Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/5281
Karar No: 2022/1951
Karar Tarihi: 11.04.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/5281 Esas 2022/1951 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/5281 E.  ,  2022/1951 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.10.2018 tarih ve 2017/9 - 2020/698 sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, Resmi belgede sahtecilik, Kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    1- Katılanlar ÖSYM Başkanlığı ve ... vekillerinin tüm sanıklar yönünden resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık, silahlı terör örgütüne üye olma, ve ayrıca sanık ... yönünden silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarından verilen mahkumiyet ve beraat hükümleri ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümleri ile sanık ... müdafiinin sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ve sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    a- Bölge Adliye Mahkemesinin; katılanlar ... ile ÖSYM Başkanlığının sanıklara atılı silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlarının nitelikleri itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair kararlar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza
    tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, itiraz merciince de bu hususta bir karar verilmiş bulunduğu görülmekle, sanıklar ... ve ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlarla ilgili olarak 5271 sayılı CMK'nın 231/5. maddesi gereğince verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, anılan yasanın 231/12. maddesi gereğince itirazı mümkün olup temyiz kabiliyeti olmadığından katılanlar vekilleri ile sanık ... müdafiinin temyiz talepleri yönünden temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
    b-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında, kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin kararı, CMK'nın 286/2-a maddesi gereğince kesin olup, temyizi kabil bulunmadığı anlaşılmakla aynı gerekçeye dayanan temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 296/1 maddesi uyarınca reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 25.09.2020 tarihli ek kararının ONANMASINA,
    c- Katılanlar ... ve ÖSYM Başkanlığının, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet ve beraat hükümlerine yönelik temyiz talepleri ile ilgili olarak;
    Müsnet suçların nitelikleri itibariyle Adalet Bakanlığının, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçları yönünden, ÖSYM Başkanlığının ise kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan doğrudan doğruya zarar görmemeleri ve bu nedenle de davaya katılma haklarının bulunmadığı, hukuki dayanaktan yoksun katılma kararlarının hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceği kaldı ki ÖSYM Başkanlığının sahtecilik suçu yönünden katılma hakkının bulunduğu da gözetilmeden, kararların temyiz edilebilirlik kriterine istinaden yazılı şekilde karar tesisinde hukuki isabet bulunmamakta ise de 5271 sayılı CMK'nın 303/1 maddesinin, gerekçenin düzeltilmesi/ıslahı imkanı vermeyeceğinden sonuç itibariyle doğru olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 02.09.2020 ve 27.07.2020 tarihli ek kararlarının ONANMASINA,
    d- Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin sanık ... müdafii tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesinden sonra, sanığın 04.09.2020 tarihli, sanık müdafiinin 02.09.2020 tarihli dilekçeleri ile temyizden feragat ettikleri anlaşılmakla, sanık ... müdafiinin dilekçelerinin temyizden vazgeçme iradesini taşıdığı kabul edilmekle, 5271 sayılı CMK’nın 266/1. maddesi uyarınca temyizden vazgeçme nedeniyle sanık ... yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına,
    5271 sayılı CMK'nın “Sürelerin hesaplanması” başlıklı 39. maddesi “Gün ile belirlenen süreler; tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlar. Süre, hafta olarak belirlenmiş ise, tebligatın yapıldığı günün, son haftada isim itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Süre, ay olarak belirlenmiş ise tebligatın
    yapıldığı günün, son ayda sayı itibarıyla karşılığı olan günün mesai saati bitiminde sona erer. Son bulduğu ayda sayı itibarıyla karşılığı olan gün yoksa; süre, ayın son günü mesai saati bitiminde sona erer. Son gün bir tatile rastlarsa süre, tatilin ertesi günü biter.” hükmünü amir olup aynı Kanunun “Adlî tatil” başlıklı 331. maddesi “Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir Eylülde başlamak üzere, yirmi Temmuzdan otuz bir Ağustosa kadar çalışmaya ara verirler. Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin, kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir. Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar. Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır” hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde; kanun koyucunun tutuklu işlerin temyiz süresi bakımından bir ayrıma gitmeyerek, tutuklu iş - tutuksuz iş ayrımı yapmaksızın adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceğini hüküm altına aldığı, adli tatil süresince yalnız tutuklu işlerin incelenebileceği şeklindeki hükmün tutuklu sanığın temyiz süresini aleyhe kısıtlar şekilde yorumlanması halinde tutuklu sanığın mahkemeye erişim hakkının ihlal edileceği, kanun koyucunun temyiz süresi yönünden adli tatile ilişkin bir düzenleme yapmayı tercih etmediği, bu hususun bilinçli bir tercih olarak kabulünün gerektiği, kanun koyucunun aksini düşünmesi durumunda süreye ilişkin cümlenin başına bir istisna getirmesinin gerekeceği gözetilerek; tutuklu sanık yönünden de adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği değerlendirilmiş olup, adli tatil süresi içerisinde tebliğ edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararını sanık ... müdafiinin 28.08.2020, sanık ...’in de 01.09.2020 tarihli dilekçeleri ile temyiz etmiş olmaları karşısında, sanık ... ve müdafiinin temyiz taleplerinin süresinde olmadığından bahisle temyiz taleplerinin reddine ilişkin tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
    Diğer temyiz talepleri ile ilgili olarak temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK'nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, tanık beyanları ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    2- Sanık ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan verilen beraat hükmüne yönelik sanık ... ve müşteki T.C Cumhurbaşkanlığı vekilinin, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan; sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafiinin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik
    sanıklar müdafileri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçu yönünden doğrudan zarar gören, davaya katılma ve hükmü temyiz etme yetkisi bulunan ve fakat duruşmadan haberdar edilmeyen T.C. Cumhurbaşkanlığı vekilinin, temyiz aşamasındaki 24.12.2020 tarihinde sunduğu dilekçesi ile şikayetçi olarak davaya katılma talepli olarak hükmü temyiz ettiği görülmekle, suçtan doğrudan doğruya zarar gören T.C. Cumhurbaşkanlığının CMK'nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
    Diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanık ...’in ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükümlere esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı; sanık ... yönünden Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, sanık ... yönünden ise silahlı terör örgütüne üye olma suçlarının sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığına dair gerekçelerin karar yerinde gösterildiği anlaşılmakla; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., sanıklar müdafiileri, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    3-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ile sanık ... müdafiinin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, sanık ... hakkında silahlı terör örgütü kurma veya yönetme suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafiileri ile sanıklar Atanur Nalan
    ..., ..., ... ve ...’un temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    a- Sanık ... ile ilgili olarak;
    Terör örgütünü yönetme suçu ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
    5237 sayılı TCK Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
    Madde 220- (1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
    (5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.
    Silâhlı örgüt
    Madde 314- (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
    3713 sayılı TMK
    Terör örgütleri
    Madde 7 – (Değişik: 29.6.2006-5532/6 md.)
    Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle, 1'inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314'üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.
    I-Suçla korunan hukuki değer: Devletin Anayasal düzeni, bu düzene hakim olan ilkeler, devletin birliği ve ülke bütünlüğünün korunması suretiyle kamu güven ve huzuru temin edilerek bireyin Anayasada güvence altına alınan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı korunmasıdır.
    II-Suçun maddi unsurları:
    a-Suçun faili: T.C. vatandaşı olan ya da olmayan herkes olabilir.
    b-Suçun mağduru: Demokratik bir toplumda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alınmış olarak barış içinde yaşama hakkı olan her bir bireydir.
    c-Fiil-Tipik eylem: TCK'nın 314/1 maddesinde tahdidi olarak belirtilen, Devletin Anayasal düzenine, birliğine ve ülke bütünlüğüne karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütü yönetmektir. Böyle bir örgüt, 3713 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince terör örgütüdür. Aynı nedenle suç, mutlak terör suçlarındandır.
    Örgütü yönetmekten bahsedebilmek için öncelikle TCK'nın 220. maddesinde öngörülen şartlarla birlikte, amaç-saik, yöntem ve elverişlilik kriterleri itibariyle de terör örgütü vasfını haiz bir örgütün bulunması gerekir.
    Doktrin ve yerleşik uygulamalara göre;
    Terör örgütünü yönetmek örgüt hiyerarşisinin çeşitli basamaklarında örgütün
    amaçlarına ve yöntemlerine uygun biçimde örgüt faaliyetlerini sevk ve idare etmek olarak tanımlanabilir. Yönetici suç ortaklığına komuta eden ve örgütün kurallarını gösteren kişidir. (Simeone I Reati Associativi, op.cit.s 257 aktaran Turinay Faruk Terör Amaçlı Örgütlenme Suçu sh.269)
    Suç veya terör örgütünü yönetmek; onu sevk ve idare etmek, kısmen veya tamamen, bölgesel, yerel veya genel olarak yönetip yönlendirmek, hiyerarşik yapıya ve varsa işbölümüne uygun olarak emir ve talimat vermek, bunların yerine getirilmesini bekleyip denetlemek, gerekli olduğunda da emrine veya örgütün talimatlarına riayet etmelerini cezalandırmaktadır. Kişinin somut olayda yönetme kudretine, sevk ve idare yeteneğine fiilen sahip olup olmadığına bakılmalıdır (Şen E.-Eryıldız S. Suç Örgütü sh.107).
    Fail, hiyerarşik olarak örgüt üyeleri üzerinde bulunuyor, geniş bir alanda iş bölümü yapabiliyor, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabiliyor, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda, icrasında; harekete geçiren, engelleyen veya durduran olarak rol üstlenebiliyor, bu faaliyetleri denetleyebiliyor ise yönetici olarak kabul edilebilecektir.
    Örgüt yönetmek; örgütün amaçları doğrultusunda örgütü idare etmeyi, emir ve direktif vermeyi, örgüt içinde inisiyatif ve karar verme gücüne sahip olmayı gerektirir.
    Örgütün varlığının, etkinliğinin ve gelişiminin sağlanması, hedeflerinin belirlenmesi, program ve stratejilerinin saptanmasını ifade eder. Ancak örgütün faaliyetleri çerçevesinde sadece belirli bir suçun işlenmesini organize edenler bu suçun işlenmesini planlayıp yönetenler örgüt yöneticisi olarak kabul edilemez.
    Geniş bir alanda faaliyet yürüten örgütlerin yöneticileri, örgüt yapılanması da dikkate alınarak somut olayın özelliklerine, bu kişilerin örgütün hiyerarşik yapısı içerisindeki konum ve görevlerine göre belirlenmelidir. Bu tür örgütlenmelerde her yöneticinin örgütün tamamını yönetmesi mümkün olmadığından, örgütün bölge, il, ilçe sorumlularının yönetici olup olmadıklarının sorumluluk sahalarındaki örgütsel faaliyetlerin yoğunluğu da gözetilerek belirlenmesi gerekir.
    Örgüt yöneticileri, hiyerarşik açıdan emir ve talimat vermeye yetkili olduğu mensupların, örgütün amaçları doğrultusunda işledikleri suçlardan dolaylı fail olarak sorumludurlar (TCK 220/5m.) (Dairenin 18.07.2017 tarih, 2016/7162- 2017/4786 sayılı kararından ).
    Failin örgüt yöneticisi olup olmadığı, örgütün organizasyon yapısı, hiyerarşisi ve kişilere verilen görevlerin önemi esas alınmak suretiyle belirlenecektir (Baltacı Vahit Terör Suçları ve Yargılaması sh.183). Bu tespitte belirleyici olan, failin örgüt hiyerarşisi içindeki sıfatı değil ve fakat yönetip yönlendirdiği faaliyetlerin, örgütün amaç ve etkinliği bakımından önemidir. Bu nedenle failin hiyerarşik konumu, üstlendiği görevler esas alındığında dahi belli bir hiyerarşik seviyenin üstünde bulunan kişilerin yönetici olarak kabulünde zaruret vardır. Zira gerek kanun koyucunun aynı cezai yaptırımı öngörerek örgüt yöneticiliğini, örgüt kurma fiili ile aynı ağırlıkta bir ihlal olarak görmesi, gerek mülga 765 sayılı TCK'nın 168 maddesinde yer alan, "silahlı çetede amirliği ve kumandayı haiz olmak" ve 141. maddesindeki, "cemiyetlerin faaliyetlerini tanzim veya sevk ve idare etmek"
    kavramları ile mer'i 3713 sayılı Kanunun 7/1 maddesinde yer verilen "örgütün faaliyetlerini düzenleyenlerin de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılacağına" dair kavramlar gerekse örgütle kurulan "organik bağın" sonucu olarak her seviyede belli ölçüde talimat alma-verme, astları yönetme olgusunun, örgütlü suçların doğasında mündemiç bulunması birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilikten maksadın hiyerarşik yapının belli seviyede üst katlarını ifade ettiğini kabul etmek gerekir. Bu görüş Yüksek Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarında da benimsenmiştir. Nitekim silahlı terör örgütlerinin kırsalda faaliyet gösteren tim, manga, bölük sorumluları ile faaliyet yoğunluğu bulunmayan kimi il sorumluları örgüt yöneticisi olarak değil, örgüt üyesi olarak cezalandırılmaktadır.
    TCK'nın 220/1'de düzenlenen örgütü yönetme suçu niteliği gereği devamlılık gerektirdiğinden, mütemadi bir suçtur.
    III-Suçun manevi unsuru: Suç işlemek üzere kurulmuş bir örgütü yönetme saikine dayanan doğrudan kastla işlenebilen bir suçtur. Bu suç olası kast ile işlenemez. Suç örgütünün varlığı için suç işlemek amacının açık bir şekilde ortaya konulmuş olması gerekir. Bir oluşumun çekirdeğini oluşturan kişiler suç işlemek amacıyla hareket etmekle birlikte, oluşumun içinde yer alan fakat bu amaçtan habersiz olan kişiler, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüte üye olmaktan veya bu örgütü yönetmekten sorumlu tutulamazlar. (Özgenç, Suç Örgütleri sh. 21,22) Bu halde sorumluluk, TCK'nın 30. maddesinde düzenlenen "hata" kurumuna göre çözüme kavuşturulmalıdır. (Dairenin 18.07.2017 tarih, 2016/7162- 2017/4786 sayılı kararından)
    IV-Hukuka Aykırılık; Kişi hak ve hürriyetlerinden hiç birisinin, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağına dair Anayasanın 14. maddesinde de açıkça vurgulandığı üzere, bu suç herhangi bir hukuka uygunluk sebebi kapsamında işlenemez. Hiç bir devlet, hiç kimseye birliği ve ülke bütünlüğünü, anayasal düzenini bozacak bir hukuk düzeni kurmaz.
    V-Konunun FETÖ/PDY silahlı terör örgütü bakımından değerlendirilmesi:
    Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 16-956 sayılı Kararı ile onanarak kesinleşen Dairemizin 24.04.2017 tarih 2015/3- 2017/3 sayılı kararında açıklandığı üzere FETÖ'nün dikey yapılanması şöyledir;
    Örgütün sorumlu yöneticisi “imam” olarak isimlendirilir. Hiyerarşi içerisinde yer alan örgütün yöneticisi, raporları toplayan ve emirleri veren kişidir. Kainat imamı, kıta imamı, ülke imamı, bölge imamı, şehir imamı, semt ve mahalle imamı, kurum imamı gibi bir çok değişik pozisyonu vardır.
    Örgütün lideri, mensuplarınca kainat imamı, mehdi, mesih olarak kabul edilmektedir. Kainat imamına bağlı olarak üst kurullar örgütün birimlerini yönetmekte faaliyetlerini düzenlemektedirler. Bu kurullar “istişare kurulu”, “mollalar”, “tayin heyeti” ve “özel hizmet” birimleridir. Örgütün yurt içi yapılanmasında ise, “Türkiye imamı”, “bölge imamları”, “il imamları”, “küçük il ve bölge imamları”, “ilçe imamları”, “semt imamları”, “mahalle imamları”, “ev imamları (abileri)”, “talebe
    imamları”, “serrehberler”, “belletmenler” şeklinde hiyerarşik bir yapı izlenmekte ve örgüt tabana yayılmaktadır.
    Türkiye’den sorumlu imama, beş bölge imamı, onlara da bu beş bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu imamlar bağlıdır. Her şehir, büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölünmüş olup, her semte ayrı bir imam atanmaktadır. Semt imamlarının altında ise semte bağlı ışık evlerinin imamları yer almaktadır.
    Bunun yanı sıra kamuda, bakanlıklar ve taşra teşkilatı, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri alanlarında faaliyet gösteren kurumlara da örgüt tarafından imamlar atanmaktadır.
    ...’in 1999 yılında ABD’ye gitmesinden sonra Türkiye’deki faaliyetlerine ilişkin sorumluluk Türkiye imamına geçmiştir. Ülke içerisindeki faaliyetler ülke imamına bağlı olarak yürütülmekte ve yapılan faaliyetler kurye aracılığıyla ya da doğrudan irtibata geçilerek Gülen’e aktarılarak onayı istenmektedir.
    Örgütün bir nev’i omurgasını oluşturan ve günümüz itibariyle elde ettiği konumu kazandıran özel hizmet birim imamları, örgüt ve lideri Gülen’in en çok önem verdiği imamlardır. Bu birim en geniş şekilde yargı, emniyet, mülkiye, TSK, MİT, Milli Eğitim ve akademik kadro imamlarından oluşmaktadır. Hizmet birimlerinde gizliliğe çok önem verilerek hücre tipi yapılanmaya gidilmiştir. Örgüt mensubu en fazla bir üst sorumlusunu ve bir altında bulunan mensubunu tanımaktadır.
    Bir hücre evi ya da en küçük örgüt biriminin sorumlusu erkekler için “abi”, kadınlar için “abla”dır. Abilik örgütte hocalık makamıdır. Hiyerarşiye göre üst tabaka belirler ve görevine son verir. Üyeler abiye itaat etmek mecburiyetindedir. Lider ve abilerin alttakiler tarafından seçimi söz konusu olmaz ve onaylamalarına da gerek yoktur. Abilik dokunulmazdır. Buna karşın kadınlar örgütün içerisinde hiçbir zaman üst düzey yönetici olamazlar.
    Örgütün bütünlüğü üzerinde tek hakim ve önder ... olup, örgüt içerisinde kainat imamı olarak görülmektedir. Diğer yöneticiler onun verdiği yetkiyle onun adına görev yaparlar. Örgüt yukarıdan aşağıya doğru tekçi (monist) yapıda örgütlenmiştir. Daha önce de ifade edildiği gibi kainat imamı, kutsal insan, Mesih, mehdi, hoca efendi gibi sıfatlarla anılmaktadır.
    Kainat imamlığı, örgütün her türlü işiyle ilgilenip üst karar veren temel, ideolojik ve doktriner birimdir. Bütün işler onun talimatıyla yürütülmektedir. Örgüte her hafta sesini İnternet üzerinden duyurmaktadır. Örgüt mensuplarının topladığı bütün bilgi ve belgeler de onda toplanır.
    Kainat imamı inancı ve yedi katlı piramidal yapılanma, İsmailiye mezhebinden ve köken olarak da Zerdüştlük dininden alınmıştır. Zerdüştlük dini ve ondan mülhem İsmailiye mezhebinden yedi kat gök gibi örgütlenmişlerdir. Bu mezhep, sofilerini yedi dereceye ayırmıştır. Tarikatın piri yedinci derecede oturur ki, bu mertebe Allah’tan doğrudan emir alan imamlık makamıdır. İmam helali haram ve haramı helal yapabilir. Ona mübah olmayan hiçbir şey yoktur.
    Örgüt içi hiyerarşide itaat ve teslimiyet, katı bir kuraldır. Teslimiyet hem örgüte hem de liderin emrine ona atfen verilen göreve adanmışlıktır. Örgüt sivil toplumu kendi haline bırakmayıp, kendine hizmet eden bağlı unsurlara
    dönüştürmektedir. Kadrolaşma ile yargı, ordu, emniyet ve bakanlık birimleri bu gücün denetimine girip, örgütsel amaçlar doğrultusunda kullanılabilmektedir.
    Örgütün hiyerarşik yapılanmasındaki tabaka sistemi kat sistemine dayanır. Katlar arasında geçişler mümkündür ama dördüncü tabakadan sonrasını önder belirler. Katlar şu şekildedir;
    - Birinci Kat, Halk Tabakası: Örgüte iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek sağlayanlardan oluşur. Bunların birçoğu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmayan bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettirilen kesimdir. Genellikle faaliyetlerden habersizdirler. Bu katmandakileri örgüte bağlayan ana unsur istismar edilen İslami duyarlılık ve din duygularıdır.
    - İkinci Kat, Sadık Tabaka: Okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve kurum görevlilerinden oluşan sadık gruptur. Bunlar örgüt sohbetlerine katılır, düzenli aidat öder, az veya çok örgüt ideolojisini bilen kişilerdir.
    - Üçüncü Kat, İdeolojik Örgütlenme Tabakası: Gayri resmi faaliyetlerde görev alırlar. Örgüt ideolojisini benimseyen ve ona bağlı çevresine propaganda yapan kişilerden oluşur.
    - Dördüncü Kat, Teftiş Kontrol Tabakası: Bütün hizmeti (legal ve illegal) denetler. Bağlılık ve itaatte dereceye girenler buraya yükselebilir. Bu tabakaya girenler örgütte çocuk yaşta kazandırılanlardan seçilir. Örgüte sonradan katılanlar genellikle bu katta ve daha üst katlarda görev alamazlar.
    - Beşinci Kat, Organize Eden ve Yürüten Tabaka: Üst düzey gizlilik gerektirir. Birbirlerini çok az tanırlar. Örgüt lideri tarafından atanır. Devletteki yapıyı organize edip yürüten tabakadır. Evlililiklerinin örgüt içinden olması zorunludur.
    - Altıncı Kat, Has Tabaka: ... ile alt tabakaların irtibatını sağlar. Örgüt içi görev değişiklikleri yapar. Azillere bakar. Örgüt liderince bizzat atanırlar.
    - Yedinci Kat, Kurmay Tabaka: Örgüt lideri tarafından doğrudan seçilen 17 kişiden oluşan örgütün en seçkin kesimidir.
    Yedi katmanın en üstünde “Sözde Fethullah Hoca arşı” yer almaktadır. Beşinci, altıncı ve yedinci katmanlar örgütü yöneten katmanlardır. Altıncı ve yedinci katmandakilerinin örgütten kopmalarına kesinlikle izin verilmez. Altıncı katmandakiler örgüt liderinin bildiği ve takip ettiği hayati önemi haiz gördükleri hizmetleri yapan kişilerdir. Beşinci katmanda çok nadir halde örgütten kopma olmuştur. Bu katmanda olup örgütten ayrılanlar takip edilerek etkisiz hale getirilmiştir. Dördüncü katman örgütü bir arada tutar ve alt katmandakilerin teftiş ve kontrolünü yapar. Hizmet denen işleri ise ilk üç katmandakiler yürütmektedir.
    Şu hale göre; anılan örgüt yönünden, örgütün lideri Fetullah Gülen ile beşinci, altıncı ve yedinci katmanlarda yer alanların, bu cümleden olarak kıta imamı, ülke imamı, “Türkiye imamı” ve “Bölge imamlarının”, her halükarda örgütün üst düzey yöneticisi olduklarında kuşku yoktur. Ancak örgütü bir arada tutan ve alt katmanlardakilerin teftiş ve kontrolünü yapan dördüncü katman örgüt mensupları ile ilgili olarak, il ve ilçe sorumluları/imamları ile kamu kurumları imamlarının yönetici olup olmadıkları, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, somut olayın özellikleri, bu kişilerin örgütün hiyerarşik yapısı içerisindeki konum ve görevleri, sorumluluk
    sahalarında sevk ve idare ettiği örgütsel faaliyetlerin örgütün amaç ve etkinliği bakımından önem ve yoğunluğu ile kontrol ettikleri kamu personelinin devletin güvenliği bakımından ifade ettiği stratejik değer de gözetilerek belirlenmelidir. Örgüt yöneticisinin mutlaka illegal faaliyetleri yönetmesi gerekmez. Örgütün amacına ve varlığının devamına katkı sunan sözde legal faaliyetleri sevk ve idare etmek de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
    Örgütün anlatılan yapılanması çerçevesinde, “örgüt mensupları ve örgütsel faaliyetler bakımından yoğunluk içermeyen ilçe imamları”, “semt imamları”, “mahalle imamları”, “ev imamları (abileri)”, “talebe imamları”, “serrehberler”, “belletmenler” gibi ilk üç katman mensuplarının ise örgüt yöneticisi olarak kabul edilmesi mümkün görülmemektedir.
    Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
    Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
    Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü avukatlar yapılanması kapsamında Konya Bölgesi adı altında bir yapılanma olup olmadığı, var ise hangi il ya da illeri kapsadığı ve sanığın bu yapılanmadaki konumunun ne olduğu hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yetkili birimlerden sorularak ve tanıklar ..., ..., ...’in yeniden dinlenip sanığın konumu açıkça sorularak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    b- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’in müsnet suçtan mahkumiyetlerine, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in ise beraatlerine ilişkin verilen hükümlerle ilgili olarak;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı gözetilmekle;
    ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanıkların ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, buna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... yönünden ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanaklarının ilgili birimlerden yeniden istenmesi, yapılan UYAP sorgulamasında sanık ... hakkında Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/1363 esas sayılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan derdest dava dosyası bulunduğu görüldüğünden anılan dava dosyasının istenerek incelenmesi, sanık ...’in yönünden, hükümden sonra gelen Bylock tespit ve değerlendirme tutanakları ile ...’nin beyanlarının, sanık ... hakkında hükümden sonra gelen ...’ın beyanlarının, sanık ... yönünden hükümden sonra gelen ... ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde belirtilen ... ...’un beyanlarının, sanık ... yönünden hükümden sonra gelen ...’in beyanları ile mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitini içeren raporun, sanık ... yönünden Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde belirtilen ...’nın beyanları ile mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitini içeren raporun, sanık ... yönünden mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitini içeren rapor ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde bildirilen ...’ün beyanlarının, sanık ... yönünden mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitini içeren rapor ile Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde bildirilen ... ve ...'ın beyanlarının, sanık ... ve ... yönünden hükümden sonra gelen ...’un beyanları ile sanıklar hakkında ayrıca mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitini içeren raporların, sanık ... yönünden hükümden sonra gelen ... isimli şahsın bylock içeriklerinin, sanık ...
    Kılıç yönünden mahrem imamlarca kullanılan operasyonel hatlarla görüşmelerinin tespitine ve ankesörlü/ardışık aramalarına dair raporların, ... yönünden ...'nun beyanları ve tüm sanıklar yönünden varsa örgütlü suçlar bilgi havuzunda yapılacak araştırma neticesinde temin edilecek ifadeleri ile birlikte duruşmada CMK 217/1. maddesi uyarınca okunarak tartışılması, yukarıda sayılan ve beyanları okunan şahısların mümkün olduğunda; sanık ... hakkında, ...’in beyanında geçen ...sanık ... hakkında birleşen dosya da soruşturma aşamasında dinlenen ... ve... ile birlikte tanık sıfatıyla usulüne uygun olarak dinlenmeleri, sanık ... hakkında ayrıca Bankasya hesap kayıtlarının getirtilip konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile mutad hesap hareketleri dışında örgüt liderinin talimatları doğrultusunda, talimat tarihlerinde para yatırma ya da sair bankacılık işlemlerinin yapılıp yapılmadığının tespitinden sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sanık ... hakkında ...'in, Tekin hakkında bilgi veren Hamdi Demiralay’ın, hükümden önce gelen ve hükme esas alınabilecek olan beyanlarının karar yerinde tartışılması suretiyle sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    c- Sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak;
    Dosya kapsamına ve temyiz incelemesi yapılan benzer dosya bilgilerine nazaran, FETÖ/PDY terör örgütünce elde edildiği tespit edilen 2012 yılı hakimlik sınavına ilişkin soruların, bir takım örgüt mensuplarına verildiğinin anlaşılmasına, bu hususta sanıkla ilgili düzenlenen rapor muhtevasına göre sınav sorularını sınavdan önce aldığına dair kuvvetli şüphe bulunan, tanıklar ..., ifadelerine göre, örgüt elebaşının talimatı doğrultusunda Sivas da kurulan örgütle iltisaklı derneğe gayrimenkulünü vererek kurucu üye olan bilahare benzer talimatla derneğin adını değiştiren ve örgütsel toplantılara katılan sanık ...’in,
    Sanıkla ilgili düzenlenen rapor muhtevasına göre 2012 yılı hakimlik sınav sorularını sınavdan önce aldığına dair kuvvetli şüphe bulunan, sanık hakkında birleştirme kararı verilen dosyada dinlenen tanıklar ve bir kısım dosya sanıkları olan .......’ın soruşturma ve kovuşturma aşaması ifadelerine göre, örgüt elebaşının talimatı doğrultusunda Konya’da kurulan örgütle iltisaklı dernek kapsamında bulunan avukatlar yapılanmasında yer alan, 2015 yılına kadar bu derneğin faaliyetlerini organize eden ve yürüten, 2014 yılında dernek başkan yardımcısı seçilen, örgütsel toplantılara katılan sanık ...’in sübut bulan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılması gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yerinde olmayan gerekçeler ile beraatlerine karar verilmesi,
    d- Sanık ... ile ilgili olarak;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı,
    hüküme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde
    eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği, Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla; sanık ... müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE. Ancak;
    Sanığın temyiz aşamasında 28.12.2021 tarihli dilekçesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini bildirdiği görüldüğünden, duruşmada hazır edilerek etkin pişmanlık kurumunun önem ve şartları da hatırlatılıp ayrıntılı beyanlarının alınması, gerektiğinde usulüne uygun teşhis işleminin yaptırılması, verdiği bilgilerin örgüt içerisindeki kaldığı süre, örgütsel faaliyet ve konumuna uygun faydalı bilgiler olup olmadığı, mevcut bilgiler ile örtüşüp örtüşmediği ilgili birimlerden sorulup değerlendirilerek sonucuna göre hakkında 5237 sayılı TCK'nın 221/4. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
    e- Sanık ... ile ilgili olarak; UYAP’tan alınan nüfus kayıt örneğine göre sanığın hükümden sonra 01.06.2021 tarihinde öldüğüne ilişkin kayıt araştırılıp incelenerek TCK'nın 64/1. maddesi gereğince hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafileri, sanıklar ..., ..., ... ve ... ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ...’un tutuklulukta geçirdiği süre, bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi