13. Hukuk Dairesi 2013/20742 E. , 2013/25401 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ...’ün vekili olarak diğer davalı ...’ye karşı açmış olduğu davalarda, tarafların sulh olmaları nedeniyle, Avukatlık Kanununun 165. maddesi gereğince her iki davalının da vekalet ücretinden sorumlu olduklarını, ücret alacağının tahsili için her iki davalıya karşı ayrı ayrı takip başlattığını, ancak söz konusu takiplere itiraz edildiğini ileri sürerek, takiplere vaki itirazların iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ..., davacı avukata ilk olarak 26.6.2006 tarihinde vekaletname verdiğini, davacının vekaleti özenle ve sadakatle yerine getirmediğini, yaptığı tahsilatları kendisine ödemediğini, bu nedenle davacıyı 15.4.2009 tarihli azilname ile azlettiğini, avukat olan diğer davalı ... Köteklinin de 26.4.2004 tarihli vekaletname ile vekili olduğunu, vekalet ücreti nedeniyle kendisine karşı takip başlattığını, ancak 22.7.2011 tarihinde karşılıklı olarak anlaşmaya vararak birbirlerini ibra ettiklerini, bu arada davacı avukatın, “bazı hatalı durumları düzelteceğinden bahisle” kendisinden 25.7.2011 tarihli yeni bir vekaletname aldığını, iş bu davada ücret talep ettiği davaları da, haberi olmadan vekaleti kötüye kullanarak açtığını, durumdan haberdar olunca davacıyı azlettiğini, talebi dışında açılan davalardan birinden feragat ettiğini, diğerini de takip etmediğini savunarak, davanın reddini dilemiş, diğer davalı ... de, davacı avukatın davalı ...
yanıltarak 25.7.2011 tarihli vekaletnameyi aldığını ve onun haberi olmadan kendisi hakkında dava açtığını, vekaleti kötüye kullanan davacının haklı olarak azledildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının, davalılardan ....in vekili olarak diğer davalıya karşı açıp takip ettiği davalarda, tarafların sulh oldukları, bu nedenle her iki davalının da vekalet ücretinden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne, her iki icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, davacının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup davacı avukat, müvekkili olan davalı ...’in vekili olarak diğer davalıya karşı açmış olduğu menfi tespit ve manevi tazminat davalarında, tarafların sulh olduklarını ileri sürerek, Avukatlık kanununun 165. maddesi gereğince her iki davalıya karşı ücret alacağının tahsili için ayrı ayrı takip başlatmış, takiplere vaki itiraz üzerine de eldeki davayı açmıştır.
Davalı ... ise, daha önceden vekili olan davacıyı 15.4.2009 tarihli azilname ile azlettiğini, davalı ... ile aralarındaki uyuşmazlıkları 22.7.2011 tarihli sulhle sonuçlandırıp, birbirlerini ibra ettiklerini, ancak davacı avukatın, bazı hatalı durumları düzelteceğini belirterek kendisinden 25.7.2011 tarihli yeni bir vekaletname aldığını, ücret talep edilen menfi tespit ve manevi tazminat davalarını da bilgisi ve haberi olmadan açtığını, durumdan haberdar olunca davacıyı 24.10.2011 tarihinde azlettiğini, haklı azil nedeniyle vekalet ücreti talep edilemeyeceğini savunmuş, diğer davalı ... de, davalı ... ile aralarındaki uyuşmazlıkları sulhle sona erdirmiş olmalarına rağmen, davacının vekaleti kötüye kullanarak yeniden davalar açtığını, bu nedenle davalı ... tarafından davalara devam edilmeyip, davacının azledildiğini, olayda Avukatlık Kanununun 165. maddesinin uygulanamayacağını savunmuştur.
Mahkemece davalıların savunmaları üzerinde durulmamış, 24.10.2011 tarihli azlin haklı olup olmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Gerçekten de tüm dosya kapsamından, daha önceden de davalı ...’in vekili olan davacı avukatın, ilk olarak 15.4.2009 tarihli azilname ile azledildiği, davalılar arasındaki uyuşmazlıkların, 22.7.2011 tarihli “Anlaşma” başlıklı belge ile sona erdirildiği, davalı ... tarafından davacı avukata 25.7.2011 tarihinde yeniden vekaletname verildiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/784 esas sayılı dosyası üzerinden ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin
2011/742 esas sayılı dosyası üzerinden, davalı ...’e vekaleten davacı tarafından diğer davalı ...’ye karşı 21.10.2011 tarihinde menfi tespit ve manevi tazminat davaları açıldığı, davalı ...’in ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan davadan, 24.10.2011 tarihli dilekçe ile feragat ettiğini bildirmesi üzerine, 27.10.2011 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın ise takipsizlik nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı avukatın, davalı ... tarafından 24.10.2011 tarihinde ikinci kez vekaletten azledildiği anlaşılmaktadır.
O halde, davalılar arasındaki sulh protokolünün, iş bu davada ücret talep edilen davaların açılmasından önceki bir tarih olan 22.7.2011 tarihli olması ve ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olan davadan feragat dilekçesi ile davacı avukatın azil tarihlerinin de aynı tarihli olması karşısında, mahkemece davalıların savunmaları üzerinde durulup, davacının ikinci kez (24.10.2011 tarihli) azlinin haklı olup olmadığı incelenip değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalıların savunmaları üzerinde durulmadan, azlin haklı olup olmadığı değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.