Esas No: 2021/7538
Karar No: 2022/618
Karar Tarihi: 01.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7538 Esas 2022/618 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/7538 E. , 2022/618 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, müdahil davacıların davalarının görev yönünden reddine, davacı ... ve arkadaşlarının davasının reddine, davacı ... ... ve davacı ... mirasçıları davasının kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi ... ve arkadaşları vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı Hazine vekili, Orman İdaresi vekili ve ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.03.2016 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü, temyiz eden ... ve arkadaşları vekili Av. ... ..., Hazine vekili Av. ... ..., Orman Yönetimi vekili Av. ... ile ... vekili Av. ... ... ile diğer taraftan ... ve arkadaşları vekili Av. ..., ... vekili Av. ..., ... vekili Av. ..., ... ve arkadaşları vekili Av. ...'in katılımlarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla; dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan; 1 parsel sayılı 2.470 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, iki parça halinde paylı olarak ... ... oğlu ... ... ve ... oğlu ... ...'in zilyetliğindeyken 1970 yılında bu yerlerini M. ...'ya satarak ilgilerini kestiklerinden ve taşınmazın halen bu kişi tarfından zilyet edildiğinden söz edilerek M.... adına; 2 ve 4 parsel sayılı sırasıyla 4.550 m2 ve 1.120 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... oğlu ... adına; 3 parsel sayılı 1.760 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ...'in karısından intikalen zilyetliğindeki yerlerden olduğu belirtilerek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 5 parsel sayılı 1.120 m2 yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz ise irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyeliği nedeniyle ... oğlu ... adına 23.06.1970 tarihinde tespit edildikten sonra, 26.07.1970 tarihinde yeniden yapılan incelemede parselin Temmuz 1969 tarih 64 sıra numaralı tapu kaydı ve 242 yazım numaralı vergi kaydı ile paylı olarak tapu malikleri ve ölü olanların mirasçıları ... ve arkadaşları adına tesbit edilmiş; M. ..., ... Koper, ... Onay, ... ..., ..., ... ve ...'ın itirazları Tapulama Komisyonunca kabul edilerek, Güzide Alper ve arkadaşları adına yapılan tesbit, tapulama komisyonunun 21.10.1977 tarih ve 1 nolu kararı ile iptal edilip, 1 sayılı parselin M. ..., 2 ve 4 sayılı parsellerin ..., 3 sayılı parselin ... ve 5 sayılı parselin ise ... adına tespitine karar verilmiştir.
Davacılar ... ve arkadaşları, 11.01.1978 tarihli dilekçeleriyle, taşınmazların ... Efendi terekesine ait Temmuz 1969 tarih 63 ve 64, Şubat 1962 tarih 4 ve 1 sıra numaralı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını ileri sürerek, ... Köyü 1, 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt malikleri ve mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle dava açmışlardır.
Davacı ... Koper'in, 28.11.1978 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 3 sayılı parseli ...' den 03.10.1977 tarihli senetle satın aldıklarını ileri sürerek, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmış ve bu dava, Tapulama Mahkemesinin 26.03.1979 tarih ve 1977/101-2 Esas, Karar sayılı kararıyla Mahkemenin 1978/210 Esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmiştir.
Davacı ... tarafından, davalı sıfatıyla ... aleyhine 11.12.1988 tarihli dilekçeyle, sınırlarını bildirdiği taşınmaza el atmasının önlenmesi istemiyle açılan dava, çekişmeli yer için ... Köyü 2 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği, tesbitin kesinleşmediği, nizalı yerin 2 sayılı parselin kroskisinde (A) ile gösterilen 2.643 m2 yüzölçümündeki bölüm olduğu gerekçesiyle, Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.1990 tarih ve 1988/39-257 Esas, Karar sayılı kararıyla Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Davacı ... tarafından, davalı sıfatıyla Dündar Koper aleyhine 05.09.1985 tarihli dilekçeyle, ... Köyü Kerdeme Mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği taşınmazı ...'den 05.05.1975 tarihinde satın aldığı, bu yerin kendisine ait olduğu halde davalının müdahale ettiği iddiasıyla, davalının el atmasının önlenmesi istemiyle açılan dava, çekişmeli yer için ... Köyü 4 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.01.1990 tarih ve 1985/181-4 Esas, Karar sayılı görevsizlik kararıyla Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir.
Davacı ... tarafından 21.03.1990 tarihinde; davacı ... tarafından ise 21.03.1990 tarihinde, davalılar Hazine, Orman İdaresi ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tapusuz taşınmazın tecili istemine ilişkin davalar ile davacı ... ve arkadaşları tarafından, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla açtıkları tescile itiraz ve el atmanın önlenmesi davaları birleştirilmiş ve bilahare ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.12.2003 gün ve 1990/132-839 Esas, Karar sayılı kararıyla, çekişmeli yer için ... Köyü 3 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır
Davacı ... tarafından 15.08.1990 tarihinde açılan tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin dava ile davacı Mahmut ... ve diğerlerinin tereke mümessili ... Üye tarafından tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve 63, 64 ve Şubat 1962 tarih 4 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla, taşınmazın tapu maliki mirasçıları adına tescili istemiyle açtıkları davalar birleştirilmiş, bu davaya müdahil ... ve arkadaşları 15.07.1999 tarihinde aynı savla, müdahil ... Turizm Yatırımları ve İşletmeleri A. Ş. ise, Eylül 1340 tarih 3 numaralı sicilden gelen Ocak 1996 tarih 1 nolu tapuda 27/160 payı satın aldıkları iddiasıyla davaya katılmış, bilahare çekişmeli yer için ... Köyü 1 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Kadastro Mahkemesine aktarılmış ve tüm davalar birleştirilmiştir
... ve ..., 03.06.2003 tarihli dilekçeleriyle sınırlarını bildirdikleri 600 m2 yüzölçmündeki yeri, ... ... isimli kişiden satın aldıkları iddiası ile, ... 20.05.1992 tarihli dilekçesiyle, dava konusu ... Köyü, 5 sayılı parselin önceden ... tarafından ...'a, onun tarafından da 30.07.1986 tarihinde kendisine satıldığı, üzerinde ... Key Tatil Köyünün bulunduğu iddiasıyla bu bölümün adına tescili istemi ile davaya katılmışlardır.
Müdahiller ... ve ..., vekilleri vasıtasıyla sundukları 16.04.1996 tarihli dilekçeleriyle, tapu kayıt maliki ...'nin payını 30.11.1995 tarih ve 62991 sayılı satış vaadi sözleşmesiyle satın aldıklarını ileri sürerek, bu payın adlarına tescili; müdahil Gayrimenkul Değerler A.Ş., tapu kayıt maliki ...'nin payını ... 4. Noterliğinin 14.04.1993 gün ve 15153 yevmiye numaralı, ...'nın payını 14.04.1994 gün ve 15154 yevmiye numaralı, ..., ..., ... ve ...'nin paylarını ise aynı noterliğin 12.05.1993 gün ve 14405 yevmiye numaralı satış vaadi senediyle devraldığını ileri sürerek, bu payların adlarına tescili; müdahil ... Turizm Tic. Yat. A.Ş., tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın 27/160 payının Ocak 1996 tarih ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile kendisine ait olduğu iddiasıyla, ... Köyü 5 sayılı parselin payı oranında adına tescili; müdahil Ivan Sekaulov, 19.01.2004 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü Kerdeme Mevkiinde bulunan 5 sayılı parselin içinde sınırlarını bildirdiği 575 m2 yüzölçümündeki bölümünü, önceki maliki ... ...’den M. ...'ın satın aldığını, ondan da kendisinin 18.07.1996 tarihinde satın aldığını ileri sürerek, bu bölümün adına tescili; müdahiller ... ve ..., 06.10.2010 günlü dilekçeleriyle ve ...; ayrıca 15.02.2005 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 3 sayılı parselin içinde bulunan ev ve arsanın, önceleri ...'e ait iken en son ...'a geçtiğini, ondan 19.09.1996 tarihinde ...’ un, ondan da 02.09.1997 tarihinde babaları ...'ye intikal ettiğini, onun da 2005 yılında öldüğünü ileri sürerek, bu bölümün adlarına tescili; müdahil ... ..., 28.11.2008 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 5 sayılı parsel içinde yer alan, sınırlarını bildirdiği 500 m2 yüzölçümündeki taşınmazı ... ... isimli kişiden 24.07.2007 tarihinde satın aldığını ileri sürerek, adına tescili; müdahil ..., 15.10.2009 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü Kerdeme Mevkiinde bulunan sınırlarını bildirdiği 1200 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... Köyü 4 sayılı parsel içinde kaldığını, taşınmazın öncesinde Tahir oğlu ...'e ait iken onun 04.07.1972 tarihinde M. ... Umay'a, bilahare bu şahsın 02.01.1986 tarihinde ... Kemal Temurboğa' ya, onun da 20.11.2002 tarihinde kendisine sattığını ileri sürerek, bu bölümün adına tescili; müdahil ..., 14.05.2011 tarihli dilekçesiyle, ... Köyü 3 sayılı parselin 4.000 m2 yüzölçümündeki bölümünün ... tarafından 29.04.1986 tarihinde ... ve ...'a, yine, ... tarafından da 1988 yılında Aranka Kardos ve Sibel Emek'e satıldığını, onların da bu yerleri 1994 yılında kendisine sattıklarını ileri sürerek bu bölümün adına tescili; müdahil ... Şen, 1 ila 5 parselde sınırlarını bildirdiği 1.500 m2 yüzölçümündeki bölümü ...'den 04.06.1986 tarihinde satın aldığını ileri sürerer bu bölümün adına tescili; müdahil ..., ... Köyü 3 sayılı parselin 1.500 m2 yüzölçümündeki bölümünü ...'den alan ... Şen'in kendisine 14.08.2003 tarihli senetle sattığını ileri sürerek bu bölümün adına tescili; müdahil ..., ... Key isimli otelin bulunduğu yeri ...'dan satın alarak kendisinin kullandığını, kendisinin kullanımındaki yerlerin (P) ile gösterilen 8.269,47 m2, (T) ile gösterilen 589,11 m2 ve (L) ile gösterilen 3.619,55 m2 yerler olduğunu, (L) ile gösterilen bölümün (B) ile gösterilen kısmının orman tahdidi içinde kaldığını kabul ettiklerini ileri sürerek, (P), (T), (L) ile gösterilen yerlerin, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tescili istemiyle ayrı ayrı davaya katılmışlardır.
Davacılar N. ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve F...., yetkili vekilleri vasıtasıyla 01.12.2008 tarihli celsede davayı takip etmeyeceklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece verilen, tespit tarihinden sonraki hakka dayanan müdahil davacıların davalarının görev yönünden reddine; davacı ... ve aynı tapu kaydına tutunan arkadaşlarının davalarının reddine, davaya konu 1 nolu parsele yönelik davaların reddi ile 1 nolu parselin zemindeki fiilî durumu da nazara alınarak mevcut tesbitinin iptali ile tescil harici bırakılmasına; davacı M....'ın 2 parsele yönelik davasının kabulü, diğer davacıların davasının reddi ile bu parselin fen bilirkişi raporunda (E) harfi ile gösterilen 4.087,29 m2 kısmının ... ... adına tapuya tesciline, (B) harfi ile gösterilen 238,22 m2 kısmının kıyı kenar hattında kaldığı anlaşılmakla tescil harici bırakılmasına; davacı M....'ın 4 sayılı parsele ilişkin davasının kabulüne, diğer davacıların davalarının reddi ile bu parselin fen bilirkişi raporunda (F) harfi ile gösterilen 1.202,52 m2 yüzölçümündeki bölümünün ... ... adına tapuya tesciline, (C) harfi ile gösterilen 22 m2 kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı anlaşılmakla tescil harici bırakılmasına; davacı M....'ın 5 sayılı parselin bir kısmına yönelik davasının kabulüne, diğer davacıların davasının reddi ile bu parselin fen bilirkişi krokisinde (P) ve (K) harfleri ile gösterilen 8.828,46 m2 yüzölçümündeki bölümünün ... ... adına tapuya tesciline, (L) harfi ile gösterilen 3.619,55 m2 kısma yönelik diğer davalarının reddi ile bu kısmın orman niteliğiyle tapuya tesciline; 5 sayılı parselin (R, S ve T ) harfleri ile gösterilen bölümlerinin 29.431,80 m2 yüzölçümü ile davalı adına tapuya tesciline; davacı ... Koper'in 3 sayılı parselin fen bilirkişi raporunda (U) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin davalarının kabulüne, bu bölümlere yönelik diğer davacıların davalarının reddi ile bu bölümlerin 4.572,58 m2 yüzölçümüyle ... Koper adına tapuya tesciline; 3 sayılı parselin (V) ve (M) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik tüm davaların reddi ile (V) harfi ile gösterilen 9.973,70 m2 bölümünün tesbit gibi tesciline, (M) harfi ile gösterilen 2.143,40 m2 bölümünün tesbit gibi tesciline; müdahil davacılar ..., ..., ..., ... ..., ...,..., ..., ..., Gayrimenkul Değerler A.Ş., ..., ... Karakaş, ..., ..., ...’ın dava dilekçelerinin görev yönünden reddine, ... bu görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten 10 gün içinde başvurulması halinde dosyanın davaya konu yapılan taşınmazın gösterilen müddeabih değeri nazara alınarak görevli ve yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin önceki hüküm, ..., ..., Orman İdaresi, Hazine, ..., ..., ... ve arkadaşları tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 28.11.2012 tarih ve 2011/12221 Esas, 2012/13481 Karar sayılı ilamıyla; “davacılardan ...'nin 14.10.2010 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak geride eşi Hazzı kızı 1941 doğumlu ... ile çocukları Bakiye Seda Malkoçoğlu ve Hande Ünal'ın kaldığı, Mahkemece, davacı ...'nin adı geçen mirasçıları davadan ve duruşma gününden haberdar edilmeden tahkikat sona erdirilerek karar verildiği açıklanarak, adı geçen davacının tüm mirasçılarının dava hakkında bilgilendirilmeleri suretiyle davacı sıfatıyla davayı takip edebilmelerine olanak tanınması, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanmasından sonra esas hakkında karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında, müdahil Gayrimenkul Değerler Ticaret A.Ş. vekili vasıtasıyla, davacılar ... ve müştereklerinin tapudan gelen bir kısım paylarını satın aldıklarını ileri sürerek, adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, müdahil davacılar ..., ..., ..., ..., ..., Gayrimenkul Değerler A.Ş, ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ... ve ...'ın davalarının görevsizlik nedeniyle reddine; davacı ... ve aynı tapu kaydına tutunan dava arkadaşlarının davalarının reddine; davaya konu 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacıların davasının reddi ile, ... Köyü Kerdime mevkiinde bulunan 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon tutanağındaki tespitin iptali ile taşınmazın zemindeki fiili durumu nazara alınarak tescil harici bırakılmasına, davaya konu 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı ... ...'ın davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, diğer davacıların davalarının reddi ile, kadastro komisyon tutanağındaki tespitin iptaline, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (E) harfi ile gösterilen 4.087,29 m2'lik bölümünün tarla vasfıyla davacı ... ... adına tesciline, (B) harfi ile gösterilen 238,22 m2'lik bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından tescil harici bırakılmasına; davaya konu 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı ... ...'ın davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, diğer davacıların davalarının reddi ile, 4 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon tutanağındaki tespitin iptaline, taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (F) harfi ile gösterilen 1.202,52 m2'lik bölümünün tarla vasfıyla davacı ... ... adına tesciline, ekli krokide (C) harfi ile gösterilen 22 m2'lik bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından tescil harici bırakılmasına; davaya konu 5 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı ... ...'ın davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, diğer davacıların davalarının reddi ile, 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro komisyon tutanağındaki tespitin iptali ile, taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide (P) ve (K) harfleri ile gösterilen toplam 8.828,46 m2'lik bölümünün aynı parsel numarası ve tarla vasfıyla davacı ... ... adına, (L) harfi ile gösterilen 3.619,55 m2'lik bölümünün orman vasfıyla Hazine adına, ekli krokide (R),(S) ve (T) harfleri ile gösterilen toplam 29.431,80 m2'lik bölümünün başka parsel numarası verilerek tarla vasfıyla toplam 40 pay kabul edilerek, ... ve müşterekleri adına payları oranında tesciline; davaya konu 3 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı ... Koper varislerinin davasının kısmen kabulüne kısmen reddine, diğer davacıların davalarının reddi ile, 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro komisyon tutanağındaki tespitin iptaline, fen bilirkişi raporuna ekli krokide (V) harfi ile gösterilen 9.973,70 m2'lik ve (M) harfi ile gösterilen 2.143,40 m2'lik bölümlerin ayrı parseller olarak tarla vasfıyla toplam 80 pay kabul edilerek, ... ve müşterekleri adına; (H) ve (U) harfleri ile gösterilen 4.572,58 m2'lik bölümünün başka parsel numarası ve tarla vasfıyla ... ve ... adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve arkadaşları, davalı Hazine ve Orman İdaresi ile ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
1. Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, davacının kendi zilyetliğinde olduğunu iddia ederek hakkında verilen hükmü temyiz ettiği ... Köyü 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zilyetliğini ispatı açısından tanık olarak dinlettiği kişilerin dahi aleyhine beyanda bulunarak davacıyı tanımadıklarını ve taşınmazı kullandığını görmediklerini beyan ettiklerinin ve bu itibarla davacının temyize konu taşınmazdaki zilyetliğini ispat edemediğinin anlaşılmasına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ...’ ün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının incelenmesinde; ... mevkiinde kain 4000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih, 9/18 defter varak sayılı, sınırları “... gediği”, “Kırvasilbeli”, “...” ve “... ...” olan, ... (.../.../...) mevkiinde kain 3000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih 9/19 defter varak sayılı, sınırları “... Gediği”, “İnbükü”, “...”, “... Beli” ve “... ...” olan, ... ... ... ... mevkiinde kain 7000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih 9/20 defter varak sayılı, sınırları “Kocaalan Dağı ve ... Dağı”, ”...”, “...”, “...”, “...”, “... Gediği” ve “... Gediği” olan üç adet kök tapu kayıtları ile bu kayıtlardan gelme Ağustos 1326 Tarih 2, 3 ve 4 numaralı ve Şubat 1962 Tarih 1, 2 ve 3 numaraları tapu kayıtlarına dayalı olarak, davacılar ... ve arkadaşlarının, ..., ..., ... Köylerinde yapılan kadastro tespitlerine itiraz ederek çok sayıda dava açtıkları, uzun yıllardır yargılamalarının sürdüğü, ... Köyü kadastro çalışma alanında kalan taşınmazlar hakkında Mahkemece, davalılar / zilyetler lehine Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddelerinin lehlerine gerçekleştiği gerekçesiyle davaların reddine dair verilen kararların büyük çoğunluğunun Yargıtay denetiminden geçerek onandığı, bir kısım davaların da (eldeki davada da olduğu üzere) Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddelerinin zilyetleri lehine gerçekleşmediği anlaşılan taşınmazlar hakkında davacıların dayandıkları çiftlik tapularının uygulanması yönüyle araştırma ve incelemeye dayalı olarak bozulduğu, bu kararların temyiz incelemesi için Dairemizde bulunduğu ve başta mahkemenin kılavuz dosya olarak kabul ettiği 2014/26 Esas sayılı dosya olmak üzere diğer dosyaların temyiz incelemesi sonucunda Dairemizin 2021/11106, 5537, 5538, 5540 ve diğer esas sayılı ilamlarında özetle; “3402 sayılı Kadastro Kanunun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydına, ancak birbiriyle çakışan iki sabit hududun bulunması halinde bu hudutlardan başlanmak suretiyle miktarıyla kapsam tayin edilmesinin mümkün olduğu, Yargıtayın gayrimenkul davalarının incelemesinin yapıldığı (Kapatılan) 7., 16. ve 17. Hukuk Dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulunun uygulamasının da bu yönde olduğu, davacı ... ve arkadaşlarının dayandıkları ... ve ... (.../.../...) mevkili tapu kayıtlarının sınırlarının tamamının gayri sabit hudutlu olup bu sınırların geniş alanları ifade ettikleri gibi, bu sınırlar arasında kullanılması mümkün olmayan deniz, dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunduğu, ancak her biri geniş alan içeren sınırlarda hayali bir nokta alınmak suretiyle ve yine hayali düz çizgilerle sınırlarının birleştirilebildiği, bu hayali çizgilerle birleştirilen alanın tapu kayıtlarının miktarının 20 katından çok daha fazla bir alanı kapsadığı, her ne kadar vergi kayıtlarının tam ve doğru bir şekilde keşif esnasında uygulaması yapılıp dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş ise de; davacı çiftlik tapu maliklerinin 1936 yılında tek taraflı beyanına dayalı olarak düzenlenen tahrir vergi kayıtlarının zilyetlik iradesinin devam ettirildiğine dair karine sayılamayacağı, zira tahrir kayıtlarının düzenlendiği 1936 yılından kadastro tespitlerinin yapıldığı 2007 yılına kadar aynı Kanun’un 20/C maddesi gereğince tapu maliklerince çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen bir zilyetliğin olmadığı, çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... Köyünde hem 1970 yılında hem de 2007 yılında yapılan kısmi kadastro çalışmalarında tapu malikleri adına tapuya dayalı olarak tespit görüp kesinleşen ya da yine tapu kaydına dayalı olarak tapu malikleri adına hükmen kesinleşen bir taşınmazın mevcut olmadığı, bu haliyle tapu kayıtlarına miktarıyla kapsam tayinin mümkün bulunmadığı, ortada sabit sayılabilecek tek bir sınır bile olmadığından, bunun aksine olarak her ne şekilde olursa olsun tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmeye çalışılması halinde subjektif bir uygulamaya yol açılacağı, diğer bir anlatımla; davacı ... ve arkadaşlarının tutundukları ... ve ... (.../.../...) mevkili tapu kayıtlarına kapsam tayinin hukuken mümkün bulunmadığı açıklandıktan sonra, Mahkemece, ... Köyü çalışma alanında tespiti yapılan ve dava konusu edilen taşınmazların miktarıyla geçerli tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davacı ... ve arkadaşlarının davalarının reddine karar verilmesi” gereğine değinilerek, mahkeme kararlarının bozulduğu anlaşılmaktadır.
Eldeki dosya kapsamına gelince; davacı ... vereselerinin dayandığı miktarıyla geçerli bulunan çiftlik tapu kayıtlarının ... Köyünde bulunan taşınmazlar yönüyle kapsam tayinin hukuken mümkün bulunmadığı Dairemizin 2021 esasına kayıtlı dosyalarda yapılan temyiz incelemesiyle belirlenmiş bir gerçek olup, dava konusu ... Köyü 1, 2, 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların ... Köyünde bulunduğu, davacıların dayandıkları ... ve ... (.../.../...) mevkili tapu kayıtlarının sınırlarının tamamının gayri sabit hudutlu olup bu sınırların geniş alanları ifade ettikleri gibi, bu sınırlar arasında kullanılması mümkün olmayan deniz, dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunduğu, çekişmeli taşınmazların da ancak her biri geniş alan içeren sınırlarda hayali bir nokta alınmak suretiyle ve yine hayali düz çizgilerle sınırlarının birleştirilebilen alanda kaldığı anlaşılmakta ise de, bu hayali çizgilerle birleştirilen alanın tapu kayıtlarının miktarının 20 katından çok daha fazla bir alanı kapsadığı, sabit bir sınırının bulunmadığından tapu kayıtlarına miktarıyla geçerli olacak şekilde kapsam tayin edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu haliyle ... Köyü çalışma alanında tespiti yapılan ve dava konusu edilen taşınmazların miktarıyla geçerli çiftlik tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı ispatlanamadığından, davacı ... ve arkadaşlarının temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3. Davalı Hazine ve Orman İdaresinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu 1 parsel sayılı taşınmazın kısmen kesinleşen ormn sınırı içinde kaldığı ancak fiilen yol olduğu gerekçesiyle tescil harici bırakılmasına, 5 parsel sayılı taşınmazın L harfli kısmının kesinleşen orman sınırları içinde kaldığından bahisle orman vasfıyla tesciline, anılan taşınmazların bunlar dışında kalan bölümlerinin ve diğer parsellerin tamamının zilyetleri adına tesciline karar verilmiş ise de, eksik araştırma inceleme ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; bir taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kalması halinde o taşınmazın orman vasfıyla tesciline karar verilmesi gerekir. Hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda, orman tahdit haritasının uygulandığı ve çekişmeli 1 ve 5 parselin kısmen tahdit içinde kaldığı ifade edilmiş ise de 13.02.2020 tarihinde düzenlenen ek raporda taşınmazların orman sınırı içinde kaldığı belirtilen kısımları farklı gösterildiği gibi, hükme esas alınan raporda 3 parsel sayılı taşınmazın tamamının kesinleşen orman sınırı dışında olduğu belirtilmesine rağmen, ek raporda 3 parsel sayılı taşınmazın 2.300 m2’lik kısmının kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı belirtilmiştir.
Ayrıca; Mahkemece, lehlerine tescil hükmü kurulanlar yönünden 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde aranan iktisap şartlarının kadastro tespit tarihinden önce tahakkuk ettiği kabul edilmiş ise de, bu hususta yapılan araştırmanın hüküm vermek için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; dava konusu taşınmazların tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl önceki memleket haritaları ve hava fotoğrafları incelenerek, dava konusu taşınmazların o tarihlerde niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarının belirgin olarak görünüp görünmediği hususlarını ve varsa taşınmazların üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranını açıklayan bilirkişi raporu alınmamış ve mahalli bilirkişi ve tanık beyanları resmi belgeler incelenmek suretiyle denetlenmemiştir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan tüm orman tahdit çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosyaya getirtilmeli; yöreye ait en eski ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl önceki tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise dava dosyaları ilgili yerlerden celp edilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte, orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli; orman kadastrosu ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastro haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde ve aynı yada yakın orman sınır hatlarında dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilmeli; tutanaklardaki anlatımlar değerlendirilmeli; tutanaklarla tahdit haritası arasında çelişki bulunup bulunmadığı belirlenerek, çelişki bulunmakta ise çekişmeli parsel yönünden tahdit tutanakları ile haritalar arasındaki çelişki tahdit tutanaklarına değer verilmek suretiyle giderilecek şekilde ve daha önce alınan raporlar arasındaki çelişkilerin nedenlerinin açıklanarak, bu çelişkileri gidecek içerikte rapor alınmalı; yine getirtilen memleket haritası ve hava fotoğrafları, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen, jeodezi ve fotogrametri ile uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (... veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazlar, çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazların gerçek eğimi, klizimetre aletiyle ölçülerek memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle belirlenmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediği belirlenmeli; taşınmazın üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı ile taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten müşterek imzalı, tereddüte mahal bırakmayacak şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı; ayrıca, keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ile Mahkeme kararları uygulanarak dava konusu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri belirlenmeli ve bu yolla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmazların evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden ise, keşfi takibe ve denetlemeye olanak verir rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu müdürlüğü ve kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, aynı yere ilişkin açılan dava dosyalarında taşınmaz hakkındaki iddia ve mahalli bilirkişi beyanları ile diğer deliller değerlendirilerek eldeki dava dosyasını ne şekilde etkileyeceği değerlendirilmeli ve bundan sonra toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin ve davacı ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve Orman İdaresi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacılar ... ve arkadaşları ile davacı ...'den alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan Hazine, Orman İdaresi ve ... ile arkadaşlarına verilmesine, 27.70'er TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 53.00er TL'nin temyiz edenler davacı ... ve davacılar ... ve arkadaşlarından ayrı ayrı alınmasına, 01.02.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Dairenin sayın çoğunluğu ile sair hususlardaki bozma gerekçeleri konusunda aynı düşünce içindeyiz, ancak aşağıda yazılı bulunan tapu kayıtları ile ilgili uygulama konusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.
Dairenin sayın çoğunluğunun; “3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/C maddesi uyarınca tapu kaydına, ancak birbiriyle çakışan iki sabit hududun bulunması halinde bu hudutlardan başlanmak suretiyle miktarıyla kapsam tayin edilmesinin mümkün olduğu, Yargıtayın gayrimenkul davalarının incelemesinin yapıldığı kapatılan 7., 16. ve 17. Hukuk Dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulunun uygulamasının da bu yönde olduğu, davacı ... ve arkadaşlarının dayandıkları ... ve ... mevkiili tapu kayıtlarının sınırlarının tamamının gayrisabit hudutlu olup, bu sınırların geniş alanları ifade ettikleri gibi, bu sınırlar arasında kullanılması mümkün olmayan deniz, dağ, dere, orman, ırmak, tepe gibi yerlerin bulunduğu, ancak her biri geniş alan içeren sınırlarda hayali bir nükta alınmak suretiyle ve yine hayali düz çizgilerle sınırlarının birleştirilebildiği, bu hayali çizgilerle birleştirilen alanın tapu kayıtlarının miktarının 20 katından çok daha fazla bir alanı kapsadığı, her ne kadar vergi kayıtlarının tam ve doğru bir şekilde keşif esnasında uygulaması yapılıp dava konusu taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmemiş ise de, davacı çiftlik tapu maliklerinin 1936 yılında tek taraflı beyanına dayalı olarak düzenlenen tahrir vergi kayıtlarının zilyetlik iradesinin devam ettirildiğine dair karine sayılamayacağı, zira tahrir kayıtlarının düzenlendiği 1936 yılında kadastro tespitlerinin yapıldığı 2007 yılına kadar aynı Kanunun 20/C maddesi gereğince tapu maliklerince çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen bir zilyetliğin olmadığı, çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... köyünde hem 1970 yılınnda hem de 2007 yılında yapılan kısmi kadastro çalışmalarında tapu malikleri adına tapuya dayalı olarak tespit görüp kesinleşen ya da yine tapu kaydına dayalı olarak tapu malikleri adına hükmen kesinleşen bir taşınmaz bulunmadığı, bu haliyle tapu kayıtlarına miktarıyla kapsam tayininin mümkün bulunmadığı, ortada sabit sayılabilecek tek bir sınır bile olmadığından, bunun aksine olarak her ne şekilde olursa olsun tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmeye çalışılması halinde subjektif bir uygulamaya yol açılacağı, diğer bir anlatımla; ... ve arkadaşlarının tutundukları ... ve ... mevkiili tapu kayıtlarının kapsam tayini hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, Mahkemece, ... köyü çalışma alanında tespiti yapılan ve dava konusu edilen taşınmazların miktarıyla gereçli tapu kayıtlarının kapsamında kaldığını ispatlayamadıkları gerekçesiyle ... ve arkadaşlarının davalarının reddine karar verilmesi gerekçesiyle hükmün Bozulmasına” karar verilmesi hususundaki sayın çoğunluğun kararına katılamıyoruz. Şöyleki:
... ve arkadaşları tarafından, ... mevkiinde kain 4000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih, 9/18 defter varak sayılı, sınırları “... gediği”, “Kırvasilbeli”, “...” ve “... ...” olan, ... (.../.../...) mevkiinde kain 3000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih 9/19 defter varak sayılı, sınırları “... Gediği”, “İnbükü”, “...”, “... Beli” ve “... ...” olan, ... ... ... ... mevkiinde kain 7000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih 9/20 defter varak sayılı, sınırları “Kocaalan Dağı ve ... Dağı”, ”...”, “...”, “...”, “...”, “... Gediği” ve “... Gediği” olan üç adet kök tapu kayıtları ile bu kayıtlardan gelme Ağustos 1326 Tarih 2, 3 ve 4 numaralı ve Şubat 1962 Tarih 1, 2 ve 3 numaraları tapu kayıtlarına dayanılarak açılan tescile itiraz ve el atmanın önlenmesi davaları ile ayrı ayrı açılan tescil davaları, dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Dairemizde incelenmekte olan bu dosya ile birlikte aynı mahiyette 60 adet dava dosyası ile Mahkemece direnme sonrasında incelenmek üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilen toplam 31 adet dava dosyası halen derdest bulunmakta olup, bu dosyalardaki deliller hep birlikte değerlendirildiğinde;
A)- ... köyünden ... ... ... ve 79 arkadaşı tarafından tapu malikleri ... ve arkadaşları (... ailesi) aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 03.10.1988 tarihinde, murislerinden kalıp yıllardır zilyetliklerinde bulunan taşınmazların, ... ailesi tarafından, nokta sınırlı Mart 1290 tarih 18 nolu tapudan, yasal olmayan tedavüllerle yeni sınırlar ilave edildiği, yasal kıymeti bulunmayan bu tapu kayıtlarına dayanılarak kendilerinden beş yıllık ecrimisil istedikleri, bu nedenlerle davalıların, ... Çiftliğine ait tapunun Ağustos 1326 tarihinden beri devam eden tedavül ve ifrazları ile birlikte Temmuz 1969 tarih 63 ve 64 numaralı tapu kayıtlarının iptali istemiyle açtıkları tapu iptali davasının, “Tapunun intikalleri ile ifraz ve sınır değişikliği işlemlerinin yapıldığı tarihlerdeki yasal prosedürlere uygun olduğu ve tapu kayıtlarının hukukî değerini koruduğu” gerekçesiyle reddine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemenin 28.01.1994 gün ve 1988/333 E -51 K sayılı kararı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.1995 gün ve 1994/7430 E -1073 K sayılı kararı ile temyiz itirazları süre yönünden reddedilerek 12.09.1995 tarihinde kesinleşmiştir.
B)- ... köyünden ... ... ve dört arkadaşının, 10.02.1989 tarihli dilekçeleriyle tapu malikleri aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları tapu iptali davası, mahkemenin 31.03.1994 gün ve 1989/103 E-125 K sayılı kararı ile reddedilmiştir.
C)- ... (...) köyünden ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ... ve 55 arkadaşı tarafından, yine tapu malikleri ... ailesi aleyhine 07.05.1952 tarihli dava dilekçesi ile 1952/42 sayılı dosyada Çiftliğe ait Eylül 1340 tarih 5 (gittisi Ocak 1962 tarih 1) nolu tapu kaydının iptali için açılan tapu iptali davası, Yargıtay bozma kararından sonra 1960/104 sayısını almış, davanın feragat ve sulh nedeniyle reddine ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.1961 gün ve 1960/104 E -25 K sayılı kararı 11.06.1961 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dosyada zilyet iddiası olan davacıların avukatları ...'a toplu olarak verdikleri düzenleme şeklinde vekaletname metininde tasarruf ettikleri arazilerin ... Valide ... Vakfına ait olduğunu ve kendi adlarına tapu tescilini talep ettiklerini Noter huzurunda beyan ettikleri görülmüştür. Dava dosyasında mahkemece keşif yapıldığı ve zabıtların birlik dosyasında da mevcut olduğu görülmüştür.
D)- Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104 E -25 K sayılı kararının kesinleşmesinden sonra, tapu malikleri ... ailesinin 18.12.1962 tarihli dava dilekçesiyle, sözü edilen o davanın davacısı olan ... ... aleyhine "Sözlü kira akdinin feshi ile gayrimenkullerin tahliyesine ve beş yıllık yüzde yirmibeş hasılat kirasının tahsili” istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinin 1970/165 sayısında açtıkları dava sonunda, mahkemece davanın kabulüne ve sözlü kira akdinin feshi ile davalının gayrimenkullerden tahliyesine ve ecrimisil alınmasına karar verilmiş, hüküm 28.12.1973 tarihinde kesinleşmiştir.
E)-Tapu sahipleri tarafından davalı ... ... aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1963/153 E.1966/131 K. sayılı dosyasında ... Yeri mevkiinde 15.306 m2, Kesikli mevkiinde 8 dönüm, Ev Önü mevkiinde 6500 m2, Mezarlık Yanı mevkiinde 4500 m2 tarlaya ilişkin olarak, akdin feshine ve gayrimenkullerden davalının tahliyesi, hesaplanan ecrimisil bedelinin tahsiline ilişkin karar verilmiş bu kararın kesinleştiği görülmüştür. Yargılama sırasında tapu maliklerinin kahyası ..., ... ... ve sonra vazifelendirilen ... ... olduğu, davalı ... ... Mahkeme esnasında ev önü ve mezarlık yanında icar verdiğini diğerlerinden vermediğini ikrar ve kabul ettiği, dava şahitlerinin şahadetine itiraz etmediği, bir kısım dava konusu yerlerin ormandan açıldığını iddia ettiğini ancak Tarım Bakanlığından Mahkemeye verilen 30.12.1964 tarihli yazıda bu gayrimenkullerin orman olmadığı bildirildiği, yine davalının bu arazileri davacılar satar ise alacağını beyan ettiğine karar metininde yer verildiği görülmüştür.
F)- ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1963/154 E- 1966/132 K. sayılı dosyasında davacı tapu malikleri tereke mümessili tarafından ... ... aleyhine, Karahüseyin mevkiinde doğusu ..., ... deniz,... ile çevrili tahminen 9 dönüm, Köklü Tarla mevkiinde doğusu ... ... süremeği, Batısı ... , ... ... tarla ,Güneyi ... ... süremeği ile çevrili 13 dönüm, Yanık Tarla mevkiinde Doğusu ... ... süremeği ,Batısı cebel,Güneyi ... ... süremeği,... ... ... süremeği ile çevrili 8 dönüm, ... mevkiinde doğusu ... ... süremeği, Batısı ... süremeği, ... ... ... süremeği, güneyi dere ile çevrili 33 dönüm taşınmazlar hakkında açtığı "Sözlü kira akdinin feshi ve bu yerlerden davalıların tahliyesi ile % 25 hasılat kirasının tahsili" davalarının kabulüne, kira akdinin feshine, davalıların bu yerlerden tahliyesine, beş yıllık % 25 hasılat icarı tutarının davalılardan tahsiline karar verildiği görülmüştür. Bu kararların Tapu Müdürlüğünden getirtilen Birlik dosyalarında olduğu da görülmüştür.
Karar metninde davacıların ... Noterliğinden davalıya ihtarname gönderdiği, davalının yargılama sırasında yerlerin babasından kaldığını, kendisinin tapusunun bulunmadığını, arazinin kendisine ait olduğunu sonradan yerin davacılara ait olduğunu, davacıların yeri satmak istedikleri takdirde kendisinin alabileceğini Mahkeme huzurunda bildirdiği ve Mahkemece davalının savunmalarının Gayrivarit bulunması itibarıyla reddine ve davacıların davasının kabulüne karar verildiği görülmüştür.
G)- ... Tapulama Mahkemesinin 1974/5 E- 1975/49 K. sayılı kararında ... Köyü 468 ve 469 parsellerde davalı ... Köyü Muhtarlığı gösterilerek tespite itiraz edildiği, dava konusu taşınmazların köy muhtarınca 10000 m2 olarak istimlak edildiği, bilahare 488 m2 nin yola kalb edildiği halde 468 ve 469 parsellerin 10950m2 olarak tesbit edildiği davalı köy muhtarlığı adına fazla yapılan 1438 m2 nin davacılar adına tescil ve tespitine karar verildiği görülmüştür.
H)- ... Kadastro Mahkemesinin 22.03.2001 gün ve 1977/61 E -9 K. sayılı kararında tapu maliki davacılar tarafından ... Valiliğine karşı 410-411-412-413-414 parsellerin 36760 m2 olarak davalı idare tarafından istimlak edildiğini, tapulama tespiti sırasında ise 40730 m2 olarak tespitin yapıldığı ve itirazların tapulama komisyonunca reddedildiğinden bahisle davalı idare adına fazla olarak istimlak edilen 3970 m2 adlarına tespit ve tescili istenmiş, mahkemece kayıtlar celb edilmiş ve davalı taşınmazların kadastro öncesi 36760 m2 olarak istimlak edildiği anlaşılarak davanın kabulü ile fazla olarak tespit edilen bölümün orman dışı kısmının davacılar adına tespit ve tesciline karar verildiği Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 20/09/2002 tarih 2002/1795 E- 4523 K sayılı kararı ile onanıp kesinleştiği görülmüştür.
I)- Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararı kesin hüküm kabul edilerek, ... (...) köyü 543-591 sayılı parsellerin Kadastro mahkemesinin 28.09.2000 gün 1971/23-33 sayılı, ... köyü 502-503 sayılı parsellerin Kadastro mahkemesinin 15.12.2000 gün ve 1971/22-50 sayılı, ... köyü 596 sayılı parselin Kadastro mahkemesinin 18.03.2000 gün ve 1971/15-29 sayılı, ... köyü 767 sayılı parselin Kadastro Mahkemesinin 04.08.2000 gün ve 1973/76-26 sayılı, ... köyü 817 sayılı parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.03.1996 gün ve 1979/175-90 sayılı, ... köyü 805 sayılı parselin Kadastro mahkemesinin 28.05.1999 gün ve 1999/3-18 sayılı, ... köyü 766 sayılı parselin Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.04.2000 gün ve 1998/135 E -306 K ; ve yine 07.03.1996 gün ve 1979/175 E -90 K sayılı kararları gibi bir çok dosyada tapu malikleri adına tesciline karar verilmiş olduğu ve kararlar kesinleşmiş olduğu görülmüştür. Tapu kayıtlarının revizyon gördüğü yada hükmen oluşan tapu malikleri adına tescil edilen kadastro parselleri Mahkemenin 2017/3 esas sayılı dosyasından yapılan bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiği de görülmüştür.
İ)- Mahkemenin 2014/26 E. sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ile kadastroda tapu malikleri adına tespit görüp itirazsız veya komisyon kararları ile kesinleşerek tapudan revizyon gören parsellerin tespit edilmiş olduğu görülmüştür.
K)- Çiftlik tapu sahipleri (... Ailesi) ile Karacaköy ... Mahallesinden ... ... arasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1963/153 E – 1966/131 K sayılı dosyasında tahliye kararı ve ecrimisil ödenmesine karar verildiği bu davada davalının 1952-1953 yılına kadar davalının icar verdiğini ikrar ve kabul ettiği,hatta taşınmazları ... Ailesinin satması halinde satın almak için talip olduğu beyanının karar metninde mevcut olduğu görülmüştür.
L)- Mahkemenin 1963/154 E. 1966/132 K sayılı dosyasında Çiftlik sahipleri tarafından davalı ... ... aleyhine açılan tahliye ve ecrimisil davasında dinlenilen tanıkların, 1952-1953 yıllarına kadar hasılat icarının Çiftlik sahiplerine ödenmediğini, davalı ... ... tapusunun olmadığını, yerin davacı Çiftlik sahibi aileye ait olduğunu beyan ettikleri, ayrıca davalının da yerin ... Ailesi tarafından satılması halinde satın almak için talip olduğu karar metninde görülmüştür.
M)- Çiftliğe ait Eylül 1340 tarih ve 5 (gittisi Ocak 1962 tarih 1) nolu tapu kaydının iptali için ... (...) köyünden ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ..., ... ... ve 55 arkadaşı tarafından, yine tapu malikleri ... Ailesi aleyhine 07.05.1952 tarihli dava dilekçesi ile 1952/42 E sayılı dosyada açtıkları tapu iptali davasının, Yargıtay bozma kararından sonra 1960/104 E-25 K sayısını aldığı ve bu dosyada davacıların vekil olarak yetkilendirdiği Avukatların düzenleme şeklindeki vekaletname metinlerinde ‘’ ... Valide ... Vakfına ait olduğunu beyan ederek çiftlik arazilerinin tapularının iptali ile kendi adlarına tapu tescili konusunda dava açmak için vekillerine özel yetki verdikleri görülmüştür.
N)- Yine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104 E- 25 K sayılı dava dosyasında, ... Ailesi aleyhine dava açan davacı 55 kişinin davasından feragat ettiği, Mahkeme hükmünün kesinleştiği ve Mahkemenin dosyalarında Kadastro tespitine itiraz eden bu kişiler hakkında kesin hüküm nedeniyle itirazları reddedilerek, parsellerin Çiftlik tapu sahipleri adına kayıt ve tescil edildiği görülmüştür.
O)- Tapu malikleri tarafından dosyalara delil klasörleri ile sunulmuş olan ... Noterliğinde 1943 yılının çeşitli tarihlerde düzenlenmiş, Çiftlik tapu malikleri tarafından verilmiş vekaletnameler ve köylüler ile yapılmış kira sözleşmelerinin Noter arşivinden çıkartılarak 01.06.2006 tarih 6374- 6379-6371-6422-6384-6380-6419 vd. yevmiyesi ile onanmış örnekleri incelenmiş, Bu belgelerde tapu malikleri , tapu kayıtları belirtilen çiftlik arazilerinin idaresi konusunda vekil tayin ettikleri, bir kısım kira sözleşmesi ve taahhütname aldıkları bu sözleşmelerin 1943 yıllarında yapıldığı ( 6423 yevmiyeli işlemde “Gelibolunun Karadere mevkiinde bulunan garben ... ... süremeği, 20 dönüm tarlanın ... köyünden ... oğlu ... ...’ hasılatın ½ si verilmek üzere kiralandığı bu sözleşmenin Noter huzurunda 19.03.1943 yılında yapıldığı) görülmüştür.
Ö)-Tapu malikleri tarafından ibraz edilen deliller arasında yer alan ve Köy Muhtarı ... ... ve azaları tarafından İçişleri Bakanlığına 14.09.1948 tarihli dilekçe metninde; “... köyü hususi ormanları içindeki tarlalara dedemiz zamanından beri kiracı sıfatı ile oturuyorduk Ormanın kamulaştırılmış olmasından sonra arazilerin verese ile ilgisi kalmamış denilerek veresenin satışına engel olunması ve kendilerine tapu verilmesini istediklerini, arazinin köy halkına tevziini talep ettikleri..” görülmüştür.
P)-08.03.2000 tarihli raporda imzası bulunan Prof. Dr. ... Hatemi’ nin 30.09.2004 tarihli raporunda, tapu sahiplerinin(... Ailesinin) 1926 yılına kadar mutasarrıf, bu tarihten taviz bedelinin ödendiği, 1961 yılına kadar da arazi üzerinde mülkiyet hakkı olduklarını gösteren bir "Karine" oluştuğundan, zilyetlik iddiasına ve zilyetliğe değer verilemeyeceği ve bu taşınmazların zilyetlikle kazanılamayacağını bildirdiği görülmüştür.
R)-Tapu malikleri tarafından dosyaya sunulan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1970/165 E-1972/150 K. Sayılı kararında tapu kayıtları içinde yer alan 3 adet taşınmazın 1952 yılında açılan tapu iptal davası sonrası kira bedellerinin ödenmediği iddiası ile açılmış olan tahliye ve hasılat kirası tutarının tahsili istemli davada; davalının bu yerleri ormandan açtığını beyan ettiği Tarım bakanlığının bu yerlerin orman olmadığını bildirdiği, 1960/104 E. Sayılı dosyada konu edilen yerlerden olduğu gerekçede belirtilerek tahliye ve 5 yıllık %25 hasılat kirasının ödenmesine karar verildiği görülmüş ve bu kararın ... İcra Müdürlüğünün 1982/2247 sayılı dosyasında işleme konularak ... İcra Müdürlüğünce Tahliye ve Teslim tutanağı düzenlendiği, işlem sırasında konu arazilerin davalı dışında 3. kişilerce kullanıldığının tespit edildiği ve tutanakta bu kişilerin davalıdan satın aldıklarını beyan ettikleri görülmüştür.
S)-Tapu malikleri tarafından dosyaya sunulan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/137 ( Devletleştirilen Orman alanlarının tezyidi bedel davası dosyası) sayılı dosyasına Davalı ... İdaresi vekilleri tarafından 28.03.1974 tarihli dilekçelerde mahalli Bilirkişilere itiraz edildiği dilekçede bu kişilerin ... köyünden ... ... davacıların kahyası olduğu ve mahallindeki tarlalarına ve diğer işlerine baktığı, yine ... köyünden ... ... davacıların kahyası olduğu belirtildiği görülmüştür. Deliller arasında yer alan Kadastro Mahkemesinin 1991/298 E sayılı dosyasındaki keşif tutanaklarında mahallinde tanıklık yapan 1324 doğumlu (... oğlu )... ..., 1327 doğumlu ( ... oğlu)... ..., 1330 doğumlu (... oğlu)... ... beyanlarında ‘’Çiftliklerin özellikle 1943,1947,1951 ve 1952 yılları öncesi ve sonrasında ... Ailesi tarafından icara verildiği, önceki kahyanın Halil olduğu sonrasında ... olduğu, daha sonra demirci lakaplı Hüseyinin kahya olduğu ve sonrasında ... ...’ın kahya olduğu, Yaşardan sonra ... ...’ın kahya olduğu, taşınmazların Muğlalı ... Efendi varislerine ait olduğu ve bu yerlerin mülk sahipleri tarafından icara verildiğini beyan ettikleri ve bu anlatımların Orman İdaresi vekilinin dilekçesindeki hususlar ile örtüştüğü görülmüştür.
Ş)- Çiftlik tapu sahiplerinin ... köyünde, ... (...) köyünde, ... köyünde tarla cinsli 2901 sayılı yasa gereğince oluşturulmuş tahrir- vergi kayıtlarının bulunduğu ve bu arazilerin vergilerini 1969 yılına kadar ödediklerinin dosya içindeki makbuz örneklerinden anlaşıldığı,
T)- Dosyada tapu maliklerince sunulan deliller arasında Ziraat Vekaletinin 07.01.1957 tarih ve 18 sayılı Orman Bölge Şefliğine yazdığı resmi yazısında ‘’... ... ... ,... ve ... çiftlikleri dahilinde mezru arazilerin köylülerce icar suretiyle ziraat edildiği yönündeki tespit ve kayıtların mevcut olduğu görülmüştür.
