Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3483
Karar No: 2020/5869
Karar Tarihi: 06.10.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/3483 Esas 2020/5869 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2019/3483 E.  ,  2020/5869 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 05.03.2019 gün ve 2016/15438 Esas- 2019/1936 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince temliken tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacılar vekili, dava konusu 595 ada 3 parsel sayılı taşınmaz, davacıların murisi ... adına kayıtlıyken, ... 1. İcra Müdürlüğünün 1989/1242 E sayılı dosyasında, davalı tarafın talebi üzerine taşınmaz üzerine haciz şerhi konulduğunu, davacıların murisi tarafından ... İcra Tetkik Mercii Mahkemesinin 1989/3 E sayılı dosyası ile meskeniyet iddiasında bulunularak haczin kaldırılmasının istendiğini ve mahkemece talep kabul edilerek, davacılar murisine ait ev üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiğini, taşınmazda davacılar murisine ait hissenin satışının ise ... İcra Müdürlüğünün 1989/28 Talimat sayılı dosyası ile davalıya yapıldığını, davalı tarafından davacılar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açıldığını ve mahkemece elatmanın önlenmesine karar verildiğini ve ... İcra Müdürlüğünün 2013/253 E sayılı dosyası ile tahliye işlemleri başlatıldığını belirterek, dava konusu taşınmazın tapu kaydında “D” harfi ile gösterilen davacılara ait evin kullanımına yetecek kadar kısmının davacılar adına tesciline veya taşınmazın bu kısmının Türk Medeni Kanununun 724. maddesi uyarınca uygun bir bedel karşılığında davacılar adına tesciline, mümkün olmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik dava konusu evin bedeli olarak 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak miras hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, hak düşürücü sürenin dolduğunu, elatmanın önlenmesi davasında verilen kararın bu dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, temliken tescil koşullarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temliken tescil koşulları oluşmadığı ve davalı tarafın dava konusu evi satın almak istemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Dairemizin 05.03.2019 tarih, 2016/15438 Esas -2019/1936 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Dairemizin onama kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
    Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
    TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir.
    Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir.
    d) Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Öte yandan; sebepsiz zenginleşme, Türk Borçlar Kanunun 77 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan 77.maddeye göre; “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.”
    Buna göre sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi zarar değil, alacaklının (davacının) malvarlığında meydana gelen eksilmedir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ile zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
    Bu genel açıklamalar ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; davacılar murisi ...’ın 28.03.1988 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti ile malik olduğu dava konusu 595 ada 3 parsel sayılı taşınmazda, 1982 yılında dava konusu evi inşaa ettiği, ... İcra Dairesi’nin 1989/28 Talimat sayılı dosyası ile 07.01.1992 tarihinde, dava konusu taşınmazda davacılar murisi adına kayıtlı 5724/6285 hissenin, krokide “D” harfi ile gösterilen ve davacıların murisine ait ev hariç olmak üzere davalıya ihale edildiği, davalının 05.05.1999 tarihli tescil istem belgesi ile dava konusu evi satın almadığını belirterek 5724/6285 hissenin adına tescilini istediği ve söz konusu hissenin davalı adına tescil edildiği, tapu kaydında “D” harfli evin ...’a ait olduğu beyanının yer aldığı ve evin inşaa edildiği tarihten bu yana davacılar tarafından kullanıldığı, davalı tarafça davacılar aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/102 E-114 K sayılı dava dosyasında elatmanın önlenmesi davası açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve kararın 18.11.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Saptanan bu hususlar dikkate alındığında, davacılar murisinin dava konusu evi inşaa ettiği tarihte, taşınmazın kendisine ait olması ve taşınmazın ifrazının mümkün olmaması nedeniyle temliken tescil şartları oluşmamış ise de; davalı tarafça davacılar aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasının kabul edilerek kesinleştiği ve bu davada davacılar murisi tarafından iyi niyetle inşaa edilen, dava tarihine kadar davacılar tarafından kullanılan dava konusu eve yönelik tazminata da hükmedilmediği gözetildiğinde, dava konusu evin davalı mamelekinde sebepsiz zenginleşme meydana getirdiği açık olup; davacıların, davalıdan dava konusu evin muhik tazminat bedelini talep edebileceğinin kabulü gerekir.
    Bu durumda mahkemece, davacılara ait yapının dava tarihindeki muhik tazminat bedeli bilirkişiler marifetiyle belirlenerek, bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde tazminat isteminin de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Açıklanan bu yönler gözetilmeden, verilen mahkeme kararının belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizin 05.03.2019 tarihli ve 2016/15438 Esas, 2019/1936 Karar sayılı ilamı ile onanması maddi hataya dayalı olduğundan davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 05.03.2019 tarih ve 2016/15438 Esas, 2019/1936 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi