Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1094
Karar No: 2020/1984

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/1094 Esas 2020/1984 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/1094 E.  ,  2020/1984 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-ALACAK


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa taşınmaz bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.Davacı, çekişme konusu 151 ve 152 parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğu alanda belediye tarafından yol çalışmaları yapıldığını, ..."da yaşaması nedeniyle Türkiye"deki taşınmazları ile ilgili işlemleri takip etmesi amacıyla yeğeni olan davalı ..."yı vekil tayin ettiğini, davalı ..."ın vekalet görevini kötüye kullanarak, bilgisi ve rızası dışında, taşınmazlardaki paylarının tamamını 28.11.2006 tarihinde dava dışı ..."a, ..."in ise 19.02.2007 tarihinde satış göstermek suretiyle davalıya temlik ettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu, payları karşılığı kendisine herhangi bir ödeme de yapılmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmazsa taşınmazlardaki payının dava tarihindeki bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, taşınmazların bedeli karşılığında satın alındığını ve bedelin davacıya ödendiğini, davacının vermiş olduğu vekaletnamenin akıbetini 10 yıl sonra öğrendiğini beyan etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının satış bedelini aldığı ve devre rıza gösterdiği, vekil ile vekil eden arasındaki alacak talebinin ise 5 yıllık zamanaşımına bağlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ..."nin ... 3. Noterliği"nin 06.10.2006 tarih ve 23259 yevmiye nolu vekaletnamesi ile davalı ..."yı taşınmaz satışı yetkilerini de içerir şekilde vekil tayin ettiği, vekil ..."ın davacı adına kayıtlı olan çekişme konusu, 151 ve 152 parsel sayılı taşınmazlardaki 1104/8633 olan paylarının tamamını anılan vekaletnameye dayanarak 28.11.2006 tarihinde dava dışı ..."a, ..."in de 19.02.2007 tarihinde davalı ..."a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; davalı ... dava konusu taşınmazlardaki payları 28.11.2006 tarihinde vekaleten dava dışı ..."e temlik etmiş, 19.02.2007 tarihinde aynı payları kendi üzerine devralmıştır. Davalı tanığı olarak dinlenen ara malik ...; taşınmazlardaki payları toplam 6.000,00 TL bedel karşılığında satın aldığını ve aynı bedel ile davalı ..."a sattığını bildirmiştir. Davalı ... ise satış bedeline ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına göre; 151 parsel sayılı taşınmazdaki davacının payının değeri 28.11.2006 tarihinde 121.337,06 TL, 19.02.2007 tarihinde 124.166,43 TL, 152 parsel sayılı taşınmazdaki davacının payının değeri ise 28.11.2006 tarihinde 6.042,40 TL, 19.02.2007 tarihinde 6.330,13 TL olduğu bildirilmiştir. Bedeller arasındaki aşırı oransızlık ve davalı ..."ın taşınmaz bedelini davacıya ödediğine ilişkin herhangi bir belge sunamadığı gözetildiğinde, vekil olan davalının vekalet görevini kötüye kullandığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca; davacının öncelikli isteği olan tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Kabule göre de; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tazminat istekleri herhangi bir hakdüşürücü ve zamanaşımı süresine tabi olmamasına rağmen, tazminat isteği yönünden zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle red kararı verilmesi de hatalıdır.Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi