmiş olup, bozma kararına uyularak gerçekleştirilen yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dairemizin, hükmüne yerel mahkemece uyulan 16.10.2015 tarihli ve 2015/1251 Esas ve 2015/5084 Karar sayılı bozma ilâmının 2. bendinde, “...Mahkemece öncelikle davacının tanıklarının dinlenerek teslimin kanıtlanıp kanıtlanmadığının değerlendirilmesi, kanıtlanmadığı kabul edilirse yemin deliline başvurulması gerekirken, davanın mahiyeti gerekçe gösterilerek, tanık dinletme talebinin reddedilip davacıya yemin teklif hakkının hatırlatılması ve davanın yemine göre sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş teslim konusunda davacının tanıklarını dinlemek, tanık beyanları ile teslimin kanıtlanamaması halinde davacıya yemin teklif hakkını hatırlatmak ve sonucuna göre karar vermek olmalıdır. Teslim konusunda davacı tanıkları dinlenmeden yemin deliline başvurularak yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir...” gerekçesiyle davanın karara bağlanması gerektiğine işaret edilmiştir. Bozma ilâmı sonrası yeniden gerçekleştirilen yargılamada tarafların bozma ilâmına karşı diyecekleri tespit edilerek yerel mahkemece bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.
1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozma ilâmı doğrultusunda tanıklar dinlenmiş, ne var ki davacı teslim olgusunu kanıtlayamamıştır. Ancak bozma ilâmında açıkça teslimin tanık beyanları ile kanıtlanamaması halinde yemin hakkının hatırlatılmasına vurgu yapılmasına rağmen yemin hakkı hatırlatılmadan davanın karara bağlandığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda, yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere, mahkemece bozma ilâmına uyulduğuna göre bozma ilâmında belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşturduğundan, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı yüklenicinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.