13. Hukuk Dairesi 2016/14563 E. , 2019/9989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ... vatandaşı olan ..."nın mirasçıları olduklarını, ... konsolosluğunda çalışan ... Muzaka tarafından bir kısım mirasçı adına davalı ..."e vekaletname verildiğini, muris 1631 ada, 21 parselde kayıtlı 1/2 hissesine sahip olduğu taşınmaz hakkında, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1990/390 Esas sayılı kararı ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesi kararı verildiğini ve taşınmazın satışa çıkarılarak satışın yapıldığını, ancak satış bedelinin kendilerine ödenmediğini ileri sürerek; paylarına karşılık gelen 282.354,99 TL"nin bankaya yatırılma tarihi itibariyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 282.354,99 TL’nin satış dosyasından ödeme yapıldığı günden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."dan alınıp verasetteki mirasçıların payları oranında davacılara verilmesine, karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nun 294. maddesi gereğince mahkemece yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilir.
Anılan yasa hükümleri dikkate alındığında somut olayda; veraset ilamları dikkate alınarak davacı mirasçıların paylarına göre hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde tüm mirasçıların dava açmadığı gözetilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, açıklanan yasa hükümleri doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınarak veraset ilamları doğrultusunda davacı mirasçıların payları belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilemsi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Yine mahkemece hüküm kurulurken, 282.354,99 TL’nin satış dosyasından ödeme yapıldığı günden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ..."dan alınıp verasetteki mirasçıların payları oranında davacılara verilmesine, denilmek suretiyle faizin hangi tarihten başladığı hususunda da infazda tereddüt yaratacak şekilde müphem ve çelişkili hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, davalının sorumlu tutulduğu miktara ilişkin faiz başlangıç tarihi hakkında açık ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediğine, peşin alınan 4.821,90 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.