
Esas No: 2014/4239
Karar No: 2014/5960
Karar Tarihi: 13.05.2014
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/4239 Esas 2014/5960 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 1922 parsel sayılı 9.700,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, vergi kaydı, harici taksim nedeniyle ... adına tespit ve 17.7.1975 tarihinde kesinleştirilerek tescil edilmiş; 2002 yılında ise satın alma yoluyla davalı ..."a intikal etmiştir. Davacı ..., kendi adına tapuda kayıtlı 1915 parsel sayılı 6.150,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazının gerçekte 11.500,00 metrekare olduğunu, bu eksikliğin davalı adına kayıtlı 1922 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, hatalı sınırlandırma ve yüzölçümün düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 1975 yılında yapılan kadastro sonucu geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda, sınırlandırmadan doğan yüzölçüm hatasının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Taşınmazların, kadastro tespiti sırasında veya sonradan yapılan işlemler nedeniyle ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan fenni hatalar ve bundan kaynaklanan yüzölçümü hatası varsa bunun düzeltilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesine göre re"sen veya ilgilinin müracaatı üzerine Kadastro Müdürlüğünce yapılabilir. Kadastro Müdürlüğünün yaptığı işlem üzerine, bu işlemlerin iptali için de tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Sulh Mahkemelerinde dava açılabilir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, bu maddenin uygulanmasında, Kadastro Kanunu"nun l2. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin aranmayacağı açıkça belirtilmiştir. Somut olayda; davacı tarafça, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 4l. maddesine dayanılarak işlem yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne başvurulmaksızın doğrudan dava yoluna gidilmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 114/1-b maddesi uyarınca "yargı yolunun caiz olması" dava şartları olarak düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, belirtilen düzenleme karşısında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 41. maddesine öngörülen işlem basamakları yerine getirilmeden, doğrudan mahkemeye açılan davanın dinlenme olanağı yoktur. O halde; Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek yargı yeri nedeniyle davanın reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz ise de, sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün belirtilen değişik gerekçeyle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edenden alınmasına, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.