20. Hukuk Dairesi 2013/4289 E. , 2013/6548 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ...,18.08.2004 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .... Mevkiinde bulunan 14900 m2 yüzölçümündeki taşınmazı, ...’den 12.08.1991; aynı yerdeki 14650 m2 yüzölçümündeki taşınmazı ise, Süleyman Aktar’dan 03.12.1991 tarihli düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satın alıp zilyet ettiği, taşınmazların 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidi dışında olduğu, 1984 yılı aplikasyon işleminde ilkin tahdit içinde gösterilmiş ise de, daha sonra yanlışlık düzeltilerek tahdit dışında gösterildiği, ancak 1992 yılında yapılan orman tahdidinin aplikasyonu işlemi sırasında yine yanlışlık yapılarak orman tahdidi içinde aplike edildiği, Süleyman Aktar’dan satın aldığı yerin genel kadastroda 334, ...’den aldığı yerin de genel kadastroda 336 parsel sayısı ile bu kişiler adına tesbit edildiği, ne var ki; kadastro mahkemesinin 2000/116 Esasına kayıtlı tapu iptali ve tescil davası kabul edilerek, 336 sayılı parselin orman niteliğiyle ... adına tescil edildiği, oysa, kullandığı yerin fiilen tahdit içinde olmadığının Kadastro Mahkemesinin sözü edilen 2000/116 Esasına kayıtlı aynı dosyada anlaşıldığı, taşınmazın orman ve ... ile ilgisi olmadığı, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu iddiasıyla, tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha önce sınırlaması yapılmayan ormanlarda 4785 sayılı Kanun gözönünde bulundurularak 1984 yılında yapılıp 11.12.1985 tarihinde ilan edilen ve dava tarihinde kesinleşmeyen 4785 orman kadastrosu, ilk tahdidin aplikasyonu ve 2/B uygulaması, 22.04.1992 tarihinde ilan edilen, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Ovacık Köyü, Pamucak Mevkiinde 1983 yılında yapılıp 13.02.1984 ilâ 14.03.1984 tarihleri arasında ilan edilen kadastroda 334 parsel sayılı 14650 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ...; 336 parsel sayılı 14900 m² yüzölçümündeki taşınmaz ise, Süleyman Aktar adına tesbit edilmiş; Orman Yönetimi tarafından, parsellerin orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla orman niteliğiyle ... adına tapuya tescili istemiyle ayrı ayrı dava açılmış; ... parsellerin kendisine ait olduğu iddiası ve zilyetlikle adına tescili istemiyle davaya katılmış; kadastro mahkemesinin 334 sayılı parsel için, 09.01.2001 gün ve 2000/115-13,
336 sayılı parsel için de 17.01.2011 gün ve 2000/116-27 sayılı, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, ..."ın davasının reddine, parsellerin orman niteliğiyle ... adına tapuya tesciline ilişkin kararları Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritalarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli taşınmazların yörede 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi dışında bırakıldığı, ancak, yörede 6831 sayılı Kanunun 2896 sayılı Kanun ile değişik 7 ve devamı maddelerine göre yapılan orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı, 1991 yılında 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi gereğince ... adına orman sınırları dışına çıkarılmışsa da, bu işlemin parsellerle ilgili yukarıda sözü edilen kadastro tesbitine itiraz davaları nedeniyle 2/B uygulamalarının kesinleşmediği, 2001 yılında kesinleşen mahkeme kararları ile orman olarak tesciline karar verilmek suretiyle, 2/B işleminin de iptal edildiği, orman olgusu kesinleşen taşınmazların orman kadastro paftasında yanlış yerde işaretlenmelerinin çekişmeli parsellerin fiili ve hukukî durumunu değiştirmediği, bu hatanın yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan çalışmayla giderildiği, kaldı ki, orman kadastro paftasında işaretlenen yanlış yeri arazi kadastro paftasına aktarıldığında, genel arazi kadastro paftasına denk gelen yerinin dahi, orman sınırları içinde kaldığı, sırf parsellerin orman kadastro paftasındaki yerinin yanlış işaretlenmesi şeklindeki hata ile her hangi bir hak kaybı ya da hak kazanılamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine 11/06/2013 gün oy birliği ile karar verildi.