Esas No: 2021/11376
Karar No: 2022/420
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11376 Esas 2022/420 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kadastro Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, taşınmazların tespit tarihi itibariyle kimin zilyet olduğunun belirlenmesi gerektiği vurgulanarak davanın kabulüne karar verilmişti. Ancak yapılan keşifte, davacının taşınmazları fiilen kullanmadığı ortaya çıktı. Bu nedenle, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde hüküm kurulması yanlış olmuştur. Bu sebeple, davalılar vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek, yerel mahkeme hükmü bozulmuştur. Kararın temyiz eden davalılara 15 gün içinde düzeltilmek üzere tebliğ edileceği, peşin harcın istek halinde iadesine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi
- 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi
- HUMK'un 440/I maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosu
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar ... tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar üzerinde tespit günü itibari ile kimin ne şekilde zilyet olduğunun kesin olarak belirlenmesi amacıyla, taşınmazların bulunduğu yöreyi iyi bilen, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ve fen bilirkişisi aracılığıyla mahallinde keşif yapılması, keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların tespit tarihi itibari ile kim tarafından ne şekilde kullanıldığının etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri dinlenilmesi, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmeye çalışılması, ayrıca fen bilirkişisine keşfi denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor düzenlettirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 1731 ada 4 ve 1732 ada 3 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptaline, çekişmeli 1731 ada 4 parsel sayılı taşınmazın aynı ada ve parsel numarası altında, kadastro tespitindeki miktarı ve niteliği ile Hazine adına tesciline, tapunun beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. ... bu taşınmaz tamamı 15 pay kabul edilerek 3 payı ... kızı ...'in, 2'şer payı ... evlatları ..., ..., ..., ..., ..., ...'ın müştereken kullanımındadır. ... bu taşınmazın tamamı dere mutlak koruma alanında kalmaktadır." şerhinin eklenmesine; çekişmeli 1732 ada 3 parsel sayılı taşınmazın aynı ada ve parsel numarası altında, ... (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 14.05.2013 tarihli ve 2013/2035 Esas, 2013/5416 Karar sayılı ilamı ile onanan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/346 Esas, 2012/461 Karar sayılı ilamı doğrultusunda 01.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen kısmın ifrazından sonra geri kalan 3255,04 metrekare olarak Hazine adına tesciline, tapunun beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına Orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Parsel üzerindeki 2 katlı kargir ev ve çeşme ... oğlu ... ve ... oğlu ...' a aittir. ... bu taşınmaz tamamı 15 pay kabul edilerek 3 payı ... kızı ...'in, 6'şar payı ... oğlu ... ve ... oğlu ...'ın müştereken kullanımındadır. ... bu taşınmazın 1222,55 metrekare miktarının dere mutlak koruma alanında kalmaktadır." şerhinin eklenmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Hükmüne uyulan bozma ilamında; taşınmazların tespit tarihi itibari ile kim tarafından ne şekilde kullanıldığının tespit edilmesi gereğine işaret edilmiştir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen taraf tanıkları, dava konusu taşınmazlarda kadastro tespiti sırasında davacının zilyetliğinin bulunmadığı, davalıların murisi ...’ın ormandan açtığı, taşınmaza ... ile mirasçılarının zilyet olduğu yönünde beyanda bulunmuş olduklarına göre, davacı yönünden Yasanın aradığı anlamda fiili kullanımın söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 20.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.