20. Hukuk Dairesi 2013/1016 E. , 2013/5375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında, ... Köyü 1812 parsel sayılı 1570 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalı adına tesbit edilmiş olup, halen tapuda aynı şekilde kayıtlıdır. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 08/11/2010 tarih, 2010/13281 – 13787 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle; [Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri gösterir orijinal kadastro pafta örneği ile .... Köyü sınırları içinde kalan taşınmazları gösterir kadastro paftası ve yörede 1996 yılında yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği getirtilerek; önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, öncelikle 41 nolu orman sınır noktasının yeri bilirkişiler tarafından kesin şekilde belirlenmeli, buna göre her iki köyde yapılan orman kadastrosu haritaları ile kadastro paftaları çakıştırılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının (1/10000 ölçekli olarak ayrı ayrı) ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (net-cad veya benzeri programlar
kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritası üzerinde yerini gösterir rapor alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.] denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Kanun gereğince 14.04.1999 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1956 tarihinde yapılmış ve kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz davalı adına tescil edilmiştir.
Mahkemece, her nekadar çekişmeli taşınmazın 1956 yılında genel arazi kadastrosu sırasında tarla vasfında davalı adına tesbit ve tescil edildiği, daha sonra 14.04.1999 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, ancak; orman kadastrosunun ikinci kadastro olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; arazi kadastrosu, Kadastro (Tapulama) Kanununa; orman kadastrosu ise, Orman Kanununa tâbidir. Her iki kanun özel nitelikli olduğundan, biribirilerine ikinci kadastro sayılamazlar. Somut olayda; arazi kadastrolarını hükme bağlayan 3402 sayılı Kanunun 22. maddesini uygulama olanağı yoktur. Orman kadastrosu kesinleşmekle, orman sınırları içinde kalan tapu kayıtları ve diğer belgeler kanunî değerlerini yitirirler. Taşınmazın 1999 yılında orman sınırı içine alınması işlemine malik ..."ın komisyon nezdinde yaptığı bir itiraz bulunmadığı ve süresinde de dava açılmadığından, çekişmeli taşınmazı orman kadastrosu sınırları içinde bırakan işlem 2000 yılında kesinleşmiştir.
6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesinin (dava tarihinde yürürlükte bulunan birinci fıkrasında yer alan) “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın 1999 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle verilecek mahkeme kararının, yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari) bir hüküm olduğu, bu nedenle kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/05/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.