Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/5929
Karar No: 2020/1370
Karar Tarihi: 18.02.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5929 Esas 2020/1370 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/5929 E.  ,  2020/1370 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davada verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-k.davalı tereke temsilcisi vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 18/02/2020 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; davacılar-k.davalılar vekili Av.... ile davalı-k.davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Asıl davada, davacı kiraya verenler, taraflar arasında 09/10/1999 başlangıç tarihli, 10 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiğini, davalının süresinden önce ve sözleşmedeki fesih koşullarına uygun olmayacak şekilde kiralananı tahliye ederek anahtarını 16/10/2008 tarihinde teslim ettiğini, kiralanandaki hasar durumunun Trabzon 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/80 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini ve zararın 16.350 TL olarak belirlendiğini belirterek kira sözleşmesinin 10.maddesi kapsamında 10.000 USD cezai şart alacağının, 16.350 TL hor kullanma tazminatının ve taşınmazın halen kiraya verilememiş olmasından kaynaklanan 43.750 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
    Davalı, kiracı, kiralananın, davacının başlattığı icra takibi nedeniyle cebri icra yoluyla tahliye edildiğini, hor kullanma iddiasının doğru olmadığını, tahliyeden sonra taşınmazın bahçesinin otopark-oto yıkama olarak kullanıldığını beyanla davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada, davacı kiracı, taşınmazın özel öğretim kurumu olarak kullanılmak üzere kiralandığını, faaliyet amacına uygun olmayan taşınmazda sözleşmede kararlaştırıldığı üzere bazı tamirat ve tadilatlar ile yine sözleşme kapsamında değişiklikler yapıldığını, yapılan imalatların taşınmaza değer kattığını, taşınmaz 16/10/2008 tarihinde tahliye edildiği halde 31/12/2008 tarihine kadar olan kira bedellerinin tahsil edildiğini belirterek haksız olarak ödenen 25.971,33 TL ile zorunlu ve faydalı masraflar için şimdilik 10.000 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleşen dosya davalısı kiraya veren, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, sözleşme gereği yapılan masrafların talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, 28/06/2011 tarihli karar ile, davacı-davalının davasının kısmen kabulü ile; 10.12.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtilen bina içinde onarıma muhtaç hasarlı yerlerin onarımı için gerekli malzeme ve işçilik bedeli 2.000,00 TL, paratoner ve bahçe giriş demir kapısı için gerekli malzeme ve işçilik bedeli 3.750,00 TL, arka bahçedeki prefabrik tarzında yapılmış olan yapının sökülmesi için gerekli donanım ve işçilik bedeli 636,48 TL, arka bahçedeki prefabrik tarzında yapılmış olan yapının çatısının sökülmesi için gerekli donanım ve işçilik bedeli 604,80 TL ile arka bahçedeki bitki örtüsü için hesaplanan 850,00 TL olmak üzere toplam 7.841,20 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı -davacı Özel ... Eğitim Hizmetleri A.Ş. den alınarak davacılara verilmesine, davacı – davalıların fazlaya ilişkin isteklerinin reddine, davalı-davacı ... Eğitim Hizmetleri A.Ş. nin davasının kısmen kabulü ile; dosya kapsamı ve bilirkişi raporu dikkate alınarak fazladan ödenen 11.718,98 TL kira bedelinin davacı- davalılardan alınarak davalı-davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteklerin reddine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21/02/2013 tarih, 2012/16505 Esas, 2013/2936 Karar sayılı ilamı ile tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, davacılar-k.davalılar vekilinin erken tahliye nedeniyle cezai şart ve yoksun kalınan kira geliri istemlerinin reddine yönelik temyiz itirazları yönünden, taraflar arasında düzenlenen 01/11/1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin 10.maddesinde; kiracının kiralama süresi olan 10 yıl dolmadan boşaltmak istemesi durumunda bir yıl öncesinden mal sahibine bildirimde bulunacağı ve tahliye esnasında kiracının mal sahibine 10.000 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, kira sözleşmesindeki bu düzenlemeden de açıkça anlaşıldığı üzere 10 yıllık sözleşme süresini beklemeden kiracıya tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme hakkı tanındığı ancak, kiracıya sözleşmeyi feshetmek istediği takdirde bir yıl öncesinden feshi ihbarda bulunma külfeti yüklendiği, başka bir ifade ile kiracının akdin feshine ilişkin ihbarda bulunduğu tarihten itibaren 1 yıl süre ile kira