10. Hukuk Dairesi 2015/1237 E. , 2015/5943 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi.......tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, (01.09.2001-01.12.2008) ve (01.05.2010-01.05.2012) tarihleri arası askerlik öncesi ve sonrası davalı işyerinde geçen çalışmaların tespitini talep etmiştir. Dosya tetkikinde, davacı adına, davalı işyerinden bildirilmiş hizmet ve çıraklık sözleşmesi bulunmamaktadır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalıya ait 1148919 sicil no’lu iş yerinde davacının 01.03.2005-31.07.2008 ve 23.01.2012-01.05.2012 tarihleri arasında çalıştığı tespitine dair karar verilmiştir
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.
Davaya konu olayla ilgili olarak çıraklık statüsünün irdelenmesi gerekli olup, 506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanun"da tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’na göre, çıraklar teorik ve pratik eğitime tabi tutulurlar. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlık konusu dönemde çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Konu ile ilgili olarak 3308 sayılı Yasa"nın 10. maddesinde çırak olabilmek için aranan şartlar arasında
“...a) 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak.
b) En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
c) Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak.”hususları düzenlenmiş ve aynı maddeye 4702 sayılı Yasa"nın 9. maddesi ile eklenen fıkra ile 10.07.2001 tarihinden itibaren de 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabileceği hükmü getirilmiştir.
Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir
Mahkemece; davacı askerlik öncesi ve sonrası hizmetinin tespitini talep ettiğinden, davacı......"ın askere gittiği ve terhis olduğu tarihler ilgili askerlik şubesinden celp edilmeli, davacı, orta okul 1. sınıfta okulu bırakıp davalının yanında çalışmaya başladığını beyan ettiğinden,..........ve Okuldan araştırma yapılmalı, davacının, davalılardan işverene ait işyerinde çalışıp-çalışmadığı belirlendikten sonra, davacının velisi tarafından imzalanmış çıraklık sözleşmesi olup olmadığı, çıraklık veya eğitim merkezinde dosyasının bulunup bulunmadığı, işveren ile çıraklık eğitim merkezi arasında herhangi bir ilişkinin bulunup-bulunmadığı bu çalışmanın mesleki eğitim merkezinin denetiminde pratik eğitim olarak gerçekleşip-gerçekleşmediği; anılan eğitim merkezi ile davalı işveren arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığının anlaşılması durumunda, çalışmanın bir mesleğin öğrenilmesine yönelik olarak çıraklık ilişkisine mi, yoksa diğer çalışanlar gibi üretime yönelik olarak mı gerçekleştiği üzerinde durularak, çalışma olgusu ve niteliği şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekili ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.