13. Hukuk Dairesi 2012/29349 E. , 2013/25388 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil.... ve vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat .... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı kurumun vekili olarak dava ve icra dosyalarını takip ettiğini, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2008 tarihinde yenilenmeyerek davalı tarafından feshedildiğini, sözleşmenin vekalet ücreti ile ilgili hükümlerinin Avukatlık Kanununa aykırı olduğunu, bu nedenle gerek Avukatlık Kanununa gerekse Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tespit edilecek olan vekalet ücretlerinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ücret alacaklarından şimdilik 15.000,00 TL’lik kısmının, alacağın tahakkuk ettiği tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 17.7.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle de talep miktarını 82.041,48 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 75.411,48 TL’lik alacağın, 15.000 TL’lik kısmının dava tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı tarafından gönderilen 5.12.2008 tarihli ihtarla, 31.12.2008 tarihi itibariyle yenilenmeyerek feshedildiği sabit olup, fesih hali de dahil olmak üzere avukata ödenecek vekalet ücretinin sözleşmenin 3. maddesinde düzenlendiği, sözleşmenin 15. maddesinin 1. fıkrasında, tarafların takvim yılı sonundan 15 gün önce yazılı olarak fesih ihbarında bulunmadıkları takdirde aynı koşullarla sözleşmenin bir yıl uzayacağının, aynı maddenin 2. fıkrasında da, kurum tarafından 15 gün, avukat tarafından da bir ay önceden ihbar etmek koşuluyla sözleşmenin her zaman feshedilebileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, hizmet hukuk müşavirliği niteliğinde bir sözleşme olup geçerlidir. Sözleşme ile belirlenen ücretin,
Avukatlık Kanununa aykırı olduğu da kabul edilemez. O halde dava konusu ihtilafın, tarafların serbest iradeleri ile yaptıkları ve geçerli olan bu sözleşmenin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Sözleşmenin az yukarda değinilen hükümlerine göre, Kurumun 15 gün önceden ihbar etmek koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebileceği kararlaştırıldığına göre, davalının 5.12.2008 tarihinde gönderdiği ihtarla sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirmesi, haksız fesih sayılamayacağı gibi, Avukatlık Kanununun 174. maddesi anlamında haksız azlin sonuçlarını doğuran bir fesih de değildir. Olayda bu nedenle Avukatlık Kanununun 174. maddesi hükmünün uygulanması düşünülemez.
Davacı, ancak fesih tarihi itibariyle sözleşme gereğince varsa ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini isteyebilir. Sözleşmenin 3. Maddesinin 1. fıkrasında, yapılacak tahsilatlar üzerinden ödenecek vekalet ücreti miktarı nispi olarak belirtilmiş, 2. fıkrasında da, Kurum alacakları tahsil edildikten sonra, Kurum lehine hükmedilip karşı taraftan tahsil edilen avukatlık ücretinin %80’inin ödeneceği, yine son fıkrasında da avukata, sözleşmenin feshi, gerekli görülen hallerde Kurumca dosyanın geri alınması, istifa nedeniyle dosyaların iade edilmesi, sözleşmenin yenilenmemesi hallerinde sadece tahsil edilmiş miktarlar esas alınarak prim ve avukatlık ücreti ödeneceği, bu gibi durumlarda avukatın, emeği geçse de henüz tahsil edilmemiş olan miktarlar üzerinden prim ve ücret talep edemeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
O halde mahkemece, az yukarda belirtilen sözleşme hükümlerine göre, fesih tarihi itibariyle davacı avukatın ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığı belirlenerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, geçerli olan hizmet hukuk müşavirliği niteliğindeki sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret hesabı yapılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: 1. Bent gereğince davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 1.095,60 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.