2. Hukuk Dairesi 2014/23589 E. , 2014/22707 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (koca) tarafından katılma yoluyla, kadının kabul edilen boşanma davası ve velayet düzenlemesi yönünden; davalı-karşı davacı (kadın) tarafından ise kocanın kabul edilen davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davalı-karşı davacı (kadın)"ın boşanma davasında Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanmaya karar verildiği halde karar yerinde Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinin yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, davacı-karşı davalı (koca)"nın tüm. davalı-karşı davacı (kadın)"ın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı-karşı davalı (koca) yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
3-Mahkemece 01.02.2013 tarihli tarihli arar kararı ile Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyarınca davalı-karşı davacı (kadın) lehine aylık 200.00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, nihai hükümde ise, gerekçe belirtilmeksizin ara kararla hükmedilen bu tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Toplanan delillerle; davalı- karşı davacı (kadın)’ın geçimi için yeterli ve sürekli bir gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma davası açılmakla, eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ve istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden (re"sen) alınması gereklidir (TMK md. 169). Lehine tedbir nafakasına hükmedilen veya tedbir nafakası talep eden tarafın muhakeme sırasında belirlenen kusuru Türk Medeni Kanununun 169. maddesindeki nafaka tedbirinin alınmasına engel değildir. O halde, davalı- karşı davacı (kadın)"ın tedbir nafakası alma ihtiyacı ortadan kalkmadığına göre, tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine kadar devam ettirilmesi gerekirken; mahkemece, yazılı şekilde gerekçe belirtilmeksizin ve geçerli bir sebep olmaksızın, tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle manevi tazminatın miktarı ve tedbir nafakası yönlerinden, davalı-karşı davacı (kadın) yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden ... yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran ... geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.11.2014 (Prş)