13. Hukuk Dairesi 2016/25198 E. , 2019/10131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ...-... ilçesinde konut almak için ... Emlak Şubesi sahibi davalı ..."a başvurduğunu, diğer davalı ..."in satılık dairesinin kendisine gösterildiğini, daireyi görüp beğendiğini, 6.000,00 TL kaparo ile 91.000,00 TL satış bedeli üzerinden sözleşme yapıldığını, davalı ..."a 1.400,00 TL nakit olarak ödeme yaptığını, geriye kalan 5.000,00 TL"yi 30.06.2014 tarihinde davalı ..."un oğlu olan diğer davalı ..."un banka hesabına gönderdiğini, davalıların tapu devrini gerçekleştirmemek için kendisini sürekli oyaladıklarını, sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, 31.07.2014 tarihinde ayrı bir sözleşme yaparak satış süresini bir ay daha uzattıklarını, bu süre içerisinde de dairenin devirinin yapılmadığını, daha sonta kendisinin sözleşmede satıcı olarak görünen davalı ..."in üzerine kayıtlı böyle bir daire olmadığını öğrendiğini, davalılardan parasını iadesini istediğini bunun üzerine 2.500,00 TL"nin iade edildiğini, kalan bedel ile yapılan ikinci sözleşmede kararlaştırılan 2.000,00 TL cayma tazminatının ödenmediğini ileri sürerek kendisine ödenmeyen 3.900,00 TL ile 2.000,00 TL cayma tazminatının yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, işin esasına girilerek genel mahkeme sıfatı ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık simsarlık sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı tüketici konumundadır. Bu halde uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Mahkemenin görevi hususu kamu düzenine ilişkin olup, bunun mahkemece resen nazara alınması gerekir. O halde mahkemece, müstakil Tüketici Mahkemesi var ise davaya bakmakla Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi, müstakil Tüketici Mahkemesi yok ise ara kararı ile uyuşmazlığa Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakılmasına karar verilmek suretiyle uyuşmazlığın çözülmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacı ve davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi