10. Hukuk Dairesi 2015/1479 E. , 2015/5756 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespitine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi...... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, davacının davalı babasına ait marangoz işi işyerinde 01.01.1985 tarihinde işe girerek çalışmaya başladığını, 1985, 1987 ve 1988 yıllarında davalı nezdinde çalışmasına rağmen bu çalışmalarının kuruma bildirilmediğini, bu nedenle bildirilmeyen hizmetlerin tespitini talep etmiş, mahkemece davacının davalı işyerinde 01.01.1985 – 31.08.1986 tarihleri arasında 1 yıl 7 ay 29 gün süreyle ve asgari ücretle çalıştığının tespitine, fazla istemin reddine, karar verilmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. 506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Öte yandan, Anayasamızın 72. maddesinde vatan hizmeti her Türkün hak ve ödevi olarak sayılmış, 1111 sayılı Askerlik Kanunun 1. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmaya mecburdur.” hükmüne yer verilmiştir. Yasalarla çerçevesi belirlenen askerlik hizmetini yerine getiren her kişi, hizmet süresi içerisinde ikametinden ayrı kalacak olması nedeniyle, genellikle birliğine teslim olmadan önce askerliğe hazırlık ve askerlik hizmetini tamamladıktan sonra da sivil hayata intibak süreci yaşamaktadır. Bahsedilen bu hazırlık ve intibak süreci içerisinde, genel olarak mesleki faaliyetlere ve çalışma hayatına ara verilmekte ve bu durum makul bir süre devam etmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; dava dosyası içerisinde yer alan 30.04.2010 tarihli Askerlik Şube Başkanlığı yazasında, davacının 01.09.1986 tarihi itibariyle askerliğe sevkinin gerçekleştirildiğinin bildirilmiş olması karşısında, sevk tarihinden bir gün öncesine kadar hizmet akdinin devam ettiğine yönelik mahkeme kabulü isabetsizdir. Mahkemece, iş akdinin sona erdiği tarih ile askerlik sevk tarihi arasında geçen, askerlik hizmeti öncesi hazırlık sürecine ilişkin makul süre tespit edilmelidir. Bu çerçevede uygulamaya yönelik yöresel kabuller, davacının askerlik hizmetini yaptığı mahallin ikametine uzaklığı, ulaşım şartları gibi hususları yöntemince araştırarak, hizmet akdinin sona erdiği tarih hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.