20. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/4318 Karar No: 2013/6364
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/4318 Esas 2013/6364 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı tarafın tapuda kayıtlı olan taşınmazının orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla açtığı tapu iptali ve tescil davası, mahkemece kabul edilerek tapu kaydının iptaline ve orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı saptanmıştır. 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hüküm ile geçici 10. maddeye ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptal kararının dikkate alınması sonucunda taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili doğru görülmüştür. Kanun maddeleri: 1086 sayılı HUMK'nun 8/1, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrası ve geçici 10. maddesi, 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ve 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A madde.
20. Hukuk Dairesi 2013/4318 E. , 2013/6364 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... Yönetimi, davalı adına tapuda kayıtlı olan,...Mahallesi 188 ada 46 parsel sayılı 161 m² yüzölçümlü taşınmazın, 1951 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırı içinde kaldığını ileri sürerek, tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tescili istemiyle sulh hukuk mahkemesine dava açmış, mahkemece 1086 sayılı H.U.M.K."nun 8/1. maddesi uyarınca taşınmazın değerinin görev sınırını aştığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline ve orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Akçatekir Beldesinde 1951 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosunun bulunduğu, 1990 yılında 80 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 3402 sayılı Kanun gereğince yapılacak çalışmalara esas olmak üzere aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarına başladığı ve ilân edildikten sonra kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yörede genel arazi kadastro çalışması 22.11.1993 tarihinde yapılmış, sonuçları 09.06.1994 ilâ 08.07.1994 tarihleri arasında ilân edilmiş, çekişmeli taşınmaz belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit ve tescil edilmiştir. Toplanan deliller, tüm dosya kapsamı ve uzman bilirkişilerin müşterek raporundan çekişmeli taşınmazın yörede 1951 yılında yapılan orman kadastro çalışmasında orman sınırları içinde kaldığı, 14/3/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "Bu hüküm iddianın ve taşınmazın niteliği ile Devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10 maddesindeki (Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, gerekçeli kararın 23/07/2011 tarih ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlandığı, hak düşürücü sürenin bu nedenle ileri sürülemeyeceği gözönünde bulundurularak kesinleşmiş tahdit içinde kaldığından orman olduğu saptanan taşınmazın bu niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı gerçek kişiden onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 10/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi.