Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14105
Karar No: 2019/3515

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14105 Esas 2019/3515 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14105 E.  ,  2019/3515 K.

    "İçtihat Metni"

    ....
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ..."in.... mevkiinde bulunan 7 ada 6 parsel nolu 440 m2 yüzölçümlü arsasını 10/02/1993 tarihinde davacıya sattığını, ancak arsanın davalıya ait olmadığının.....Karar sayılı dosyası ile ortaya çıktığını, davacının tapusunun 285,98 m2"sinin iptal edildiğini, geri kalan kısmının kullanılamaz olduğunu, parselasyon işlemlerinin Kadastro Müdürlüğü tarafından yapıldığını, Devletin Medeni Kanunun 1007 ve 1025. maddelerine göre kusursuz sorumlu olduğunu, açıklanan nedenler ile davacının tapuya inanarak almış olduğu taşınmazı yolsuz tescil ile hukuka aykırı olarak ihdas edilmiş çifte tapunun iptali sonucu, dava tarihi itibariyle uğradığı zarar asgari 20.000 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece ... yönelik davanın husumet nedeni ile reddine, ..."e yönelik davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen 12/03/2008 tarihli 2006/235 Esas 2008/99 Karar sayılı ilamının davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemeyle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 25/11/2008 tarih 2008/13398 Esas 2008/20433 Karar sayılı ilamı ile mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş, hükmüne uyulan bozma ilamında özetle: "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak, HUMK’nın 76.maddesine göre, maddi olguları bildirmek taraflara, bunların hukuki nitelendirmesini yapmak ise hakime aittir. Davacı, davalıdan 10.02.1993 tarihinde satın aldığı tapulu taşınmazın; mükerrer tapu oluşturulduğundan bahisle tapusunun kısmen iptali nedeniyle uğradığı zararın tazminini istemektedir. Davacının bu talebi gayrimenkul satımında, satılanın tapusunun iptali sebebiyle zapta karşı tekeffülden dolayı uğranılan zarara ilişkindir.Gayrimenkul satımında zapta karşı tekeffülden dolayı açılan davalarda zamanaşımı, BK. 125. maddesi gereğince on yıldır. Tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık süre geçmemiş olduğuna göre, mahkemece; tarafların delilleri toplanıp işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilip, BK. 66. gereğince bir yıllık zamanaşımı süresi geçtiği gerekçesi ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir..." hususlarına değinilmiştir.
    ....
    Yargılama sırasında birleşen mahkemenin 2013/84 Esas sayılı dosyasında davacı vekili 21/01/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının .... beldesi 7 ada 6 parsel sayılı 440 m2 miktarındaki arsayı 10/02/1993 tarihinde ..."ten satın aldığını, ..... Karar sayılı dosyası dava konusu taşınmazın 285,98 m2"sinin iptal edildiğini,....sayılı dava dosyasında 21/09/2012 tarihi itibariyle davacının somut zararının 142.990,00 TL olduğunun tespit edildiğini, somut olayda davanın tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle doğan zararın tazmini istemine ilişkin olduğunu, Devletin kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, davacının tapu kütüğüne güvenerek satış işlemiyle taşınmazı satın aldığını, açıklanan nedenler ile 142.990,00 TL tazminat alacağının davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucu ; A)Mahkemenin 2009/351 Esas sayılı dosyaya yönelik talep açısından ; davanın reddine,
    B)Mahkemenin 2013/84 Esas sayılı dosyaya yönelik talep açısından ;
    1-Davanın kabulü ile; 142.990,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Hazineden alınarak davacıya verilmesine,karar verilmiş, davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 10/06/2014 tarih 2013/30596 Esas 2014/16527 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar vermiştr.
    Bozma ilamında özetle; A-Asıl davada bozmaya uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
    1-BK"nın 189/1. (TBK 214/1) maddesi uyarınca, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı satış işleminin resmi şekilde yapıldığı ve satış sırasında taşınmazın tapu kaydında, dava konusu bölümün iptal edilmesi gerektiği yönünde bir şerh bulunmaması halinde alıcıya karşı sorumludur.
    Bu nedenle taşınmazın iptal edilen 285,98 m²’lik bölümünden sonra, kalan 154,02 m²"lik kısmın bedelinin davalı ...’ten alınarak bu kısmın davalı ... adına tesciline karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    2-Bozma öncesi karar, Davalı ... yönünden temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakla, bu idare aleyhine açılan davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    B-Birleştirilen davaya gelince; Davacının tapu siciline güvenerek satın aldığı taşınmazın 285,98 m²’lik bölümünün mahkemece iptal edilmesi üzerine, satın aldığı taşınmazının yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğradığı zararın tazmini için iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK’nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesinde "...Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararlardan devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder..." hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK.’nun 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
    Açıklanan nedenlerle, kadastro işlemleri sırasında yapılan hata nedeniyle taşınmazın yüz ölçümünün azalması nedeniyle Hazine aleyhinde açılan davada, iptal edilen 285,98 m²’lik kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğrudur. Ancak;
    Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
    Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir.
    ....

    Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, geçersiz rapora göre karar verilmesi,Doğru görülmemiştir."hususlarına değinilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonucu; A)Mahkemenin 2009/351 Esas sayılı dosyaya yönelik talep açısından;
    1-Davacının davalı ... yönelik davasının husumet nedeni ile 12/03/2008 tarihinde 2006/235 Esas, 2008/99 Karar sayılı ilamı ile karar verilmiş olup, temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmakla, Kadastro Müdürlüğüne karşı açılan davada yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
    2-Davacının davalı ..."e karşı açtığı davanın kabulü ile 20.000,00 TL tazminat dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
    B)Birleşen 2013/84 Esas sayılı dosyaya yönelik talep açısından; davanın kabulü ile; 100.093,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Hazineden alınarak davacıya verilmesine, (Davalı ... açısından bu kısmın 20.000,00 TL"lik olan miktarı için 2009/351 esas sayılı davasının hüküm kısmının 2 numaralı maddesinde hüküm kurulduğundan bu miktara yönelik tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) karar verilmiş, hüküm davalı Zühre Yiğit vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın Türk Borçlar Kanununun 214 vd. maddeleri uyarınca tazmini; birleştirilen dava ise 4721 sayılı T.M.K.’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “...Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
    492 sayılı Harçlar Kanununun "Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
    Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
    Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 20 11/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
    Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harcın alınması gerekir.
    Ne var ki; dosya ve .... ortamında yapılan incelemede birleşen dava yönünden, dava açılırken maktu harç tutarınca peşin harç yatırılmıştır.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek birleşen dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
    ....

    Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harcı ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan dava dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/05/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi