11. Hukuk Dairesi 2020/4855 E. , 2020/5969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 03.10.2017 tarih ve 2015/712 E. - 2017/720 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 20.11.2018 tarih ve 2017/2174 E- 2018/1761 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesinin duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.12.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacının davalıdan satın almış olduğu ürünleri kendi müşterilerine sattığını, ancak davacı firmanın bu ürünleri sattığı çeşitli otellerin ürünleri iade etmeye başladığını, bunun üzerine davacının davalı ile irtibata geçerek ayıplı ürünlerin yeniden ısıl işlem ve kükürtlenerek ayıbının giderilmesini talep ettiğini, davalı firmanın bir kısım ürünleri yeniden işleyerek teslim ettiğini, ancak gerek yeniden işlem gören, gerekse yeni gönderilen kuru kayısılardaki bozulma ve çürümenin devam ettiğini, ilk bakışta ürünlerde hiçbir sorun yokken zamanla bozulmaya ve çürümeye başladığını, davacı firmanın gizli ayıbı tespit edebilmesinin mümkün olmadığını, gizli ayıbın ortaya çıkması üzerine o tarihe kadar olan ayıplı ürünlerin miktarı kadar iade faturasını davalı firmaya gönderdiğini, ancak davalı firmanın iade faturalarını kabul etmediğini, bunun üzerine davacı firmanın ihtarname ile ürünlerde gizli ayıp olduğunu ve ürünleri teslim almasını fazla yapılan ödemenin de iadesini talep ettiğini, belirterek davacının 118.602,20 TL kadar borçlu olmadığının tespiti ile 116.743,00 TL bedelli çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı ile davacı şirket arasındaki ticari ilişki neticesinde davacı şirkete davalı tarafından 181.606,63 TL"lik ürü teslim edildiğini, satım tarihinden yaklaşık 2 ay sonra ayıp iddiasıyla dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının malın bedelini ödemeden kaçındığını, davacının malları satın alındığında 3 kişilik gıda mühendisi grubuyla birlikte malları tahlil ettiğini, muayenesini yaptırdığını ve herhangi bir ayıbın bulunmaması üzerine de malları teslim aldığını, gerek kükürtlü kayısı gerekse de gün kurusu kayısı paketlemelerde serin ve kuru yerde saklayınız ibarelerinin bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ayıbın gizli ayıplı malların otellere satışından sonra davacı şirkete iade edilmesi üzerine öğrenildiği, söz konusu ayıpların ortaya çıkması üzerine davalı şirkete gönderildiği ve davalı şirketçe bir kısım ürünlerin işlenerek tekrar davacı şirkete gönderildiği, son olarak da Antalya 12. Noterliği 21.07.2015 tarih ve 21890 yevmiye nolu ihtarı ile gizli ayıbın davalıya bildirildiği, alınan bilirkişi raporlarında da satılandaki ayıbın TTK 23/c maddesinde belirtilen şekilde 8 gün içerisinde ortaya çıkacak ayıplardan olmadığı, davacı şirkete ait deponun teknik ve hijyenik açıdan uygun olduğunun resmi tutanakla da sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, TTK"nın 23/1-c maddesi uyarınca; malın ayıplı olduğu tespit sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içinde durumu ihbar etmesi, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceletmesi ve aynı süre içerisinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, TBK"nın 223/2 maddesi uyarınca; gözden geçirme ve bildirimde bulunma ihmal edilirse satılanın kabul edilmiş sayılacağı, gizli ayıp halinde ise durumun derhal satıcıya bildirilmesi gerektiği, eldeki dava 24.07.2015 tarihinde açılmış, bunun üç gün öncesinde 21.07.2015 tarihli ihtarname ile iade faturası düzenlendiği bildirilmiş, bu hali ile Ocak 2015 tarihine kayıtlanan tutanak ve davacının müşterilerine ait iade faturalarının üzerinden uzun bir süre geçtiği, yukarıda değinilen yasa maddelerinde düzenlenmiş sürelerin fazlasıyla aşıldığı, davacı tarafça süresi içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18.12.2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.