11. Ceza Dairesi 2020/1894 E. , 2020/4676 K.
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15/05/2020 tarih ve 2020/2864 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 04/06/2020 tarih ve KYB-2020/48911 sayılı ihbarname ile;
Mühür bozma suçundan sanık ..."un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 203/1, 62/1 ve 52. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Şefaatli Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2010 tarihli ve 2009/14 esas, 2010/150 sayılı kararının 04/03/2011 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 21/06/2014 tarihinde kasten yeni bir suç işlediğinin ihbarı üzerine hükmün açıklanması ile sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 203/1, 62/1 ve 52. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Şefaatli Asliye Ceza Mahkemesinin 30/04/2019 tarihli ve 2019/49 esas, 2019/50 sayılı kararının "sanığın yokluğunda verilen Şefaatli Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2010 tarihli ve 2009/14 esas, 2010/150 sayılı kararı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek 04/03/2011 tarihinde kesinleştirilmiş ise de,
7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, "" (1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun"un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenlemeler uyarınca öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılması, önceki adresine tebliğ yapılamaz ise bu defa sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılması, mernis adresinin tespiti halinde 7201 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre tebliğ yapılması, mernis adresinin olmadığının tespiti hâlinde ise bu duruma ilişkin kayıt dosya içerisine alındıktan sonra, kendisine daha önce kanuni usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan Kanun"un 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği,
Somut olayda, sanık hakkında verilen kararın, önce sorgusu sırasında mahkemeye bildirdiği "Atatürk Mahallesi, Nergiz Sok. Durak İnş. Apartmanı No:4/38 Yenikent Sincan/Ankara" adresine gönderildiği, tebligatın iade edilmesi üzerine, mernis adres araştırması yapılarak Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılması gerekirken, daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmayan adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince tebligat yapıldığı, akabinde kararın adres soruşturması yapılarak "... Mah. ... Sok. No: .../Yozgat" adresine mernis ibaresi konulmaksızın tebliğe çıkartıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmayan adrese Tebligat Kanunu"nun 35. maddesi gereğince yapılan tebliğin usulsüz olduğu kararın kesinleşmediği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle belirlenen denetim süresinin başlamadığı, 5237 sayılı Kanun"un 203/1. maddesinde belirtilen suçlar için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun"un 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olağan dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen sebep olan sanığın talimat mahkemesinde sorgu ve savunmasının tespit edildiği tarih olan 28/05/2010 ile karar tarihi olan 30/04/2019 tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; sanık hakkında Şefaatli Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2010 tarihli 2009/14 Esas ve 2010/150 Karar sayılı ilamı ile “mühür bozma” suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, gerekçeli karara ilişkin tebligatın sorguda beyan edilen “... Mah. ... Sk. ... İnş. Apt. No:4/ .../Ankara” adresine gönderildiği, tebligatın iade edilmesi üzerine, aynı adrese 31/01/2011 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı, ancak bu adrese daha önce adli mercilerce usulüne uygun bir tebligat yapılmamış olması nedeniyle, bu tebliğ işlemi usulsüz olduğu gibi sanığın MERNİS adresi olan “Yaylapınar Mah. Bademli Sk. No:16 Şefaatli/Yozgat” adresine, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi yerine aynı Kanun’un 35. maddesine göre yapılan 24/02/2011 tarihli tebligat da usule uygun olmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin de başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlendiği gerekçesiyle hükmün açıklanamayacağı, bununla beraber; ihbar üzerine yeni esasa kaydedilen dava dosyasında, Mahkeme tarafından zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olacağı ve hükmün usulsüz kesinleştirilmesinden dolayı zamanaşımının durmadığı da dikkate alınmak suretiyle, sanığa yüklenen “mühür bozma” suçunun Kanun’daki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, kesici son işlem olan sanığın sorgusunun yapıldığı 28/05/2010 tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilerek, davanın düşmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla mahkûmiyet hükmü kurulmasının yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Şefaatli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2019/49 Esas ve 2019/50 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında mühür bozma suçundan açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, bu suç nedeniyle hükmolunan cezanın çektirilmemesine, sanık hakkındaki infazın durdurulmasına, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse derhal TAHLİYESİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 21.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.