22. Hukuk Dairesi 2015/3167 E. , 2015/4758 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile yılılk izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 01.01.2006 tarihinde çalışmaya başladığını, çalışmasına devam etmekte iken iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından kendisine imzalatılmak istenen senedi imzalamaması üzerine haksız ve geçersiz olarak 10.01.2011 tarihinde feshedildiğini, davacının davalıya ait petrol istasyonu işyerinde en son pompacı olarak çalıştığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, bu nedenlerle kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacının çalışma süresi ile çalıştığı dönem içindeki tüm haklarının ödendiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, davacının 01.05.2006-30.07.2010 tarihleri arasındaki çalışma dönemine dair taleplerinin husumet, 30.07.2010 tarihinden sonraki çalışma dönemine ilişkin taleplerininse ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine, Dairemiz tarafından yapılan incelemede, davacının çalıştığı davalı ve dava dışı şirketler arasında organik bağ bulunduğu, davacının çalışmasının bütünlük arz ettiği gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin kimin tarafından feshedildiği noktasında toplanmaktadır.
Davacı, 01.05.2006-10.01.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından 10.01.2010 tarihinde fazla mesai ücretini istemesi ve kendisine imzalatılmak istenen senedi imzalamaması gerekçesi ile haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürmüştür. Davalı işveren ise davacının müşteriye karşı olumsuz davranışı sebebiyle savunmasının istenmesi sonrası anahtarları bırakıp istifa ettiğini ve işe gelmediğini, iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunmuştuır. Mahkemece, uzun süre çalışan birisinin müşteri ile tartışması sonucu işi bırakmasının hayatın olağan akışına uygun görülmediği gerekçesi davalı işverenin, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ispat edemediği değerlendirilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı tanığı ..."ın feshe dair bilgisinin duyuma dayalı olduğu, davalı tanığı ... ise davacının kendisine tuvaleti soran müşteriye önce tuvaletin kapalı olduğunu, müşterinin “siz ne yapıyorsunuz?”diye sorması üzerine “biz eve gidiyoruz sende evine git yap” şeklinde cevap vermesi sonrasında savunmasının istendiğini, davacının savunma yapmadan anahtarları bırakıp işten ayrıldığını beyan etmiştir.Tarafların ortak tanığı ..., davacının işyerinde müşteri ile tartıştığını, müşterinin şirket yetkilileri ile konuştuğunu ve sonrasında davacının işyerinden ayrıldığını beyan etmiştir.
Davacının eylemli olarak işten ayrıldığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işveren tarafından mı yoksa işçi tarafından mı sona erdirildiği noktasındadır. İşveren iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebeple feshedildiğini ispatlamakla yükümlüdür. Oysa, işveren davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia ettiği 10.01.2011 tarihinde kendilerince yapılmış bir fesih işlemi olmadığını, davacının müşteri ile tartışması sebebiyle savunmasının istenmesi üzerine işyerini terk ettiğini savunmuştur. Bu durumda davacı işçi öncelikle iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini kanıtlamak durumundadır. Dosyada işverenin iddia edildiği gibi 10.01.2011 tarihinde davacıya imzalatılmak istenen senedi imzalamaması üzerine iş sözleşmesini feshettiğine dair somut hiçbir delil olmadığından eylemli duruma göre de davacının işi bıraktığı kabul ile, kıdem ve ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.02.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Somut olayda, davacı işçi dava dilekçesinde, kendisine imzalatılmak istenen bir senedi imzalamaması nedeniyle, iş akdinin davalı işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini iddia etmiş; davalı işveren ise, işçinin bir müşteriyle aralarındaki gerginlik sonrası savunmasının istenmesi üzerine işyerini kendisinin terkettiğini, bunun üzerine devamsızlık nedeniyle iş akdinin sona erdiğini savunmuştur.
Davacının ödenmemiş işçilik alacakları dolayısıyla, iş akdini haklı fesih imkanı olduğu da dikkate alındığında; yerel mahkemenin yargılama sonrası, “somut olayın özelliklerine göre, iş akdinin haksız şekilde işçi tarafından sonlandırılması, hayatın olağan akışına aykırı olacağı” şeklindeki kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, işçinin eylemli olarak işyerini terkettiği de uyuşmazlık konusu olmadığına göre, işçinin haklı feshinden bahsetmek, dosya kapsamına göre daha doğru olacaktır. Bu durum karşısında davacının kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü gerekir.
Bu itibarla Dairedeki çoğunluğun, “davacının dava dilekçesinde belirttiği zorla senet imzalattırılmaya çalışılması olgusunu ispat edemediğinden dolayı, kıdem tazminatının da reddi gerektiği” şeklindeki görüşünün yerinde olmadığı kanaatindeyim. 16.02.2015