20. Hukuk Dairesi 2012/13342 E. , 2013/6480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü, 106 ada 144 ve 149 parsel sayılı sırasıyla 1847,69 m² ve 2997,50 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, dava konusu parsellerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile kaçak ve yitik kişilerden kalma yerlerden olduğu iddiasıyla her bir parsel yönünden ayrı ayrı dava açmış, mahkemece, açılan davalar H.M.K."nun 166. (H.U.M.K"nun 45) maddesi gereğince birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir. Müdahil davacı ... Yönetimi ise 11.05.2010 tarihli dilekçesi ile 106 ada 144 parsel sayılı taşınmazın orman vasfında olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece, Hazinenin açtığı davanın reddine, Orman Yönetiminin açtığı davanın ise kabulüne ve dava konusu Kahramanmaraş İli, Andırın İlçesi Gökgedik Köyü, 106 ada 144 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının (kadastro tespitinin) iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı Hazinenin hükmü temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.07.2011 tarih ve 2011/262-8960 sayılı kararı ile 106 ada 144 parsel yönünden kurulan hüküm düzelterek onanmış, 106 ada 149 parsel yönünden ise hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan düzelterek onama-bozma kararında özetle; “Çekişmeli 106 ada 144 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu ve bu nedenle mahkemece müdahil davacı ... Yönetiminin davasının kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak; mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken “tutanağının iptaline” karar verilmiş olması doğru olmadığı belirtilerek, tutanağın iptali ifadesi düzeltilerek 106 ada 144 parsel hakkındaki hükmün onanmasına karar verilmiş, 106 ada 149 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, bu parsele karşı Hazine tarafından açılan davanın mahkemenin 23.03.2010 gün ve 2009/434 - 320 sayılı birleştirme kararı ile inceleme konusu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, ancak; mahkemece, 106 ada 149 parsel sayılı taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı” denilmiştir.
Dairenin 07.07.2011 tarih ve 2011/262 - 8960 sayılı bozma kararından sonra, müdahil Orman Yönetimi 04.06.2012 tarihli dilekçe ile dava konusu 106 ada 149 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle taşınmazın orman vasfıyla tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, davacı Hazinenin davasının reddine, müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüne ve dava konusu Gökgedik Köyü, 106 ada 149 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından taşınmazın niteliğinin tarım arazisi olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce yapılan ve 16.04.2007 ila 16.10.2007 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi hükmüne göre orman içi açıklığı niteliğinde olduğu, 15.07.2007 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılmasının zorunlu bulunduğu, H.G.K."nun 10.12.1997 gün 1997/20 - 830 E. - 1034 K., 17.12.1997 gün ve 1997/20 - 808 E. - 1039 K., 22.10.2003 gün ve 2003/20 - 665 E. - 614 K. ve 11.10.2004 gün ve 2004/7 - 531 E. - 58 K. sayılı kararlarında da açıklandığı gibi bu tür yerler kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bulunsa bile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacağından özel mülk olarak tescil edilemeyeceği hususu gözetildiğinde, Hazinenin taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğuna dair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 10/06/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.