17. Hukuk Dairesi 2015/7171 E. , 2015/14024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... (Kapatılan) 3.Asliye
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; Müvekkilinin aracının davalı şirket nezdinde kasko sigortası kapsamında iken kaza yaptığını, riziko gerçekleşmesini müteakip durumun sigorta şirketine ihbar edildiğini ve hasarın ödenmesinin talep edilmesine rağmen talebin reddedildiğini, bu nedenlerle trafik kazası sonucunda meydana gelen zarar bedeli olan 45.152,75 TL"nin kasko sigorta poliçesine dayalı olarak davalıdan temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faizi ile tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; meydana gelen kazaya ilişkin hasar talebinin haksız olduğunu, hasarın poliçe teminatı dışında kaldığını, araç sürücüsünün kaza meydana geldikten sonra aracın yerini değiştirmek suretiyle olay yerini terk ettiğini, kaza tespit tutanağı tanzim etmediğini, davacının iddia ve beyanlarının çelişkili olduğunu, kazanın meydana gelme şeklinin oluşan hasarın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, temerrüdün oluşmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekil de değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; kaza yapan araç sürücüsünün kaza tespit tutanağı tutmadan olay yerinden ayrıldığı sabittir. Olayın meydana geliş yeri ve şekli göz önüne alınarak salt olay yerinin terk edilmesi rizikonun ve dolayısıyla hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli değildir.
Her ne kadar davalı sigortacı tarafından aracın kim tarafından kullanıldığının bilinmediği ve sürücünün alkollü olup olmadığının belirlenemediği gerekçesiyle gerçeğe uygun ihbar yapılmadığı iddia edilmiş ise de; soyut olan bu iddiaları destekleyen somut deliller ispat yükü kendisinde olan davalı ... şirketi tarafından ibraz edilip iddia ispat edilememiştir. Davacı sigortalının ihbar yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olması sigorta şirketinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Mahkemece rizikonun teminat dahilinde olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığı, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Dosya kapsamına göre sürücünün gerçeğe aykırı olarak farklı bildirildiği hususunun sabit olmadığı, kaldı ki bu husus sabit olsa bile, bunun tek başına doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeme veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar etme anlamına gelmeyeceği ve dolayısıyla ispat külfetinin de yer değiştirmeyeceği açıktır. Bu durumda mahkemece davaya konu rizikonun ve davacı aracında meydana gelen hasarın tamamının kasko poliçesi teminatı kapsamında olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacının usulüne uygun bir ihbarda bulunmamış ve kaza olduktan sonra aracı farklı bir mahalle kaldırarak bu ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğinden bahisle ispat külfeti davacıya bırakılarak yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.