Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/33381
Karar No: 2019/2967
Karar Tarihi: 07.02.2019

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2015/33381 Esas 2019/2967 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2015/33381 E.  ,  2019/2967 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    YARGITAY KARARI

    A) Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin 01.06.1998 tarihinden, iş sözleşmesinin müvekkili tarafından emeklilik nedeniyle feshedildiği 05.07.2012 tarihine kadar davalıya ait işyerinde "şoför, bekçi, misafirlerin havaalanından karşılanması ve uğurlanması" görevinde çalıştığını, aylık 1.500,00 TL ücret ve buna ek olarak 250,00 TL gıda yardımı aldığını, konut kirasının da işveren tarafından karşılandığını, çalıştığı süre boyunca müvekkilinin yıllık izinlerini kullanamadığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir.
    B)Davalı cevabının özeti:
    Davalı vekili, davacının hizmet akdine dayalı olarak çalışmadığını, müvekkilinin ikametgahında "ev hizmetlisi" olarak çalıştığını, çalışmasının da iş kanununa tabi olmadığını belirterek görevsizlik kararı verilmesini talep etmiş, devamla, davacının müvekkilinin ikametinde hizmetli olarak çalışırken elektrik, su ve benzeri ödemeleri yapmak üzere kendisine verilen paraları ödemeleri yapmak üzere kullanmadığını, zimmetine geçirdiğini ve müvekkiline haber vermeden işi bırakıp gittiğini, her ne kadar SGK belgesi delil olarak sunulmuş ise de, belgenin müvekkiline hitaben alınmadığını ve ulaştırılmadığını, ayrıca iş kanununa tabi bir çalışma söz konusu olmadığından kıdem tazminatı ödenmesinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin davacının çalıştığı işyerine yalnızca yaz aylarında geldiğini, bunun dışında davacının aynı evin bir bölümünde ailesi ile birlikte yaşadığını, iş kanunu kapsamında izin hakkı bulunmamakla birlikte kış aylarında uzun süreler de izin kullandığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, dosya kapsamındaki belgeler incelendiğinde,davacının davalı işveren nezdinde 01.06.1998 tarihinde çalışmaya başlayıp 01.08.2011 tarihinde işten ayrıldığı, her ne kadar davacı 05.07.2012 tarihine kadar çalıştığını ileri sürse de, SGK kayıtları karşısında bu iddiasını ispatlayamadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Balıkesir İl Müdürlüğünün 26.07.2011 tarihli yazısına göre davacının sigortalılık süresinin 29 yıl, prim ödeme gün sayısının 8333 gün olduğu, davacı tanığı E.Ş.nin duruşmada alınan ifadesinde " Babam bir dönem davacı ile birlikte davalıya ait tarlalarda beraber çalıştığı için bende davacıyı tanırım. Kendisi bildiğim kadarıyla 1997 yılından beri davalıya ait hem evde hem bahçe ve tarlalarda zeytinlikte çalıştı. Gelen misafirleri karşılayıp ağırlıyor. Ayrıca zeytinlik ve tarlalarda çalışan işçilere ne kadar ücret ödeneceğini, çalışma şekli gibi hususlarda yardımcı oluyor, yönlendiriyordu. Ücretleri de onun elinden alıyorlardı. Kendisi evde de kahya gibi çalışıyordu. Davalının misafirlerini birlikte havaalanına gider karşılar ağırlanmalarına yardım ederdi. Bir nevi şoförlükte yapıyordu. Ne kadar ücret aldığını bilmiyorum. Konut kirası ya da gıda yardımı yapıp yapılmadığını da bilmiyorum. Yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığını da bilmiyorum. Emekli olması sebebiyle işten ayrıldı diye biliyorum", davacı tanığı İ.U.nun duruşmada alınan ifadesinde "Ben yıllar önce davacıya bir daire satmıştım, kendisini bu sebeple tanırım, davalının evinde ne zaman işe başladı tam olarak bilmiyorum ancak yaklaşık 1,5-2 yıl kadar evvel işten ayrıldığını duydum, neden ayrıldığı ile ilgili bir bilgim yoktur, ne kadar ücret aldığını, bu ücrete ilaveten gıda yardımı yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Ancak kendisi davalının şoförlüğünü ve evinin bekçiliğini yapıyordu. Çarşıda pazarda işleri olduğu zaman getir götür işlerini yapıyordu. Yine misafirleri geldiği zaman havaalanına gidip misafirleri karşılayıp kalacakları yere ya da eve götürüyordu. yine arazileri varmış, zeytin ağaçlarından zeytinleri topluyordu. Hatta kullandığı arabanın plakası ... dir. Benim bildiğim bu şekilde hizmette bulunuyordu. kendisi malikanede kalıyordu. Birebir malikanenin içinde odası mı vardı yoksa arazide bir konut mu tahsis etmişlerdi bilmiyorum ancak iş yaptığı şahsın evinnde kalıyor diye biliyorum. Yılık izinlerini kulanıp kullanmadığı ile ilgili bir bilgim yoktur.", davacı tanığı Z.T.nin duruşmada alınan ifadesinde "Davacı benim eşim olur kendisi davalıya ait evde şöförlük yapardı gerek davalının kendisini gerekse misafirlerini havaalanından alır eve getirir bazen İstanbuldan çağrılır İstanbul"a gider davalıyı ya da malzemeleri getirirdi.Yine evin alış veriş işlerini yapardı. Davalının zeytinliğinden çalıştırdığı işçilerin ücretlerini öder eve bir tamirci gelmişse onun ücretini öderdi. Yine malikanade bekçilik işi de yapardı ben eşim ile birlikte aynı yerde çalışıyordum benim görevim ev işleri ve yemek işleriydi. Bizden başka iki kişi daha vardı onlardan biri bana ev işlerinde yardım ederdi diğeri bahçivanlık yapardı eşim ev işlerine karışmazdı ancak misafir gelir ve yoğunluk olursa bana yardım amacıyla ev işlerinde yardımcı olurdu ancak asıl ağırlıklı olarak yaptığı görev söförlük bekçilik ve usta başılık idi. Yine faturaları o gider yatırırdı. En son 1.500,00 TL ücret alıyordu. Buna yapılan başkaca yapılan bir yardım yoktu. Daha doğrusu misafirler olursa onlara yapılan yemekten bizde yiyorduk ancak evde sadece biz olursak kendi paramızla aldığımız malzemelerden yemek pişirirdim onu yerdik davalının malikanesine bitişik vaziyette girişi ayrı olan iki artı bir ev vardı biz orada kalıyorduk bunun için ayrıca ücret ödemiyorduk. İlk iki yıl eşim düzenli olarak yıllık izinlerini kullandı ancak sonradan yıllık izinlerimizi kullanamadık ancak bir yakınımız vefat eder hastalanırsa ikimizden biri bir iki günlüğüne memlekete gider gelirdi onun dışında bir izinimizde yoktu", davacı tanığı E.T.nin duruşmada alınan ifadesinde "Davacı benim babam olur davalının malikanesinde şöför olarak çalışıyordu. Kendileri ya da misafirleri geldiğinde onları karışlar ulaşımlarını sağlardı. Yine malikanenin hemen bitişiğinde girişi ayrı olan iki oda bir salon yerde kalırdık bu sebeple bekçilik işlerini de babam yürütürdü yine davalının inşaatlarında ya da zeytinliklerinde çalışan işçilerin ulaşımı ayarlanması ve ücretlerinin ödenmesi işlerini de babam yürütürdü ev işlerinde annem çalışırdı ancak çok yoğun olursa temizlik işinde anneme yardım ederdi. En son 1.500,00 TL ücret alırdı. Yemeklerimizi annem yapardı öyle yerdik kaldığımız yer içinde kira ödemezdik emeklilik sebebiyle işten ayrıldı kıdem tazminatı için başvurduğunda muhasebe ile görüş dediler muhasebe ile görüştüğünde bizi uzunca bir süre oyaladılar ödeme yapmadılar benim görüdüğüm kadarıyla yıllık izin kullanamadı sadece 10 yıllık süreçte bekli iki kere kullanmıştır onda da bayrama denk getirilerek bir on gün kadar izin yapmış olabilirler", davalı tanığı T.D.nin duruşmada alınan ifadesinde " Ben davalıya ait konutta ev işlerinden sorumlu personel olarak çalışıyorum. Yaklaşık olarak 12 yıldır çalışıyorum. Davacı benden daha önce çalışmaya başlamış. İki yıl kadar öncede ayrıldı. Şu an ben onun yaptığı işleri yapıyorum. Kendisi evde mutfak malzemesi alınması, alışveriş, temizlik ve yemeklere yardımcı olma gibi iş yapardı. Bazen de Ayşe hanım ve eşini çarşıya getir götür amacıyla aracı kullanırdı, yine bahçedeki zeytin ağaçlarından zeytin toplanması sırasında çalışan işçilerin başında kontrol amacıyla dururdu. Kendisi malikhanede lojmanda kalırdı. Ben asgari ücret alıyor diye hatırlıyorum. Toplu olarak izin kullandığını görmedim ama izin istediğinde veriliyordu. Emekliliğe hak kazanmıştı, sanırım bu sebeplerle ayrıldı ben misafirleri havaalanından karşılamyorum bu hizmeti Abis isimli bir şirket yerine getiriyor. Davacı çalışırkende böyleydi, zaten misafirleri karşılayacak nitelikte bir aracımız yok, dışarıdan tedarik ediyorduk. Ayşe hanım ve eşi sürekli Ayvalıkta durmaz, bazen haftasonu için bayram için ya da yılbaşı için gelip birkaç gün durup tekrar İstanbula dönerler. Ben işe ilk bahçıvan olarak girdim", davalı tanığı Y.G.niin duruşmada alınan ifadesinde " Ben davalıya ait evin tamirat işleriyle 2-3 yıldır ilgileniyorum. Davacı da davalıya ait evde ev işlerinde çalışıyor diye biliyorum. Ben dışarıda bir çalışmasına yada şoförlüğüne şahit olmadım. Ne kadar ücret alır, ilave yardım yapılırmı bilmiyorum, davalının evine 2-3 sefer davacının telefonu üzerine gittim, ücretimi de davacının elinden aldım.", davalı tanığı N.K.nın duruşmada alınan ifadesinde "Ben davalının evinin bulunduğu Cundada çiftçilik işiyle ilgileniyorum. Davacıyı da davalıya ait evde ev işleri yaparken görüyordum. Uzun bir süre çalıştı ama tam olarak ne kadar süre çalıştı, ne kadar maaş alıyordu bilmiyorum. Evde sorumlu gibi bir görevi vardı. Bahçıvan işleriyle ilgilenirdi, alışveriş işleriyle ilgilenirdi. Ben başka birşey görmedim birkaç kez davalının tarlalarını sürdüm. Beni çağırıp tarlaları sürmemi İsa söyledi, hatta paramı da onun elinden aldım, ayrı bir bahçıvan vardı ama İsa bey bu bahçıvandan sorumlu idi." şeklinde beyanda bulunduğu, davacının, davalıya ait işyerinde şoför, bekçi, misafirlerin havaalanından karşılanması ve uğurlanması işinde çalışırken emekli olarak işten ayrıldığını ve en son 1.500,00 TL ücret aldığını iddia ettiği, davalının ise davacının ev hizmetlisi olup iş kanunu kapsamında bir çalışması bulunmadığını, ücretin asgari ücret olduğunu, SGK belgesinin de kendilerine sunulmadığını, davacının işyerini terkettiğini savunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının çalışmasının iş kanunu kapsamında olup olmadığı, aldığı ücretin miktarı, iş akdinin kıdem tazminatı almaya hak kazanacak şekilde sona erip ermediği ve yıllık izinlerin kullandırılıp kullandırılmadığı noktasında toplandığı, 4857 sayılı İş Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının e bendi uyarınca, “ev hizmetlerinde çalışanlar” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmayacağı, ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi, gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesinde değil, görevli hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği, zira işveren ile işçi arasında iş ilişkisi var ise de yapılan iş gereği, işçi İş Kanunu hükümlerinden yararlanamayacağı, İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukuki ilişkilerde Borçlar Kanununun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanacağı, çalışmayan aile bireylerini evden alarak, alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoföründe ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı kabul edilmesi gerektiği, dosyada dinlenen tanık beyanları ile, davacının davalıya ait yazlık konuta bağlı eklentide eşi ve çocuğu ile kaldığı, evin bakım, onarım işlerini yaptığı ya da başkalarına yaptırdığı, bahçenin bakım işlerini yaptığı veya başkalarına yaptırdığı, davalıya ait zeytinliklerin bakım ve ürün toplanması işlerini yaptırdığı, alışveriş ve benzeri işlerle ilgilendiği, misafirler geldiğinde bazen davalıya ait araçla bazen de taksi vasıtasıyla bu misafirleri havaalanından karşıladığı veya havaalanına bıraktığı, buna karşılık davalının da sürekli bu konutta kalmadığı, tatil, bayram, yılbaşı gibi belli dönemlerde geldiği, çoğu zamanını İstanbulda geçirdiği, o halde, davacının yaptığı iş ağırlıklı olarak bekçiliktir ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4857 Sayılı Kanunun 4 maddesi kapsamında olmadığı, İş Mahkemelerinin görevli olduğu mahkememizce kabul edildiği, 4857 sayılı İş Kanununun 120 maddesi delaleti ile halen uygulanmakta olan 1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatı başlıklı 14 maddesine göre iş kanununa dayalı hizmet akdinin bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla feshedilmesi hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeneceği, işçinin anılan yasa hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesinin şart olduğu, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 tarih ... Esas ve 2013/18191 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere 4857 sayılı İş Kanununun 120 maddesi gereğince kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı kanunun halen yürürlükte olan 14 maddesine göre emeklilik sebebi ile işten ayrılma durumunda işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandığa başvurduğunu belgelemesi gerektiği, bu halde faiz başlangıç tarihi anılan belgenin işveren verildiği tarih olması gerektiği, davacının davalı işyerinde 01.06.1998-01.08.2011 tarihleri arasında 13 yıl 2 ay 1 gün hizmetinin bulunduğu, İş Kanununun 14/5 bendine göre işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkanının tanındığı, bu durumda sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçinin yaş koşulu hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırarak bu hususu işverene bildirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanabileceği, davacının da bu madde hükmü gereğince kıdem tazminatı talebinde bulunduğu, anılan yasa maddesindeki yasa koşullarını yerine getirdiğine, sigortalılık hizmet süresini ve prim ödeme gün sayısını doldurduğuna dair Balıkesir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü"nün 26.07.2011 tarihli yazısını temin ettiği, bu hali ile davacının emeklilik nedeni ile iş akdini feshettiği ve kıdem tazminatına hak kazandığı, her ne kadar davalı SGK belgesinin bir anlamı bulunmadığını, zira ... Gıda San. Tic. A.Ş."ye hitaben yazıldığını, müvekkiline hitaben yazılmadığını iddia etmiş ise de, davacının son 13 yıldır davalı yanında çalışıp başka bir işveren nezdinde çalışmaması karşısında kurum tarafından yapılan bir maddi hata bulunduğu kabul edildiği, İş Kanununun 53. maddesine göre ise iş yerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere en az 1 yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir. 57. madde uyarınca ise iş veren, yıllık ücretli iznini kullanan işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili işçinin izne başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorunda olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.04.1994 tarih, ... Esas ve 1994/199 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, işveren, işçinin yıllık ücretli izninin kullandırıldığını ya da ücretinin ödendiğini işçinin imzasını taşıyan yıllık ücretli izin defteri, banka dekontu gibi her türlü yazılı delille ıspatlamakla yükümlü olduğu, dosya içerisine ibraz edilen belgeler incelendiğinde, davacının yıllık izin kullanmadığı ortadadır. Ağırlıklı olarak davacının bekçilik görev yapması gibi, davalının konutta bulunmadığı dönemlerde bu konutun güvenliğini sağlamak için konuttan ayrılmaması sonucunu doğurduğu, davalı işveren de yıllık izinlerin işçiye kullandırıldığı hususunu ispatlayamadığı, davalı vekili yıllık izinlerin kullandırıldığı hususunda yemin teklif etmek istediklerini 01.06.2015 tarihli dilekçe ile ileri sürdüğü, HMK 129, 1/e maddesine göre, davalı, cevap dilekçesine, her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini yazması gerektiği, delil bir ispat aracı olarak, ileri sürülen bir vakıanın doğruluğunu ispat etmeye yaradığı için, cevap dilekçesinde her bir vakıa bakımından o vakıayı ispata yarayan ispat araçlarının da belirtilmesi önemli olduğu, uygulamada, tarafların iddia veya savunmada bulunurken yeterli araştırma yapmadan vakıalar ileri sürdükleri veya bunların delillerini ortaya koymadan dilekçeler verdikleri görüldüğü, özellikle taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalarda, mahkemenin yargılamayı doğru yürütebilmesi ve makul bir sürede karar verebilmesi için, delillerin vakıalarla bağlantısı kurularak mahkeme önüne getirilmiş olması gerektiği, bu da tarafların dayandıkları delilleri ve her bir delilin hangi vakıanın ispatı için kullanılacağını belirtmeleriyle mümkün olabileceği, buna göre davacı, dava dilekçesinde; davalı ise cevap dilekçesinde delillerini, kural olarak, hasretmiş olacağı, yani cevap dilekçesinde ""delillerim şunlardan ibarettir"" diyen ve bu şekilde delillerini hasretmiş olan davalı, sonradan başka(yeni) delil gösteremeyeceği, böylece, davalı yemin dahil bütün delillerinin nelerden ibaret olduğunu cevap dilekçesinde göstereceği, cevap dilekçesindeki ""sair kanunî deliller"" deyiminin bir anlamı olmaz, cevap dilekçesinde sair deliller denilmiş olsa bile, (cevap dilekçesinde) açıkça yemin delili de yazılı değilse davalı, davacıya yemin teklif edemeyecektir, dolayısıyla mahkeme de davalıya yemin teklifine hakkı olduğunu hatırlatamayacağı, tüm bu açıklamalardan sonra davalının talebi değerlendirildiğinde, davalı cevap dilekçesinde “sair delil” demiş ise de açıkça “yemin” deliline dayanmadığından artık yıllık izinlerin kullandırıldığı hususunu yemin delili ile dahi ispatlayamayacağı kabul edilmiş ve bu yönde talebin reddi gerektiği, davacı her ne kadar 1.500,00 TL ücret aldığını ileri sürse de, davacı tanıklarından sadece eşi ve oğlu ücrete ilişkin beyanda bulunmuştur ve bu tanıkların davacı ile akraba olmaları, buna karşılık akrabalık bağı bulunmayan davalı tanıklarının ise davacının asgari ücret aldığı yönünde beyanda bulunmaları ve kayıtların da bu yönde tanık beyanını desteklemesi karşısında mahkememizce davacının ücretinin asgari ücret olduğu, ancak ücrete ek olarak konut yardımı da yapıldığı, HMK 107/1 maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği, dava konusu alacak miktarının veya değerinin belirlenmesi yargılama sırasında başka bir olgunun tespitini gerektirdiği durumlarda alacak belirsiz ve tartışmalı kabul edilmesi gerektiği, zira alacakların belirlenmesine esas süre ve ücret özü itibari ile tespit içermekte ve başlı başına tespit davasının konusu olup, alacak ve tazminatın belirlenmesinin önemli unsurları olduğu, alacağın belirlenebilmesi için de süre ve ücretin tam olarak bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması gerektiği, bu unsurlar tartışmalı ise ve davacı tarafından HMK 107. maddesindeki gerekçede belirtildiği gibi tam ve kesin olarak belirlenemiyor ise alacak belirsizdir ve bu alacak kısmi dava veya belirsiz alacak davasına konu edilebileceği (Yargıtay 9 Hukuk Dairesinin 26.11.2014 tarih, ... Esas ve 2014/35646 Karar sayılı kararı), İş sözleşmesinin feshi nedeni ile davacının kıdem ve ihbar tazminat alacaklarını belirsiz alacak davası konusu ettiği, kısmi miktar belirtilmesi nedeni ile kısmi eda külli tespit niteliğinde olduğu, davacının ücretinin 1.500,00 TL olduğunu iddia etmesine rağmen, bordroda ücretin asgari ücret olarak gösterildiği, hesap raporunun buna göre belirlendiği, ücretin taraflar arasında ihtilaflı ve tartışmalı olması nedeni ile tazminatların belirsiz alacak niteliğinde kabul edilmesi gerektiği, o halde davacının kısmi eda külli tespit niteliğinde belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı vardır. Belirsiz alacak davasının esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği, taleple bağlı kalınarak hüküm kurulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D)Temyiz:
    Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    E)Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Somut uyuşmazlıkta, yıllık izin ücreti bakımından;
    Davacının eşi olan davacı şahidi Zekiye "İlk iki yıl eşim düzenli olarak yıllık izinlerini kullandı ancak sonradan yıllık izinlerimizi kullanamadık" şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının oğlu olan davacı şahidi "benim görüdüğüm kadarıyla yıllık izin kullanamadı sadece 10 yıllık süreçte bekli iki kere kullanmıştır onda da bayrama denk getirilerek bir on gün kadar izin yapmış olabilirler" şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Her ne kadar yıllık iznin kullandırıldığı işveren tarafından yazılı olarak ispatlanması gerekirse de Mahkeme tarafından tanıklara sorulmaması gereken bu husus tanıklara sorulmuş ve davacının eşi ve oğlu olan davacı tanıklarının yukardaki şekilde beyanları alınmıştır.
    Bu beyanlar karşısında, mahkemece davacı asıl duruşmaya bizzat celbedilerek oğlunun ve eşinin beyanları kendisine açıklatılıp neticesine göre halihazırda hüküm altına alınmış bulunan yıllık izin ücretinden mahsup yapılmayacağı değerlendirilmelidir.
    F)SONUÇ:
    Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi