
Esas No: 2021/6159
Karar No: 2022/726
Karar Tarihi: 03.02.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/6159 Esas 2022/726 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kendisine ait taşınmazın uygulama kadrosu sırasında eksildiği iddiasıyla dava açmış, mahkeme davanın reddine karar vermiştir. İstinaf başvurusu da reddedilmiş, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Ancak temyiz başvurusu süresinde yapılmamıştır. Dava genel olarak kadastro tespitine itiraza yöneliktir. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkesin yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkı vardır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi de mahkemede tüm iddialarını getirme hakkını güvence altına almaktadır. 7251 sayılı Kanun'un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun'a eklenen Ek 6. madde ile kadastro mahkemesi veya askı ilan süresinden sonra açılan davalarda, miktar ve değere bakılmaksızın istinaf veya temyiz yapılabilir hükümleri getirilmiştir. Hukuk güvenliği ile hukuki belirlilik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, miktar itibariyle ... Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesi’nin 23.02.2018 tarihli kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edilmelidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında ... Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacı vekili ve davalı ... ile ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, davacı tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesinin 02.05.2018 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olması nedeniyle temyiz istemi reddedilmiş, bu kez davacı tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Uygulama kadastrosu sırasında, ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1665 parsel sayılı 8801 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 434 ada 5 parsel numarasıyla ve 7518.11 metrekare yüzölçümlü olarak; tapuda iştiraken davalı ... ve diğerleri adına kayıtlı bulunan eski 77 parsel sayılı 4020 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 434 ada 4 parsel numaralarıyla 5191.67 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait 434 ada 5 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksildiği, bu eksilmenin 434 ada 4 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli 434 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların uygulama Komisyon tutanağında belirtilen sınır ve yüzölçümleri ile tesciline karar verilmiş; hükmün davacı vekili ve davalı ... ile ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, bu kez Bölge Adliye Mahkemesinin 02.05.2018 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olması nedeniyle temyiz istemi reddedilmiş ve ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Anayasa'nın 36. maddesinin 1. fıkrası uyarınca herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmıştır. Buna göre, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
28.07.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesi ile "Kadastro Mahkemesinin veya otuz günlük askı ilan süresinden sonra, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davalarda genel mahkemelerin verdiği kararlar ile orman kadastrosuna ilişkin davalarda bu mahkemelerce verilen kararlara karşı, miktar ve değere bakılmaksızın 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulabilir." hükmü getirilmiştir. Hükmün gerekçesinde belirtildiği üzere, bu madde ile söz konusu davaların miktar veya değerine göre istinaf veya temyiz yoluna tabi olup olmadığıyla ilgili uygulamada oluşan tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuk güvenliği ile hukuki belirlilik ilkesi, 28.07.2020 tarihli ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesi karşısında, tereddüte yol açan usul kurallarının hakkaniyete halel getirecek kadar aşırı şekilci olarak uygulanmaması ve adalet duygusunun rencide edilmemesi gerektiği de gözetildiğinde, miktar itibariyle ... Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesi’nin 23.02.2018 tarihli kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği kabul edilmelidir.
Ne var ki; ... Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesi’nin 23.02.2018 tarihli kararı, temyiz eden davacının vekiline 21.03.2018 tarihinde usulünce tebliğ edilmiş, karar, davacı tarafından 25.04.2018 tarihinde temyiz edilmiştir. Kararın tebliğ edildiği tarih ile temyiz tarihi arasında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361/1. maddesinde öngörülen iki haftalık temyiz süresi geçmiştir. Dolayısıyla, davacının temyiz başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken miktar itibariyle kesin olması nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetsiz ise de ret kararı netice itibariyle doğrudur.
SONUÇ: Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere, davacının ... Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesinin 23.02.2018 tarihli kararına karşı temyiz isteminin süresinde olmamasına göre, ... Bölge Adliye Mahkemesi (2.) Hukuk Dairesinin 02.05.2018 tarihli ek kararı netice itibariyle doğru olduğundan davacı ...’nun yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanun'a uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 35,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 44,80 TL'nin temyiz edenden alınmasına, 03.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.