20. Hukuk Dairesi 2013/4872 E. , 2013/6550 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... ve arkadaşları, ..., Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Yanı Mevkii 230 ada 9 ve 10 parsel sayılı 1716,74 m2 ve 1203,64 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmazlar tarla niteliğiyle, önceden dava dışı 230 ada 11, 12, 14, 15, 16 ve 17 sayılı parsellerle bir bütün olarak atalarından intikal ile ..... zilyetliğindeyken, bu kişinin ölümüyle mirasçılarına kaldığı, mirasçılar arasında yapılan taksimde ... düştüğü, onunda 1998 yılında oğlu .... verdiği, halen onun zilyetliğinde olduğundan söz edilerek ... adına tesbit edilmiştir.
Davacılar ... ve ...; davalılar.... Köyü Tüzel Kişiliği, Hazine, Orman Yönetimi ve ... aleyhine 30.03.1989 tarihinde, mevkiini ve sınırlarını bildirdiği üç parça taşınmazın ortak murisleri ...."den kaldığı, taksim ile kendilerine düştüğü, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğu, adlarına tescili iddiasıyla dava açmışlar, dava 1989/166 esasına kayıt edilmiş, .... çocukları .... mirasçıları ve mirasçılarından ...Mirasçıları terekesi mümessili ...tarafından davalı Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği ve ... ve ... taraf gösterilerek, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından, tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları dava asliye hukuk mahkemesinin 1989/231 esasına kayıt edildikten sonra 1989/166 esasa kayıtlı dava ile birleştirilmiş, bu davalarda yine 1. asliye hukuk mahkemesinin 1982/230 esasına kayıtlı dava dosyası ile birleştirilip, ayrılarak 1. asliye hukuk mahkemesinin 2008/144 esasına kayıt edildikten sonra, 1. asliye hukuk mahkemesinin 19.03.2008 gün ve 2008/144-150 sayılı ....’nin davasının açılmamış sayılmasına, diğer davalarda ise 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince görevsizliğe ilişkin kararın kesinleşmesiyle kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro mahkemesinin 2009/1446 esasına kayıt edilen dava 230 ada 9 ve 10 sayılı parseller yönünden ayrılarak, kadastro mahkemesinin 2009/1446 esasına kayıt edilmiştir.
... çekişmeli 230 ada 9 ve 10 sayılı parsellerin babası tarafından kendisine bağışlandığı, kadastro tesbitinde de adına yazıldığı, adına tapuya tescili iddiasıyla davaya katılmıştır.
... 23.01.2009 tarihli dilekçesiyle,... Köyü 230 ada 9 ve 10 sayılı parsellerin Şubat 1962 tarih 5 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve kendilerini bu tapuda pay sahibi olduğu, payları oranında adına tescili istemiyle dava açmış, Kadastro Mahkemesinin 2009/219 esasına kayıt edilen dava, 2009/1446 esasa kayıtlı dava ile birleştirilmişir.
Mahkemece, katılan ..."in davasın KABULÜNE, diğer davaların REDDİNE, çekişmeli....Köyü 9 ve 10 sayılı parsellerin tesbitteki niteliğiyle ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, ... ve arkadaşları, ..., Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce bir idari birim sınır gözetilmeden orman serisi bazında 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve 1988 ilâ 1990 yıllarında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B uygulaması vardır.
Davacılar ... ve arkadaşları tarafından açılan ve asliye hukuk mahkemesinin 1989/166 esasına kayıt edilmiş,...çocukları... mirasçıları ve mirasçılarından .... Mirasçıları terekesi mümessili ... tarafından tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63,64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından söz edilerek adlarına tescili gerektiğinden söz edilerek açtıkları dava, bu dava ile birleştirilmiş, daha sonra verilen birleştirme ve ayırma kararlarından sonra, dava 1. asliye hukuk mahkemesinin 2008/144 esasında görülürken, 1. asliye hukuk mahkemesinin 19.03.2008 gün ve 2008/144-150 sayılı ...’nin davasının açılmamış sayılmasına, diğer davalarda ise 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince görevsizliğe ilişkin kararın kesinleşmesiyle kadastro mahkemesine gönderilmişse de, dava kadastro mahkemesinin 2009/1446 esasına kayıt edilirken, müteriz davacı olarak davada yer alan Adviye Onay ve arkadaşlarına taraf olarak tensipte yer verilmemiş, davadan haberdar edilmemişler, yokluklarında görülen dava sonunda davaları hakkında bir karar verilmemiş, karar başlığında dahi taraf olarak gösterilmemişlerdir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.M.U.K. 388. maddesi, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesinde mahkeme kararında hangi unsurları yer alacağı düzenlenmiştir. Buna göre, davanın tüm tarafları açık kimlikleri ile birlikte karar da yer alırken, davanın kabul edilen ve edilmeyen bölümleri de kararda yer alır, kararın bu unsurları taşımaması mutlak bozma nedeni oluşturduğu gibi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2011 gün ve 2011/11-554 -2011/684 sayılı kararında da değinildiği gibi, 1086 sayılı H.M.U.K. nun 73. (6100 sayılı HMK’nun 27.) maddesinde kanunun gösterdiği istisnalar dışında hâkimin tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği öngörülmüştür. Mahkemece, davanın tüm tarafları davadan ve duruşma gününden haberdar edilip, kanunî şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün olmadığı gibi, açılan dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmayıp, aksi halde iddia ve savunma hakkı kısıtlanmış sayılır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, ve davası hakkında bir karar verilmemesi kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilerek, davanın ve duruşma gününün davacılar Adviye Onay ve arkadaşlarına tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, bu kişilerin yokluklarında davanın bitirilmesi, kararda bu kişilere yer verilmemesi ve davaları hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ..., Orman Yönetimi, ..., Adviye Onay ve ark. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 11.06.2013 günü oy birliği ile karar verildi.