Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/2721
Karar No: 2013/6465

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/2721 Esas 2013/6465 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/2721 E.  ,  2013/6465 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 1964 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında ... Köyü, 226 parsel sayılı 2620,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden iken ... Köyünden ... tarafından 1940 yılında emek ve para sarf edilerek bahçe haline getirildiği ve malik ...’nın da taşınmazı ...’a bilinmeyen bir meblağ ile haricen ve adiyen sattığı ve taşınmazın halen ...’ın zilyetliğinde bulunduğu belirtilerek Hazine adına Bahçeli ahşap ev niteliğiyle tespit edilmiş, beyanlar hanesine de “halen ....’ın işgalinde” olduğu yönünde şerh verilmiştir.
    Yapılan bu tespite Orman Yönetim tarafından taşınmazın orman sayılan yer olduğu iddiasıyla, tapulama komisyonuna itiraz edilmiş; ....tarafından ise, arazi kadastro hâkimliğine hitaben yazılmış 15.02.1965 tarihli dilekçe ile irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılmıştır.
    18.01.1966 tarihli kadastro komisyon kararında “İlişik olarak gönderilen 171 parsel tutanağına ekli listede doğançay bölge şefi imzası ile itiraz edilmiş bulunan 55 adet tutanağın tespitleri Hazine adına yapılmış ise de, bu gayrimenkullerin bulunduğu sahanın orman olduğundan bahisle itiraz edilmiş bulunduğundan, bir yerin orman olup olmadığı Ziraat Bakanlığının yetkisi dâhilinde bulunduğundan, mahiyeti itibariyle işin halline komisyonun kendisini salahiyetli görmediğinden mezkur tutanakların ilgili ... Tapulama Hâkimliğine devrine komisyonca karar verildi” denilerek, 226 parselin tutanak ve ekleri kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
    Dosya arasında bulunan arazi kadastro mahkemesinin 07.11.1966 tarih ve 966/991 sayılı kararında “226 parsel sayısı altında Hazine adına yapılan tahdit ve tesbite orman işletmesi tarafından itiraz edildiği ve mahkemenin iş bu dava dosyası ile mahkemenin 966/1011 sayılı dosyasında tam bir alaka ve irtibat bulunduğu gerekçesiyle, dosyanın 966/1011 sayılı dosya ile tevhidine ve noksanlığın tevhit edilen dosya üzerinden ikmaline karar verilmiştir.
    Yine, dosya arasında bulunan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.1966 tarih ve 1966/42 E. - 144 K. sayılı kararında “... Tapulama Müdürlüğünün 509 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesine tevfikan anlaşmazlığın çözümü için Hâkimliklerine gönderdiği evrak üzerinde yapılan tahkikat sonucunda, 509 sayılı Tapulama Kanununun yürürlüğe konulduğu 04.9.1949 tarihinde mahkemenin tapulama mahkemesi işlerine bakmak üzere yetki verilmediği gibi, mahkemenin bölgesinde adı geçen kanunun uygulanmaması sebebiyle yetki verilmesine de lüzum görülmediği Yüksek Hakimler Kurulu 1. Bölüm Başkanlığının, 05.03.1966 gün ve 2585 sayılı yazısıyla bildirildiği ve bu durum karşısında 509 sayılı Tapulama Kanununun 49. maddesine tevfikan iş bu davaya bakmaya ... Tapulama Mahkemesi yetkili bulunduğundan dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmek üzere, Sakarya Tapulama Müdürlüğüne gönderilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
    Kadastro Komisyonu 25.05.1970 tarihli kararında “...Köyünde 55 adet parsel’e (dava konusu 226 parsel dahil olmak üzere) orman olduğundan bahisle ... Orman İşletmesi tarafından itiraz edilmiş olup, bu yerlerin orman olup olmadığı ... Tapulama Hakimliğince Tarım
    Bakanlığından sorulmuş ve 55 adet parselin orman sayılan yerlerden olduğu Tarım Bakanlığının 24.01.1968 tarih ve 5077/417 sayılı yazıları ile bildirilmiş olmakla, bu parsellerde Hazine adına yapılan tespitlerin iptallerine ve orman olarak bırakılmalarına ve ayrıca bu parsellere itiraz eden ve bu yerleri işgal eden şahıslarında itirazlarının reddine, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün süre ile mahkeme yolu açık olmak üzere komisyonumuzca karar verildi.” denilmiştir.
    Sakarya Kadastro Komisyonu tarafından verilen bu karar, 3402 sayılı Kadastro Kanununun, 5304 sayılı Kanunla değişik geçici 5. maddesi uyarınca 27.05.2010 ile 25.06.2010 tarihleri arasında... Kadastro Müdürlüğü tarafından askı ilânına çıkarılmıştır.
    Davacı ..., askı ilan süresi içinde sunduğu 23.06.2010 tarihli dilekçesiyle dava konusu ... Köyü, 226 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğiyle askı ilânına çıkarıldığını, ancak taşınmazın orman niteliğinde olmadığını iddia ederek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece, kadastro müdürlüğü aleyhine açılan davanın esastan ve husumetten reddine, Orman Yönetimine karşı açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce kesinleşmiş orman tahdidi bulunmamaktadır. Ancak; tespit tarihinden sonra 1979 yılında yapılan ve 03.05.1979 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu 2. madde uygulaması ile 09.07.1987 tarihinde, aplikasyon, herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu ile 6831 sayılı Kanunun 3302 Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece, davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; öncelikle, çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı 21.09.1964 tarihinde tutulduğuna göre, tesbit tarihinden sonra yapılan orman tahditlerinin çekişmeli taşınmaz yönünden kesinleştiğinden söz edilemez. Bu itibarla, çekişmeli taşınmaz yönünden kesinleşmiş orman tahdidi bulunmadığı gibi, 1987 yılında yapılan ve eldeki bu dava nedeniyle kesinleşmeyen orman tahdidinde de, çekişmeli taşınmaz orman tahdidi dışında bırakıldığı halde, çekişmeli taşınmazın 1979 yılında yapılan tahditte orman içinde bırakıldığı yönünde orman bilirkişinin hatalı değerlendirmelerine dayanılarak uyuşmazlığın kesinleşmeyen orman tahdidinin kesinleştiği kabul edilerek ve tahdit uygulamaları da hatalı yorumlanarak orman tahdidine göre çözümlenmesi doğru değildir. Çekişmeli taşınmaz yönünden kesinleşmiş bir orman tahdidi bulunmadığına göre, uyuşmazlığın eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritalarına göre taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, davacı gerçek kişi yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılarak çözümlenmesi gerekirdi. Ne var ki; mahkemece, sözü edilen yönlerden usulüne uygun bir araştırma yapılmadığı gibi, orman bilirkişi tarafından hazırlanan raporda hükme esas alınacak nitelikte değildir. Zira, hükme dayanak alınan raporu hazırlayan orman bilirkişi Abdullah Öksüzoğlu 22.06.2011 havale tarihli raporunda, aplikeli gösterim yapmadan çekişmeli taşınmazın 1958 tarihli memleket haritasında yeşil orman görüntüsünü verdiğini, dairenin iade kararıyla alınan 26.03.2013 tarihli ek raporunda ise, 1958 tarihli memleket haritasında çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 1419,00 m² yüzölçümündeki bölümünün yeşil (orman), (B) ile gösterilen bölümün ise beyaz (ziraat) alanı olarak tespit edildiğini bildirmiştir. Orman bilirkişinin asıl raporu ile dairece iade kararı ile alınan ek raporu çelişik olduğu için bu raporlar çekişmeli taşınmazın eski tarihli resmî belgelere göre konumu yönünden hükme esas alınamaz. Bundan başka, çekişmeli taşınmaz komisyon kararıyla orman niteliğiyle tespit edildiğine ve ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma ve tasarruf hakkı Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğuna göre, Kadastro Müdürlüğü ile Orman Yönetimine husumet yöneltilerek açılan davada da davalı sıfatıyla Hazinenin davaya katılımı sağlanarak husumet yaygınlaştırılmadan davanın eksik taraf teşkiliyle sonuçlandırılması da doğru değildir. Ayrıca, dava kadastro tespitine itiraz olduğuna göre, taşınmaz hakkında sicil oluşturulması gerekirken, sicil oluşturulmadan davanın reddiyle yetinilmesi de usûl ve kanuna aykırıdır. Mahkemece, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama belirtilen bu yönler itibariyle hatalı, eksik, yetersiz ve çelişiktir.
    Bu nedenle, mahkemece; öncelikle Hazineye dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, Hazineden delil ve belgeleri istenmeli, daha sonra çekişmeli taşınmaza komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi


    kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita (jeodezi ve fotogrametri) mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu ve yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde yeniden yapılacak keşifte, getirtilen belgeler, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, harita ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritaları ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın memleket haritası ve kadastro paftasındaki konumuna ve komşu parsellerin niteliğine göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı olup olmadığı belirlenmelidir.
    Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın tamamen veya kısmen orman olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri tutanak içeriği ile çeliştiği taktirde, 3402 sayılı Kanunun 30/1. maddesi gereğince tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (miras bırakanı) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre çekişmeli taşınmaz hakkında sicil oluşturacak şekilde bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ...’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi