Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3940
Karar No: 2019/3076
Karar Tarihi: 23.05.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/3940 Esas 2019/3076 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/3940 E.  ,  2019/3076 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Gazetecilik San. ve Tic. AŞ ve diğerleri aleyhine 09/04/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/01/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi katılma yoluyla davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemi ve kararın yayınlanmasına ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm; taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, davalının Taraf Gazetesinin 01/04/2014, 02/04/2014, 03/04/2014 tarihli nüshalarında davalılardan ... tarafından yazılan “... haklı çıktı”, “Açığa imza ile sahte belge”, “Ali Tıp sahtekarlığı tespit etti”, “O belgeyle medya grubu kurdu”, “.. Grubu köşeye sıkıştı” başlıklı yazılarla müvekkilinin kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, söz konusu yazı içeriklerinde müvekkilinin gerçek dışı, yanıltıcı ifadeler kullanılarak haksız şekilde suçlandığını ve ticari itibarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi zararın tazminini ve kararın yayınlanmasını istemiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı hakkında kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu ve söz konusu söylemlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka
    aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
    Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
    Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine, basın objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
    AİHM 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru no"lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil, ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru no"lu ve 16354/06 başvuru no"lu kararlarında da tekrar etmiştir.
    Davaya konu yayınlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacı ile dava dışı ... arasında yürütülen ceza davalarının, dava konusu haberlerde yer verilen ifadelerin konu edildiği, bu haliyle haberlerin görünür gerçeğe uygun olduğu, davacının kamuoyunda tanınan ve bilinen bir iş adamı olduğu, bu nedenle davacının eleştirilere katlanma yükümlülüğü bulunmakla, dava konusu haberlerde yer verilen ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Şu durumda davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY YAZISI

    Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırı eylemine dayandırılan manevi tazminat ve verilecek kararın yayınlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık; davalı gazetede 01/04/2014, 02/04/2014, 03/04/2014 tarihlerinde yayınlanan "....haklı çıktı", "Açığa imza ile sahte belge", "Adli tıp sahtekarlığı tespit etti", "O belgeyle medya grubu kurdu", "... Grubu köşeye sıkıştı" başlıklı yazılardaki söz ve ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmayacağı noktasındadır.
    Mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği gibi, ... 32. Asliye Ceza Mahkemesince 13/03/2014 tarihinde Yargıtayın bozma kararı gereğince yapılan yargılamada anılan belgelerin sahte olduğu iddiasıyla davacı ... hakkında soruşturma açılmasına neden olan .... ve ...hakkında "iftira" suçundan mahkumiyet kararı verildiği, buna rağmen sahte belge varmış gibi haber yapıldığı, haber içinde yoruma da yer verildiği anlaşılmakta olup, haber yorum şeklindeki yazıların peşpeşe ve ısrarlı bir şekilde yayınlanmaya devam edildiği, yazıların tamamı değerlendirildiğinde davacının kişilik haklarına saldırı koşullarının gerçekleştiği sabittir. Mahkemece kişilik haklarına saldırının varlığının kabulü yerinde olup, hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin görüşlerimiz saklı kalmak kaydıyla, sayın çoğunluğun bozma yönünde oluşan görüşüne katılmıyoruz.23/05/2019











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi