1. Hukuk Dairesi 2016/18469 E. , 2020/1944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hata hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Davacı, ortak mirasbırakanları ..."tan intikal eden taşınmazlar için diğer mirasçılarla birlikte miras taksim sözleşmesi düzenlediklerini, anılan sözleşme uyarınca 3138 parsel sayılı taşınmazın kendisine verilmesinin kararlaştırıldığını, ancak tapuda tescil işlemleri yapılırken hatalı olarak davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, anılan miras taksim sözleşmesinde mirasçılardan birinin imzası olmadığı için geçerli olmadığını, sözleşmeden 9 ay sonra tekrar düzenleme yapıldığını ve tapuda tescil edildiği üzere çekişme konusu taşınmazın kendisine verilmesinin kararlaştırdığını, davacının hataya düşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının esaslı hataya düştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2092, 866, 1354, 1475, 1965, 2581, 2619, 3138, 460, 511, 1455, 3201, 3430, 641, 1454, 3059, 835 ve 2956 parsel sayılı taşınmazların ...’a ait olduğu, ...’in 08.05.2006 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi ... ile çocukları ..., ..., ... ve ...’nın kaldığı, mirasçıların 27.03.2012 tarih ve 1885 yevmiye numaralı resmi senet ile anılan 18 parça taşınmazı taksim ettikleri, buna göre 2092 parse sayılı taşınmazın 1/3’er pay ile ..., ... ve ...; 866 parsel sayılı taşınmazın 1/4’er pay ile ..., ..., ... ve ...; 1354, 1965, 2581 ve 2619 parsel sayılı taşınmazların 1/2’şer pay ile ... ve ...; 1475 parsel sayılı taşınmazın 1/2’şer pay ile ... ve ...; 3138 ve 460 parsel sayılı taşınmazların ...; 511, 1455, 3201 ve 3430 parsel sayılı taşınmazların ...; 641, 1454 ve 3059 parsel sayılı taşınmazların ...; 835 ve 2956 parsel sayılı taşınmazların ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31. ve 32. maddelerde sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen tarafın, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabileceği ve verdiği şeyi geri isteyebileceği kuşkusuzdur.Öte yandan, hata nedenine dayalı davalarda hataya düştüğünü iddia edip sözleşme ile bağlı olmadığını iddia eden taraf, bu iddiasını ancak akidine karşı ileri sürebilir.
Somut olaya gelince, mahkemece hükme esas alınan 07.07.2011 tarihli miras taksim sözleşmesinde mirasçılardan ...’nin imzası bulunmadığı için anılan sözleşmenin geçerli bir taksim sözleşmesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ne var ki, hata hukuksal nedenine dayalı davaların her türlü delil ile ispatı mümkün olduğundan eldeki davanın ispatında delil olarak kullanılmasında engel yoktur.
Ancak, 11.12.2007 tarihli bir miras taksim sözleşmesi daha olduğu dosya kapsamında sabittir. Tapu memuru önünde yapılan 27.03.2012 tarihli ve 1885 yevmiye numaralı taksim sözleşmesi ile diğer sözleşmelerden farklı bir işlem yapıldığı görülmektedir.Öte yandan, taraflar tanık deliline dayanmış olup, mahkemece tanık deliline dayanılmış olmasına rağmen taraflara tanık listesi ibraz etmeleri için usulüne uygun süre verilmemiş ve taraf tanıkları dinlenilmemiştir.Hal böyle olunca, mahkemece tanık bildirmesi için taraflara usulünce süre verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenilmesi ile sözleşmeler de dikkate alınmak suretiyle davacının hataya düşüp düşmediği tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.