U)- Orman Tahdit Tutananaklarının İncelenmesi:
... İlçesi ... serisi Ormanı sınırlandırma tutanakları ve Orman tahdit haritaları Mahkeme dosyasına celbedilmiş olup, Tutanaklarda yapılan incelemede 19.07.1966 tarihli 1 nolu tutanakta ... Efendi varislerine ait tapu kayıtlı gayrimenkuller hakkında tereke mümessili ... ... tarafından verilen çiftlik hudutlarını ihata eden kroki nazara alınarak 6831 sayılı kanunun 10. maddesi ahkamının yerine getirilmesi istendiği 14.07.1966 tarihli dilekçe ve buna bağlı vesikaların ... Orman İşletme Müdürlüğünün 18.07.1966 günlü yazısı ile 23 nolu Orman Tahdit komisyonuna tevdii edildiği ayrıca Devletleşen Ormanlara ait dosya ve 15.08.1963 tarihli ( Orman Bilirkişileri tarafından verilen ek rapor ekinde yer alan) raporun tetkik edildiği, Davacı ... ve arkadaşlarının tutundukları tapu kayıtlarının Komisyona ibraz edildiği ve tescil tarihindeki mevzuata göre muteber kayıtlar olduğu, Orman Bölge Şefliğince de bu kayıtların kabul edildiği,4785 sayılı kanunla Devletleştirilen ve 5658 sayılı kanunla iadeye tabii olmayan alanlar için sahipleri tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı, tapu hudutlarını gösterir krokide rapordakinden daha geniş bir alanın kendilerine ait olduğu iddia edildiği, krokide gösterilen saha içindeki orman sınırı bitişiğindeki ziraat arazilerinin sahiplerinin tespiti mümkün görülemediğinden başka şahıslar tarafından muteber bir vesika ibraz edilemediği taktirde halen İŞGAL edenlerin isimlerinin gösterilmesi ile yetinilerek tahdite devam edileceğinin karara bağlandığı görülmüştür.
... ilçesi ... serisi Ormanı sınırlandırma tutanaklarında da , 13.06.1966 tarihli dilekçe ile tapu maliklerinden ... ... oğlu ...'ın dilekçe ile talepte bulunduğu, vakıf senedi, tapu sicil memurluğunun Hakimlikçe tasdikli tapu kayıt suretleri, ... özel idare Memurluğunun 1963 tarihli vergi kayıtları , 07.06.1966 tarihli çiftliklere ait kroki ve Orman sahası hakkında tanzim olunan 15.08.1963 tarihli rapor ile bir kısım evrakın dilekçe ekinde Komisyona ibraz edildiği, Komisyon tarafından tapuların, muteber tapular olduğu, tapuların dönümüne itibar edilmesi gerektiği belirtilerek Tapu sahiplerinin Mahkemece verilecek kararlara göre hakları baki kalmak üzere zilliyetleri isimlerinin kaydı ile yetinileceğine karar verildiği görülmüştür.
V-) ... ... ... Çiftlik Tapusunun 1937 yılına kadar ... adıyla köy idari hududunun bu tarihten sonra ... ve ... olarak iki köye ayrıldığı, tapuların geldi tarihlerinden sonra köylerin ayrılmış olduğu görülmüştür.
Y)- Kadastro Birlik Dosyalarının İncelenmesi:
a)-Kadastro Birlik dosyasında ... 1960/104 E -25 K sayılı kararının mevcut olduğu, yine bu dosya davacıları olan ... (...) köyünden kişilerin 46 parça hak iddia ettikleri gayrimenkullere ilişkin dava dilekçesi ekinde vermiş oldukları dilekçelerinin Mahkemece tasdikli suretlerinin mevcut olduğu, yine bu dava dosyalarında davacılar tarafından Noter huzurunda düzenlenmiş vekaletnamelerde hak iddiasında bulundukları ve dosya davacılarının maliki bulunduğu tapuların iptalini istedikleri taşınmazların ... Valide ... vakfına ait olduğunu beyan ederek Av.Hakkı ...'ı vekil tayin ettikleri görülmüştür.
b)-Kadastro Birlik dosyasında Mahkeme yazı işleri müdürlüğünce tasdik edilmiş 07-08-09-11-.03.1959 tarihlerinde Mahkemece yapılan keşfe ilişkin keşif zabıt varakaları incelenmiş keşfe katılan ... ... ..., ... ..., ... ... tarafından tapu hudutlarının Mahkeme heyetine gösterildiği, yine her üç ... davacı köylülerin tapu maliklerine 1952 yılına kadar kiracı ve ortakçı olarak toprakları işlemiş olduklarını beyan ettikleri görülmüştür.
c)-Kadastro Birlik teknisyenlerince ... (...) Muhtarı ... ..., bilirkişiler ... ..., ... ..., ... ..., Veli ..., ... ... ve ... ... katılımı ile 15.05.1969 tarihli Tapu tatbikat tutanağının düzenlenmiş olduğu, Muhtar ve azalar tarafından Birlik teknisyenliğine ... gediği ve Taşbükü hudut hatlarının çok eski senelerde kazılan çukurlarla tespit edilmiş olduğuna ve bu noktalardan dışarı çıkmamak üzere hudutlarının tespit edilmesinin istendiğine ilişkin 07.07.1969 tarihli dilekçe verildiği görülmüştür.
ç)-Kadastro Birlik dosyasında ,davacı tapu maliklerine ait tahrir kayıtlarının İl Özel İdare Müdürlüğünden alınarak Birlik defterlerine kayıt edildiği görülmüştür.
d)- ... Kadastro Birlik dosyasında yine tapu maliklerince sunulan dilekçe ve eklerinde, tapu kayıtları, mahkeme kararları, Orman Bölge Müdürlüğü kayıt ve yazışmalarının, ... Sulh ceza Mahkemesinin 1962/191 E- 1964/6 K sayılı (Orman kanuna muhalefet suçlaması ile yargılanan ... oğlu ... hakkında verilen karar olduğu sanığın arazinin ... Efendiler tarafından icara verildiğini beyan ettiği görülmüştür.)
e)-Kadastro Birlik dosyasında; Birlik teknisyeni ... ... tarafından 16.07.1970 tarihli Müdüriyet Makamına ... başlıklı yazıda Muhtar ve üç bilirkişinin tespite ilişkin beyan verdikleri ancak kendilerince kayıt ve vesikaların mütalaa edilip tespitin kayıt malikleri adına yapıldığı, bu tespite bilirkişi ve muhtarlar tarafından itiraz edildiği ve imzadan imtina edildiği, bu konuda Müdürlükten gelecek emre göre hareket edileceğini bildiren yazı, 23.12.1970 tarihli ... Bölge Tapu Müdürlüğü tarafından ... ve Bilirkişilerine hitaben yazılmış olan yazıda 169 adet parselin senetsizden yapılan tespitinin tapulama kanunun 32. maddesine aykırı olduğu kanaatine varan Birlik teknisyeni ve yardımcısı tarafından 3402 sayılı Yasa'nın 22. maddesine dayanarak zilyetten tespit yapılan eski maliklerin iptal edildiğine ,yeni maliklerin tapu kayıtlarına ve şahit beyanlarına istinaden tespitlerinin yapıldığını, ilan cetvellerinde bir yanlışlık olmadığını, ilanların yapılmasının uygun görüldüğünü, ilanlar yapıldıktan sonra itirazlar konusunda yasal haklarının belirtilmiş olduğuna dair yazılar görülmüştür.
f)-Kadastro Birlik Teknisyenlerince 25.06.1970 tarihinde tutulan tutanak ile tapu kayıtlarının mahallinde tatbik edilmek üzere araziye çıkıldığı, muhtar ve bilirkişiler tarafından bu sınırların bilinmediğinin beyan edildiği, 3402 sayılı Yasa'nın 22. maddesi gereğince tapu sahiplerine sınırları göstermek üzere şahit dinletme imkanı tanındığı, ... köyünden ... .... Beldibi Köyünden ... ..., ... köyünden Süleyman ... ve ... Köyünden ... ...'ın şahitliği ile tapu kaydının uygulandığı ve köyün tamamını kapsadığı şahitlerin beyan ile kayıt altına alınarak tutanak tanzim edildiği görülmüştür.
g)-Yine Bölge Tapu Müdürlüğünün ... Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne 169 adet parselle ve natamam şekilde ikmal olunabilen kısmi tapulamanın köylünün şiddetli direniş gösterip , askı ilanının Yerel koşullar yönünden askıya alınamadığı, ilanın yapılmasını engellemek için köy ihtiyar kurulunun istifa ettirilmiş olduğu, güvenlik kuvvetlerinin desteği altında köye ilanların askıya gidildiğinde her defasında köy halkından bazı kişilerin direnişe geçip karşı çıkması ile fiili saldırıya müsait bir ortamla karşılaşılarak müessif olaylara sebebiyet verilmemesi için ilanların askısından vazgeçildiği söz konusu ilanların yapılabilmesi için, köyde yer tefrikinin bildirilmesi hususunda ... Valisi imzalı yazışmalar yapılan evrakların delil klasöründe olduğu görülmüştür.
h)-... Bölge tapulama Müdürü ... ... tarafından 09.10.1973 tarihinde ... Tapu kadastro genel Müdürlüğüne gönderilmiş olan yazıda, 169 adet parselin önce süremekçi ve zilyetlik durumuna göre zilyetleri adına bilahare ibraz olunan tapu kaydına istinaden tapu kayıt malikleri adına yapılan tespitlerin Köy Muhtarı ve Tapulama Bilirkişilerinin karşı çıkarak engellemeleri üzerine 3402 sayılı Yasa'nın 22. maddesi uyarınca tespit yapılabildiği 26. maddesine göre 30 günlük askı ilanının o kadar uğraş ve çabalara rağmen günümüze kadar yapılamamış olduğu belirtilerek, köy muhtarlığının şarta muallak dilekçeleri ile Toprak ve Tarım reformundan söz ederek mevzubahis tapu kaydını tanımak istemedikleri , köyde yapılacak tapulama işlemlerinin sıhhat ve selameti bir tarafa ortada can ve mal emniyetinden de endişe duyulduğu bu konuda Genel Müdürlükten görüş istendiği yolundaki evraklar görülmüştür.
j)-... İl Jandarma Komutanlığı tarafından 06.07.1977 tarihinde ... Tapulama Müdürlüğüne müracaat edilerek 200 haneli köyün geçmiş yıllardaki gibi direnişe geçeceği bu konuda bazı bilgilere ihtiyaç duyulduğuna ilişkin yazışmalar yapıldığı görülmüştür.
k)-Dosyada davacı tapu malikleri tarafından ibraz edilmiş 2901 sayılı Yasa kapsamında oluşturulmuş tahrir kayıtlarının Kadastro Birlik dosyalarında Birlik Teknisyenlerince Birlik defterlerine kaydedilmiş olduğu, tapu maliklerince deliller arasında dosyaya ibraz edilen tapu malikleri lehlerine kesinleşmiş yargı kararlarının mevcut olduğu görülmüştür.
Yukarıda yazılı delil ve belgeler dava dosyalarındaki diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkemece, yazılı bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyleki:
1-Sayın çoğunluk görüşünde de açıkça belirtildiği üzere;
“Keşif sonrası dosyaya sunulan 5 kişilik fen bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar nedeniyle bilirkişi heyetinden, özellikle çiftlik tapu kayıtlarının devletleşen orman alanlarından çıkarıldıktan sonra varsa yerleşim ve ziraat etmeye müsait alanların kapsamının belirlenmesi, memleket haritası ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine çevrilerek komşu parselleri içine alacak şekilde aplike işleminin yapılması, aynı yörede dava konusu edilen taşınmazların konumu çevre taşınmazlarla ele alınarak, tapu kayıtlarının yüzölçümü ile kapsadığı alanları varsa devletleştirilen orman alanlarının harita üzerinde ayrı renklerde işaretlenmesi, çiftlik tapu maliklerinin dayandığı 1936 tahrir nolu bir kısım vergi kayıtlarının kapsadığı alanların harita üzerinde gösterilmesi istenilmiş ve asıl raporu hazırlayan 5 kişilik fen bilirkişisi heyetinin hazırlanacak ek raporun içeriği hususunda kendi aralarında görüş ayrılığına düşmeleri nedeniyle; fen bilirkişileri ... ..., ..., ... ... tarafından ayrı bir ek rapor, fen bilirkişileri ... ... ve ... ... (kendisi keşfe katılmamış, keşif heyetinde tek harita mühendisi olarak ... ...’ın yer alması nedeniyle 2. bir harita mühendisi olarak mahkemece sonradan bilirkişi heyetine dahil edilmiş olup asıl raporda imzası bulunmamaktadır.) farklı bir ek rapor düzenlemiş, fen bilirkişisi ... tarafından ise ayrı bir ek rapor düzenlenmiştir.
Eldeki davada yapılan keşifte, çiftlik tapu maliklerinin dayandıkları tahrir vergi kayıtlarının sınırları zeminde tek tek gösterilip kapsadığı alanlar belirlenmemiş, ancak mahkemece ara karar ile vergi kayıtlarının mevkilerinin haritalar üzerinde gösterilmek suretiyle fen bilirkişilerinden bu yönde ek rapor hazırlanması istenilmiş ve bu nedenle ek raporlar ile; 1936 tarihli vergi kayıtlarından, mevkileri memleket haritaları üzerinde gösterilen mevkilerle uyumlu bulunanlar memleket haritası üzerinde gösterilmeye çalışılmış ise de, eldeki dosyanın konusu olan taşınmazlar ile Dairemizde temyiz ya da karar düzeltme incelemesi için bulunan dosyaların konusunu oluşturan taşınmazlar üzerinde çiftlik tapu maliklerinin bizzat yada kira, icar gibi başkaca kişiler vasıtasıyla sürdürülen bir zilyetliklerinin bulunmadığı, :” belirtildiği gibi kılavuz dosya kapsamında yukarıda yazılı 3 adet tapu kaydının uygulanması için mahallinde 3 gün keşif yapıldığı bilirkişiler tarafından raporlar ibraz edildiğinde Dairede temyiz incelemesinde bulunan aynı mahiyetteki 60 adet dava dosyasının içine ayrı ayrı konulmak suretiyle keşfin icra edildiği, her dosya için ayrı keşif yapılmadığı, birleştirmenin düşünülmediği, tarafların keşfe katılımının tam olarak sağlanıp sağlanmadığının anlaşılamadığı, dava dosyalarındaki tarafların itirazlarının ise tamamının karşılanamadığı dosya kapsamlarından anlaşılmaktadır.
Çoğunluk görüşünde de yukarıda açıkça belirtildiği gibi bozma konusu kayıtların uygulanması ile ilgili 5 kişilik fen bilirkişi heyetinden uygulamanın ek raporla mahkemeye sunulması istenilmiş ise de bilirkişiler arasında görüş ayrılığı çıkması üzerine çelişki oluşturulacak şekilde 3 ayrı rapor tanzim edilerek mahkemeye sunulduğu, keşfe katılmayan bir bilişkişinin de (... ...) ek raporda imzasının olduğu keşfe katılan tek harita mühendisi ... ...’ın yer alması nedeniyle 2. bir harita mühendisi olarak mahkemece sonradan bilirkişi heyetine dahil edildiği ve bu bilirkişinin de asıl raporda imzasının bulunmadığı gibi keşfe katılan ... Yiğit tarafında da ayrı bir rapor düzenlenerek çelişki oluşturulduğu mevcut çelişkiler ve yetersiz uygulama nedeniyle çoğunluk görüşünde yazılı bozma ilamının usulüne uygun olarak tamamlanarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin uyulan bozma ilamında kılavuz dosya seçilerek keşif yapılması belirtilmediği gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019 tarihinde verildiği 9 adet bozma kararlarında da uyuşmazlık konusu tapu kayıtları ile ilgili dava dosyalarının birleştirilmesi hususu benimsenmiş, kılavuz dosya ile keşif yapılması kabul edilmemiştir. Ayrıca; Mahkemece yukarıda yazılı bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği düşünülmemiş gerekçede hangi rapora neden üstünlük tanındığı tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık olacak şekilde tartışılıp değerlendirilmemiştir. Hükümden fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan tek kişilik rapora itibar edilerek karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ya da az yukarı da da açıklandığı gibi hangi rapora neden üstünlük tanındığı gerekçelendirilmeden tek kişilik rapora itibar edilerek hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2- Yerel mahkemece, aynı mahiyette bulunan ve aynı tapu kayıtları ile ilgili direnme kararları verilen 31 adet dava dosyası halen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda inceleme sırasını beklemekte olup Sayın Genel Kurulun bu direnme kararları konusundaki yüksek iradesi ve görüşü beklenmeden çoğunluk görüşünde belirtilen 2 adet tapu kaydının mahalline uymadığı ve davanın ispatlanamadığının kabul edilmesi yerinde olmadığı gibi eldeki dava dosyalarındaki karar tarihlerinden sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2019/709-710-782-783-784-785-786-787-788 karar sayılı bozma ilamları ile uyuşmazlık konusu tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli tapu kayıtları olup, aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak açılan Yargıtay’dan geçen ve kesinleşen bir çok dava dosyası olduğu belirtilerek bu kayıtların tamamının mahalline doğru şekilde uygulanıp 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/(B-C) maddesinde öngörülen şekilde tapu kayıtlarının kapsam tayin edilmesi gerektiği belirtilmiş, dayanılan tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmesinde izlenecek yöntem de ayrıntılı bir şekilde Hukuk Genel Kurulu bozma ilamlarında açıklanmıştır, buna rağmen Hukuk Genel Kurulunun eldeki dava dosyalarından sonraki tarihteki tapu kayıtlarının uygulamasına yönelik bozma kararları ile halen inceleme sırasını bekleyen 31 adet dava dosyalarının neticelenmeleri beklenmeden, önceki Yargıtay (Kapatılan) 16. ve 20. Hukuk Daireleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun direnme sonrası verdiği kararlarına aykırı olacak şekilde davanın ispatlanamadığı kabul edilerek tapuya dayanan tarafın temyiz talebinin reddine karar verilmesi de yerinde değildir.
3- Uyuşmazlık konusu 3 adet tapu kaydı ... ilçesinde denizden kuzeye doğru birbirine komşu olduğu anlaşılan 3 köyde olup 3 adet Çitlik tapu kaydı olduğu, üçününde Mart 1290 tarihli kök tapu kayıtlarından gelip 9/18, 9/19 ve 9/20 defter varak sayılı tapu kayıtları olduğu her 3 tapu kaydında da birbirleri ile ortak sınırların bulunduğu ve ilk 2 tapu kaydında ... Gediği, Dikili taş ve ... ... sınırlarının ortak, bu 2 tapu kaydının komşusu olduğu anlaşılan 9/20 defter varak sayılı oybirliği ile mahalline uyduğu kabul edilen tapu kaydı ile diğer uymadığı kabul edilen tapu kayıtlarının “... ve ... Gediği” sınırlarının ortak sınırlar olduğu anlaşıldığı halde bu ortak sınırlar üzerinde de yeteri kadar durulmamış, her 3 tapu kaydınında zemine uygulanabileceği göz ardı edilmiştir.
4- Yukarıda yazılı uyuşmazlık konusu 3 adet tapu kaydının hukuken geçerli olduğu, ancak sınırlarının gayri sabit hudutlu olması nedeniyle miktarıyla geçerli olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu 20/C maddesinde yazılı bulunan “ Harita , plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak, değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.” hükmü uyarınca araştırma ve inceleme yapılması gerektiği, Yargıtay 16.,20. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu bozmalarında açıkça dile getirilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 766 sayılı Tapulama Kanunundan ayrı olarak 20/B bendinde tapu malikinin kullanımını aramış, ancak 20/C bendinde gayri sabit hudutlu tapu kayıtlarında tapu malikinin kullanımını aramamıştır. “Bir kimse, taşınmazda eylemli olarak zilyet bulunmasa dahi, o taşınmaz adına tapuda kayıtlı bulunduğu takdirde yine zilyetliği devam eder. Buna kütük zilyetliği denir. (TMK. 992) .” (..., 3402 sayılı Kadastro Kanunu Şerhi, 1988 basım, 688. sayfa). Açıklandığı üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 766. sayılı Kanundan ayrı olarak gayri sabit hudutlu tapu kayıtlarında kayıt malikinin kullanmasını Kanundan kaynaklanan hak nedeniyle açıkça aramamıştır.
Mahkeme dosyası içinde yer alan ve yukarıda ayrıntıları yazılı olan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.01.1994 gün ve 1988/333 – 51 Esas-Karar sayılı 12.09.1995 tarihinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi sonrasında kesinleşen dava dosyasında; ... Köyünden ... ... ... ve 79 arkadaşı tarafından tapu malikleri aleyhine 3.10.1988 tarihinde açılan davada; uyuşmazlık konusu taşınmazların kendi murislerinden kalıp zilyetliklerinde bulunduğu, ... ailesi tarafından, nokta sınırlı Mart 1990 tarih, 18 nolu tapudan, yasala olmayan tedavüllerle yeni sınırlar ilave edildiği, tapu maliklerinin yasal kıymeti bulunmayan bu tapu kayıtlarına dayanılarak kendilerinden 5 yıllık ecrimisil istediklerini, bu nedenlerle davalı tapu maliklerinin, ... Çiftliğine ait tapunun Ağustos 1326 tarihinden beri devam eden tedavül ve ifrazları ile birlikte Temmuz 1969 tarih 63 ve 64 numaralı tapu kayıtlarının iptali istemi ile açtıkları tapu iptali davasının, “Tapunun intikalleri ile ifraz ve sınır değişikliği işlemlerinin yapıldığı tarihlerdeki yasal prosedürlere uygun olduğu ve tapu kayıtlarının hukuki değerini koruduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşıldığına göre ... Köyünde tapu maliklerinin hem mülkiyetlerinde hem de, açıklanan dava dosyasında yazılı seksen kişiye ait taşınmazlarda ve diğer yukarıda yazılı dava dosyalarında tapu maliklerinin asli zilyet bulundukları, diğer üçüncü kişilerin ise fer’i zilyet bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine yukarıda açıklandığı üzere her üç adet köyde tapu malikleri tarafından farklı kişilere uyuşmazlık konusu üç tapu kapsamında kalan taşınmazların içinden farklı taşınmazlar bölümlerinin noter belgeleriyle ve diğer surette icara verildiği, kiralandığı tapu maliklerinin dava konusu üç adet tapu kaydı ile ilgili 1936-1938 tarihli vergi kayıtları bulunduğu, 1969 yılına kadar vergilerini ödedikleri, yukarıda ayrıntıları yazılı dava dosyaları ve diğer delillerle; her üç köyde ve üç tapu kaydı kapsamında kalan taşınmaz bölümleri ile ilgili çok sayıda kişinin icarcı-kiracı ve fuzuli şagil sıfatında bulunduğunun hükmen kesin surette belirlendiği, haklarında tahliye kararları verildiği ve teslim tutanakları düzenlendiği, üçüncü kişilerin fer’i tapu maliklerinin ise asli zilyet olduklarının hükmen belirlenmiş olduğu anlaşıldığına göre tapu maliklerinin dava ve uyuşmazlık konusu taşınmazlarda asli zilyet bulunduklarının kabulü ile, yapılacak tapu kaydı uygulamasında bu dosya ve benzer dosyalar içindeki krokilerdende yararlanılması, tapu maliklerinin bu dava kapsamlarında asli zilyet bulunduklarının dikkate alınması gerekir.
5-Dayanılan tapu kayıtlarına kapsam tayin edilmesinde izlenecek yöntem ise; Yargıtay 16. ve 20. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun 2019 tarihli bozma ilamlarında da değinildiği üzere:
Miktarları ile geçerli olan ... ve ...(.../.../...) mevkiindeki, 4000 ve 3000 dönüm miktarındaki her iki tapunun arazide kısmen çakışmasına göre, ... ... ... mevkiindeki tapunun kapsamının belirlenmesinde izlenecek yol ve yöntemden farklı olacağı kuşkusuzdur.
4000 dönüm yüzölçüme sahip ... mevkiindeki Mart 1290 Tarih, 9/18 defter varak sayılı tapu “... gediği”, “Kırvasilbeli “, “...” ve “... ...” sınırlarına sahip, 3000 dönüm yüzölçüme sahip ... (.../.../...) mevkiinde ki Mart 1290 Tarih 9/19 defter varak sayılı tapu ise “... Gediği”, “İnbükü”, “...”, “... Beli” ve “... ...” sınırlarına sahiptir. Görüleceği gibi birbirine yakın mevkide bulunan her iki tapunun “... Gediği”, “...” ve “... ...” sınırları aynıdır. Diğer yandan, her ne kadar belirtilen tapuların sınırları sabit ya da nokta sınır niteliğinde değil ise de arazide mevcut oldukları fen bilirkişileri tarafından düzenlenen gerek asıl gerekse ek rapor eklerindeki güncel ve ... dönemine ait haritalar üzerinde gösterildiği ve sınırları itibariyle birbirileri ile kısmen çakıştığı görülmektedir. Bundan ayrı; tapu kayıtlarının kain olduğu ... ve ...(.../.../.../...) mevkileri 1964 tarihli orijinal memleket haritasında basılıdır. Bu saptamalar karşısında bir kez daha yinelemek gerekirse, dayanak çiftlik tapu kayıtları yasaya uygun olarak intikal görmüş ve miktarlarıyla geçerli olmakla birlikte aynı zamanda zemine uygulanabilir ve kapsamı tayin edilebilir nitelikte olduğunun da kabulü gerekir. Harita ve arazide mevcut olup fen bilirkişilerince gösterilen tapu kayıtlarının mevkii ve sınırlarının sabit, nokta veya çizgi halinde olmaması, başka bir anlatımla sınırların araziye yaygın durumda bulunan çiftlik, dağ, bük v.s. şeklinde olup araziye uygulama güçlüğünün bulunması tapuların geçersiz ve uygulanamaz olması sonucunu doğurmaz. Zira, idarece uzun yıllar boyunca sözkonusu çiftlik tapuları esas alınarak devletleştirme yapılıp taşınmaz bedeli maliklerine ödenmiş, kadastro çalışmalarında kısmen revizyon görmüş, elatmanın önlenmesi, kira-icar, tahliye, ecrimisil ve tapu iptali davalarına konu olmuştur. Nitekim aynı bölgeye ilişkin emsal nitelikli dosyaları temyizen inceleyen Yargıtay’ın (kapatılan)16 ve (kapatılan)20. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu’da bir çok kararlarında söz konusu çiftlik tapularının geçerli ve uygulanabilir nitelikte olduğu sonucuna varmıştır.
Hal böyle olunca:Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yukarıda ayrıntıları yazılı bulunan aynı mahiyetteki 9 adet dosya kapsamında verilen 2019 tarihli direnme sonrası bozma ilamlarında da belirtildiği gibi aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak aynı çalışma alanında (ve ya çiftlik hudutları içerisinde) yer alan taşınmazlarla ilgili dava dosyaları birleştirilmeli, aynı tapu kayıtlarına dayanılarak tapu malikleri ve ya onların halefleri adına tescil edilen, bedeli davacıları ödenmek suretiyle kamulaştırılan ve ya herhangi bir nedenle bu kayıtların kapsamında kaldığı kabul edilip tescil edilen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri dosya içine konulduktan sonra; Mahkemece, yukarıda yazılı hususlarda yapılacak araştırma ve incelemelerde dikkate alınmak suretiyle rapor veren önceki bilirkişiler dışında seçilecek üç harita mühendisi, bir kadastro teknisyeni ile yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile birlikte yeniden mahallinde keşif icra edilmeli, en eski tarihli ve 1964 tarihli orijinal basılı resmi memleket haritası üzerinde gösterilmiş olan “...” ile “...” mevkileri zeminde bulunup tapu uygulamasına esas alınmalı, her bir tapunun miktarı ile kapsadığı alanın bu mevkilerde belirlenmesinin gerektiği göz ardı edilmemelidir. Bundan ayrı, “...” ve “...” tapularının batı, kuzey ve doğu sınırları olan “...”, “... ...” ve “Mezargediği” sınırlarının her iki tapunun ortak sınırları olduğu da gözetilerek, bu sınırlara ağırlık verilmek suretiyle ve başlangıç noktası olarak saptanan “...” ve “...” mevkilerinden bu yönlere doğru olmak üzere tapu kayıtlarının miktarları ile kapsamı tayin edilmelidir. Tapu maliklerine ait 1936 ve 1938 tarihli vergi kayıtları da usulüne uygun olarak mahalline uygulanmalı, dayanak tapu kayıt kapsamlarının tayininde de bu vergi kayıtlarından yararlanılmalıdır. Bu yolla her iki kök tapunun miktarı ile kapsadığı alan zeminde belirlenip haritaya işlendikten sonra bu alanda kalan devletleştirilen orman alanları, varsa söz konusu dayanak kök tapu kayıtlar nedeniyle malikleri adına hükmen tescil edilmiş taşınmaz miktarı ve her iki tapu kaydının kapsamının belirlenmesi sırasında kısmen arazide çakışabileceği de gözetilerek “...” ve “...” tapularının zemindeki toplam miktarının belirlenerek kapsamının harita üzerinde gösterilmesi istenmelidir. Bundan sonra dava konusu taşınmazların çiftlik tapularının miktarı kapsamında kalıp kalmadıkları bu yolla belirlenmelidir.
... mevkiinde kain 4000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih, 9/18 defter varak sayılı, sınırları “... gediği”, “Kırvasilbeli”, “...” ve “... ...” olan, ... (.../.../...) mevkiinde kain 3000 dönüm yüzölçümlü Mart 1290 Tarih 9/19 defter varak sayılı, sınırları “... Gediği”, “İnbükü”, “...”, “... Beli” ve “... ...” olan, iki adet tapu kaydı ile ilgili çoğunluk görüşünde ayrıntıları yazılı olduğu üzere uyma kararı verilen bozma ilamı tam olarak yerine getirilmediği gibi eksik araştırma ve inceleme yapıldığı gerekçesiyle bozma kararı verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. 01.02.2022
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.