Esas No: 2021/18282
Karar No: 2022/2027
Karar Tarihi: 13.04.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/18282 Esas 2022/2027 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/18282 E. , 2022/2027 K."İçtihat Metni"
İlk Derece Mahkemesi : İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.07.2020 tarih ve 2019/193 - 2020/135 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme
Hüküm : Sanık hakkında TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla TCK'nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar
Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairemizin 2015/3 Esas sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüte yardım suçunda kast unsuru yönünden, Yargıtay uygulamaları ve öğretideki görüşler incelendiğinde; Bir suçun kanuni tanımında "bilerek", "bildiği halde", "bilmesine rağmen" gibi ifadelere açıkça yer veren suçlar olası kastla işlenemez (Prof. Dr. İzzet Özgenç, TCK Genel Hükümler, 7. Baskı, s. 241). Kişi, örgütün işlediği somut fiili bilmese de terör örgütü olduğunu, sağladığı yardımın örgütün yararına kullanılacağını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir.
İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz. Yapılacak her türlü yardımın suç olarak değerlendirilmemesi gerekir (Prof. Dr. A. Caner Yenidünya - Arşt. Görv. Zafer İçer, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, 1. Baskı, s. 56).
Örgüte yardım suçunda manevi unsurun oluşması için genel kasıt yeterli değildir. Özel kasıt ile işlenen bir suçtur. Fail örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak kastı ile hareket etmelidir (Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Topçu, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları, s. 164).
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte bilerek ve isteyerek yardım edilmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle, yardım fiilinin örgütün suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğu bilinerek gerçekleştirilmiş olması gerekir. Fıkra metninde geçen "bilerek" ibaresi doğrudan kastı ifade eder. Doğrudan örgüte değil de örgüt mensuplarına yardım edilmesi halinde, yardım edilen kişilerin suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüt mensubu olduklarının da bilinmesi gerekmektedir. Örgüt mensuplarına yapılan yardım, aynı zamanda örgüte yapılan yardım olarak değerlendirmek gerekir. Ancak, bu yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet eden bir yardım olması gerekmektedir (Prof. Dr. İzzet Özgenç, Suç Örgütleri, 7. Baskı, s. 38-39).
Yukarıda yer verilen öğretideki görüşler ve Yargıtay yüksek 9. ve 16. Ceza Dairesinin geçmişteki uygulamaları göz önüne alındığında; suç örgütleri veya silahlı terör örgütlerine yardım suçunun ancak doğrudan kastla işlenebileceği, yardımın örgütün amacını gerçekleştirmeye hizmet etmesi gerektiği, örgüt üyelerine yapılan yardımın da örgüte yapılmış gibi kabul edilmekle birlikte örgüt üyesinin mensup olduğu örgütün bilinmesi ve bu yardımın da insani mülahazalarla değil örgütün amaçlarını gerçekleştirme gayesiyle yapılması hususunda ortak bir kanaat mevcuttur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Örgüte ait iki farklı eğitim kurumunda SGK kaydı olan, dosya arasında bulunan ... hesap hareketleri incelendiğinde; ...’nın TMSF'ye devir işlemi sonrasında da hesabında bulunan mevduatı çekmeyen sanığın, ... hesap hareketlerinin atılı suç yönünden belirleyici nitelikte gözükmemesi karşısında; örgütlü suçlar soruşturma bilgi bankasından hakkında ifade yahut beyan bulunup bulunmadığı araştırılıp varsa dosyaya getirilerek gerekirse tanık sıfatıyla dinlendikten sonra sanığın örgüte yardım kastı da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmolunan cezanın süresine göre CMK’nın 307/5. maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkı saklı tutularak hükmün CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir
Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.