12. Ceza Dairesi 2013/17145 E. , 2014/14372 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç :Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm :TCK"nın 179/3-2, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, Türk Ceza Kanunu"nun 179/3-2, 53/1 maddeleri gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair Salihli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.5.2008 tarih ve 2998/162 E. 2008/450 K sayılı kararının 18.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra sanığın deneme süresi içerisinde 19.11.2012 kesinleşme tarihli suç üstlenme suçunu işlemesi nedeniyle hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair aynı Mahkemenin 12.02.2013 tarihli ve 2012/919 esas, 2013/178 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi" halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmamakta, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen TCK’nın 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Salihli 2. Sulh Ceza Mahkemesince, sanığın TCK‘nın 179/3-2, 53/1. maddeleri gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına karar verilmiş, sanığın denetim süresi içinde işlediği suç üstlenme suçundan 17.10.2012 tarihinde Salihli 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün 19.11.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine, mahkemesine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının değerlendirilmesi için yapılan ihbar ile, dosya yeniden ele alınarak önceki hükmün açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, sanığın Türk Ceza Kanunu"nun 179/3-2, 62/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezasına ve cezanın adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen husus dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.