10. Hukuk Dairesi 2014/17187 E. , 2015/5908 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile bir kısım sigortalılık süresinin iptali ve giderek yaşlılık aylığı şartlarının yitirilmesi nedeniyle, yersiz ödeme hâline geldiği iddiası ile davalıya ödenen aylıkların iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı.... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi......tarafmdan düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava dosyasından, 08.01.2010 tarihli tahsis talebine istinaden 01.03.1992-10.02.2005 tarihleri arasındaki 2926 sayılı Yasa kaspsamındaki 4659 gün primi ödenmiş sigortalılık süresi ile 2005 yılı sonrasında 2829 sayılı Kanun hükümleri gereğince birleştirilen 1316 günlük 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süreleri nedeniyle, 5975 gün üzerinden 506 sayılı Yasa"nın geçici 81"inci maddesi kapsamında 01.02.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanan davalı hakkında davadışı........"un şikayeti sonucunda, son dönem 506 sigortalılığının incelenmesi ile 15.06.2010 tarihli denetmen raporu ile 01.07.2004-01.07.2006 tarihleri arasında davadışı işveren ....yanından, 24.11.2006-17.03.2008 tarihleri arasında davadışı işveren....."un yanından, 18.03.2008-28.12.2009 tarihleri arasında da Muhasebe bürosu işleten...."ın yanından yapılan sigortalılık bildirimlerinin iptal edilmesi sonucunda aylıkta esas alınan gün sayısının 4713 güne düşmesi nedeniyle aylık bağlama şartlarını yitirmesi sonucunda yaşlılık aylıklarının yersiz ödeme haline geldiği gerekçesi ile 5510 sayılı Yasa"nın 96"ncı maddesinin a bendi kapsamında davalıdan 01.02.2010-18.04.2011 tarihleri arasında ödenen aylıkların iadesi istemiyle açılan davada, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen kararın davalı...."ın tüm dönemler yönünden çalışmalarının fiili olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal
güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada, öncelikle, davalı ve diğer işverenler hakkında Kuruma yapılan sahte bildirimler nedeniyle cezai soruşturma veya kamu davası açılıp açılmadığı hususunun belirlenmesi gereklidir. Şayet ceza davası açılmış ve karar kesinleşmiş ise 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesi gereğince Hukuk Mahkemesi"nde de maddi olguların kesinleşen kararda belirlendiği şekliyle esas alınması zaruridir. Ayrıca davalının müfettiş raporuna verdiği yazılı ve imzalı beyanı karşısında 24.11.2006-17.03.2008 tarihleri arasında geçen süre bakımından çalışmalarının fiili olmadığı kabul edilebilir ise de, diğer dönemler bakımından davalının çalışmalarının fiili olduğunu iddia etmesi karşısında, diğer dönemlerde bildirim yapılan işverenler ve yanlarında çalışan bordrolu çalışanları ve gerektiğinde bu işyerlerine komşu işyerleri çalışan ve işverenlerinin resen tespiti ve dinlenilmesi sureti ile davalının çalışmalarının tamamen veya kısmen fiili olup olmadığının usulünce tespit edilmesi gereklidir. Bu kapsamda, diğer işyerlerinin adresleri itibari ile işyerleri ile ilgili kayıtlar, iptal edilen dönemlerde Kuruma verilen bordrolar ve bordrolarda çalışmaları tespit edilen sigortalıların davalıyı tanıyıp tanımadıkları ve davalının adresinin köy olması karşısında işyerlerine gidiş gelişlerine dair belgelerin olup olmadığı sorulmalı, çalışmalarının fiili olup olmadığı hususları tespit edilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı ve hasıl olacak sonuca göre davalının aylık şarlarına haiz olup olmadığı hususları belirlenikten sonra bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 30.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.