ödemekle yükümlü kılındığı, anılan koşullara uygun bir fesih gerçekleşmesi durumunda 10.000 USD ceza dışında kiracıdan erken tahliye nedeniyle bir tazminat istenemeyeceği, davalı kiracı tarafından keşide edilen 18/03/2008 tarihli ihtarnamede ödenmekte olan kira bedelinin emsallerine göre yüksek olduğu belirtilmek suretiyle akdin 01/09/2008’de sonlandırılacağı bildirilmiş ise de, bu ihtarname tahliye tarihi olarak gösterilen 01/09/2008 tarihinden bir yıl önce gönderilmediği gibi, akti bozucu nitelikte olan bu ihtarnamenin kiraya verenlerden sadece ...’a tebliğ edildiğinden hukuki sonuç doğuracak nitelikte olmadığı, bu durumda, uyuşmazlığın sözleşmenin 10.maddesi hükmüne göre çözüme kavuşturulması gerektiği, kiralananın anahtarının fesih iradesi doğrultusunda 16/10/2008 tarihinde davalı tarafından davacı kiraya verene teslim edildiği, anahtar teslim tarihi itibariyle ortada kesinleşmiş bir tahliye kararı bulunmadığı gibi fesih iradesinin ilk olarak davalı-k.davacı kiracı tarafından ortaya konulduğu, feshi ihbar bildirimi ile anahtar teslimi arasındaki süre sözleşmede kararlaştırılan bir yıldan daha az olduğu, bu durumda davacıların erken fesihten kaynaklanan alacak isteminin sözleşmenin 10.maddesi kapsamında anahtar teslim tarihine bir yıllık sürenin eklenmesiyle bulunacak tarih ile sınırlı
    olarak kabulü gerekeceği, sözleşmenin 10.maddesinde bir yıllık feshi ihbar süresi yanında 10.000 USD ceza koşulu da öngörüldüğünden mahkemece bu yöndeki istemin de kabulü gerektiği, öte yandan davalı-k.davacının istirdat isteminin de bu esaslar dahilinde yeniden irdelenerek çözüme kavuşturulmasında zorunluluk bulunduğu, davalı-k.davacı vekilinin hor kullanma tazminatı hakkında verilen hükme yönelik temyiz itirazları yönünden ise taşınmazın özel öğretim kurumu olarak kullanılmak üzere davalı-k.davacıya kiraya verildiği, sözleşmenin 9.maddesinin kiralananda yapılacak tamirat ve tadilatlara ilişkin olduğu, bu çerçevede taşınmazın okul olarak tanzimi için kiracı tarafından gerçekleştirilecek tamirat ve tadilatların sözleşme maddesinde sıralandığı, kiracının ilköğretim kurumunun ihtiyaç duyduğu mekanlar haricinde ek ve ilaveler yapamayacağının kararlaştırıldığı, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kötü kullanımdan kaynaklanan tazminat bedeli yanında kiralananın eski hale iadesi için gerekli bir takım masrafların da hesaplamaya dahil edildiği, bu kapsamda okul gereksinimi için bahçe kısmına yapılmış prefabrik spor salonunun söküm maliyetinin sözleşmenin 9.maddesi kapsamında davalı-k.davacıya yükletilmesine olanak bulunmadığı, mahkemece buna ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 11/03/2014 tarihli karar ile H.M.K."nun 4/1-a maddesi gereğince dava konusunun kira ilişkisinden kaynaklandığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 13/05/2015 tarih, 2014/7092 Esas, 2015/4832 Karar sayılı ilamı ile, 6100 sayılı HMK"nun 4.maddesinde, kira ilişkisinden doğan alacak davalarında değerine bakılmaksızın sulh mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiş ise de 6100 sayılı HMK"nun geçici 1/1 maddesinde, kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağının düzenlendiği, bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı birleşen davalının davasının 12/02/2019 tarihli ıslah dilekçesindeki ıslah ettiği değer üzerinden kısmen kabulü ile 10.000 USD’nin dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı olan 15.388,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı birleşen davacı taraftan alınarak davacı birleşen davalıya ödenmesine, anahtar teslim tarihi olan 16/10/2008 tarihinden itibaren ileriye doğru 1 yıllık kira alacağı olan 43.750,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı birleşen davacı taraftan alınarak davacı birleşen davalıya ödenmesine, hor kullanım bedeli olan 6.599,92 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı birleşen davacı taraftan alınarak davacı birleşen davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2009/267 Esas sayılı birleşen dava dosyasındaki talebin mahkememizin verdiği 28/06/2011 tarihli karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2013 tarihli bozma ilamı ile kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı-k.davalı tereke temsilcisi vekili ile davalı-k.davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, tarafların sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-) Taraflar arasında düzenlenen 01/11/1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin 10.maddesinde; kiracının, kiralama süresi olan 10 yıl dolmadan kiralananı boşaltmak istemesi durumunda bir yıl öncesinden mal sahibine bildirimde bulunacağı ve tahliye esnasında 10.000 USD ödeyeceği düzenlenmiştir. Davacılar, erken tahliye nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan 10.000 USD cezai şartın tahsilini talep etmiş olup Mahkemece,
    davacının cezai şart talep edebilme koşullarının gerçekleştiği, davacının talebinin 15.388,00 TL olduğu belirtilerek 10.000 TL USD"nin dava tarihindeki karşılığı 15.388,00 TL’nin tahsiline karar verilmiştir. Davacılar, cezai şart alacağının yabancı para olarak tahsili istemiş, parantez içine alınan "dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı 15.388 TL harca karşılık olması için" ifadesine yer vermiştir. Davacının, harcın hesaplanması için harca esas değer olarak gösterdiği 15.388,00 TL, alacağın Türk Lirası olarak talep edildiği şeklinde değerlendirilemez. Bu nedenle davacının talebinin 10.000 USD olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    3-) Davacılar, dava dilekçesinde, 10.000 USD cezai şart alacağı, 16.350 TL hor kullanma tazminatı ve 43.750 TL kira geliri kaybı nedeniyle tazminat talep etmiş, 18/01/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile hor kullanma tazminatı yönünden talebin 4.050 TL, kira kaybı talebinin ise 43.750 TL arttırıldığı, bu şekilde dava değerini toplam 47.800 TL arttırarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Bunun yanında davacı vekili, 12/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile yoksun kalanın kira geliri yönünden talebini 81.250 TL arttırarak ıslah ettiklerini açıklamıştır. Mahkemece, davacının yoksun kaldığı 1 yıllık kira bedelinin 125.000,00 TL olarak hesaplandığını, davacının 12/02/2019 tarihli dilekçesi ile bu bedele ilişkin ıslah talebinde bulunduğu ancak HMK ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca yargılama sürecinde 2. kez ıslah yapılamayacağı ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı da göz önüne alındığında yoksun kalınan kira bedeline ilişkin olarak davacının dava dilekçesindeki talep miktarı nın esas alındığı belirtilerek 43.750,00 TL’nin tahsiline karar vermiştir. Mahkemenin kabulünde olduğu üzere, bozma sonrası ıslah yapılamayacağı gibi davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak, davacılar, ilk hüküm verilmeden önce 18/01/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile yoksun kalınan kira geliri istemini 43.750 TL arttırmıştır. Bu durumda davacıların, kira geliri kaybı talebi ıslah ile 87.500 TL olmaktadır. Mahkemece, 18/01/2010 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınarak, davanın ıslah edilmiş haliyle görülüp, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    4-) Mahkemece, 28/06/2011 tarihli karar ile birleşen davanın kısmen kabulü ile fazladan ödenen 11.718,98 TL kira bedelinin davacı- davalılardan alınarak davalı-davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin isteklerin reddine karar verilmiş, hükmün Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21/02/2013 tarih, 2012/16505 Esas, 2013/2936 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, birleşen dava dosyasındaki talebin, Mahkemenin verdiği 28/06/2011 tarihli kararın, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2013 tarihli bozma ilamı ile kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de bahsi geçen ilamda birleşen davanın onanmasına yönelik bir karar olmadığı gibi bu anlama gelecek bir ifadeye de yer verilmemiştir. Kaldı ki ilamın 2 numaralı bendinde, davalı-k.davacının istirdat isteminin de bu esaslar dahilinde yeniden irdelenerek çözüme kavuşturulmasında zorunluluk bulunduğu belirtmek suretiyle de birleşen davaya yönelik hüküm yönünden onama kararı verilmediği açıklanmıştır. Ayrıca, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalan hususlar taraflar açısından usuli kazanılmış hak oluştursa da bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle, bozma ilamına uyulmakla bozmaya uygun işlem yapılması gerektiği gibi bozma kararından sonra da Mahkemece HMK’nın 297’nci maddesinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır. Bu nedenle Mahkemece, birleşen dava yönünden,
    usuli kazanılmış haklar gözetilerek ve istirdat istemi de asıl davada verilen hükümle birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    5-) Bozma nedenine göre tarafların yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle birleşen dava yönünden hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, beşinci bentte açıklanan nedenle tarafların yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.540 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı-birleşen dosya davacısından alınıp davacı-birleşen dosya davalılarına verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi