19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/6530 Karar No: 2017/379 Karar Tarihi: 4.01.2017
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/6530 Esas 2017/379 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, müvekkilinin bir bankaya kefil olduğunu ancak bankanın asıl borçluya karşı önceden herhangi bir işlem yapmadığını belirterek icra takibinin iptalini ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise asıl borçlu aleyhine işlem yapıldığını, kefillerin müteselsilen sorumlu olduğunu ve zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu savunarak davanın reddini ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkeme, asıl borçlu hakkında önceden yapılan bir takip bulunmadığı için kefiller hakkında icra takibi yapmanın mümkün olmadığını ve davacının davasının kabulüne karar vermiştir. Kanun maddeleri ise 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesi ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/6. maddeleridir.
19. Hukuk Dairesi 2016/6530 E. , 2017/379 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin kredili mevduat hesabı sözleşmesinde garantör sıfatıyla ,imzası olduğunu, icra dosyasında herhangi bir hesap kat ihtarnamesi bulunmadığının tespit edildiğini, kanun gereğince üstlenilen bu sorumluluğun kefalet olduğunu, müvekkilinin dava dışı ...’ın ... Bankası’na olan kredi kartı ile kredili mevduat hesabına kefil olduğunu, sözleşmelerde mevzuat gereği kefili sorumlu tutabilmek için bulunması gereken zorunlu unsurlar bulunmadığından alacağın müvekkilden talep edilmesinin ve asıl borçlu hakkında gerekli işlemler yapılmadan kefile karşı işlem yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek icra takibinin iptalini ve davalı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ...’in yasal takip borçlusu ..."a garantör sıfatıyla kefil olduğunu, ilgili sözleşmenin dördüncü maddesi uyarınca " .... Müşteri ve garantör bu sözleşmeden doğan her türlü borç ve yükümlülükten müteselsilen sorumlu olduklarını kabul ve tüm itiraz ve defilerden feragat ederler. Bankanın Müşterilere ve garantöre başvuru hakkı saklıdır." şeklindeki düzenlemeyi kabul ettiğini, asıl borçlu aleyhine daha önceden işlem yapıldığını, zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu belirterek davanın reddini, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, Ankara 26 icra müdürlüğünün dosyası ile davalı banka ile asıl borçlu ile kefiller hakkında birlikte takip yapıldığı, asıl borçlu hakkında önceden yapılan bir takip bulunmadığı, dosyaya bu konuda herhangi bir belge ibraz edilmediği, asıl borçluya karşı sonuçsuz kalan bir takip bulunmaması nedeniyle kefiller hakkında icra takibi yapmanın 4077 sayılı yasanın 10, 6502 sayılı yasanın 4/6 maddeleri uyarınca mümkün bulunmadığı, tüm dosya kapsamından anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, maddi hatanın mahkemece her zaman düzeltilme imkanının olduğunun anlaşılmış olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 24 /01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.