Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/17235 Esas 2014/14418 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/17235
Karar No: 2014/14418
Karar Tarihi: 11.06.2014

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2013/17235 Esas 2014/14418 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Mahkeme, bir sürücünün alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle \"emniyetli bir şekilde\" araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebileceğini belirtmiştir. Alkolün ve uyuşturucu maddenin sırf kullanımının bu suçun oluşması için yeterli olmadığı ifade edilmiştir. Mahkeme ayrıca, alkol konsantrasyonu her ne seviyede olursa olsun alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceğini vurgulamıştır. Mahkeme, sanığın beraatine karar veren mahkeme hükmünün isabetsiz olduğuna karar vermiş ve sanığın suçlu olduğuna hükmetmiştir. Kanun maddeleri olarak ise; 5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesi ve 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi değinilmiştir.
12. Ceza Dairesi         2013/17235 E.  ,  2014/14418 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname No : 12 - 2013/145889
    Mahkemesi :Bergama 1. Sulh Ceza Mahkemesi
    Tarihi :19.02.2013
    Numarası :2012/798 - 2013/217
    Suç :Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma

    Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    5237 sayılı TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla;
    İncelenen dosyada; Olay günü gece saat 23:40 sularında polis merkezine yapılan ihbarda, sanığın alkollü olduğunun ve tehlikeli şekilde araç sevk ve idare ettiğinin bildirilmesi üzerine, kolluk görevlilerince yapılan araştırmada, sanığın ilçe merkezinde cadde üzerinde, sevk ve idaresindeki otomobille seyir halindeyken görüldüğü ve saat 00:01 itibariyle yapılan ölçümde 95 promil alkollü olduğunun belirlendiği, Adli Tıp Kurumu uygulamalarına göre, alkol derecesinde her saat, 15 promil azalma olduğu göz önüne alındığında, sanıktaki alkol derecesinin 100 promilin üzerinde olduğu ve polis merkezine yapılan ihbar içeriğiyle de sabit olduğu üzere, sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği, dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.