20. Hukuk Dairesi 2013/1021 E. , 2013/5370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ....Belediyesi sınırları içinde İncirli Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, babası tarafından imar ve ihya edilerek kendisine devredildiğini ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi raporunda (A) ve (C) harfli 4696 m2 ve 4993.50 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; davalı Hazine ve katılan ... Yönetimi tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nce bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/11/2006 tarih ve 2006/10623 – 14696 sayılı bozma kararında özetle; ""Mahkemece, dava konusu taşınmazlar üzerinde davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu kabulü dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Davacı, çekişmeli taşınmazın 1970 yılında babası tarafından imar ve ihya edilerek zilyetliğinde iken kendisine verildiği ve halen de zilyetliğinde bulunduğu iddiası ile dava açmıştır. Taşınmaz yörede 1956 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmalarında taşlık, kayalık ve çalılık yerler olması nedeniyle tescil harici bırakıldığı kadastro müdürlüğünün yazılarından ve kadastro paftasından anlaşılmaktadır. Uzman orman bilirkişi raporunda taşınmazın 1957 tarihli memleket haritasında taşlık ve kayalık alanda kaldığı, ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, çekişmeli taşınmaz üzerinde halen imar ve ihya ile temizleme çalışmalarının devam ettiği, zira toprağın alt tabakasındaki kayaların yeryüzüne çıktığı, bu nedenle temizleme ihtiyacının doğduğu, erozyona açık olduğu açıklanmaktadır. Ayrıca, taşınmaza komşu 1047 ve 1057 sayılı parselleri 1996 ve 1997 yıllarında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ihdasen oluşan tapu kayıtlarıyla ilgili idarî tahkikat tutanaklarının dayanağı krokilerde taşınmazların bulunduğu yerlerin yol boşluğu olarak gösterildiği görülmektedir. Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapusuz bu taşınmazın tescilince karar verilebilmesi için öncelikle taşınmazın tarıma elverişli, tescile tâbi yerlerden olması ve zilyetliğin de 20 yılı doldurması halinde, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi gereğince de orman sayılmayan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmazların 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına tesciline karar verilebileceği öngörülmektedir. Dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazlar üzerindeki imar ve ihyanın tamamlanmadığı, toprağın alt tabakasındaki kayaların yeryüzüne çıkması nedeniyle halen temizleme ile imar ve ihya çalışmalarının devam ettiği gibi
komşu 1047 ve 1057 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtları ile ilgili 1997 tarihli idarî tahkikat tutanakları ekindeki krokilerde çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerin yol boşluğu olarak gösterildiği, dolayısıyle taşınmazlar üzerindeki imar ve ihya işlemlerinin tamamlanmadığı ve dava tarihine kadar da 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı, Medenî Kanunun 713 ve 3402 sayılı Kanunun 17. maddelerindeki koşullar davacı yararına gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır."" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 25.04.2008 tarihli celsede, davacı tarafın mazeretsiz olarak takip edilmemesi nedeniyle dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu tarihten sonra üç aylık sürede yenilenmediği gerekçesiyle H.U.M.K"nun 409/5 (yeni H.M.K."nun 150/5.) maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş,hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve Orman Yönetiminin davada, davalı konumunda olduğu, usulünce açılmış bir karşılık davası bulunmadığı, davalı idare temsilcisinin 25/04/2008 tarihli celsede davayı takip etmeyeceklerini bildirdiğine göre, yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 09/05/2013 gününde oybirliği ile karar verildi.