Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/804
Karar No: 2020/5867
Karar Tarihi: 06.10.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2020/804 Esas 2020/5867 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2020/804 E.  ,  2020/5867 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15/11/2011 gününde verilen dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07/04/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı, davalı ... tarafından ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1482 Esas sayılı dosyası ile, ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2981 ada 47 parselde kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölüme yönelik, ipoteğin kaldırılması davası açıldığını, ipotek lehtarlarından murisi ...’in dava tarihinden önce 01.12.1991 tarihinde ölmüş olmasına rağmen mirasçıları davaya dahil edilmeden yargılama yapılarak ipoteğin kaldırılmasına karar verildiğini ve kararın usulsüz olarak kesinleştiğini belirterek, ipoteğin kaldırılması davasının yargılamasının yenilenmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, ipoteğin kaldırılması davasında verilen kararın temyiz edildiğini, temyiz dilekçesinde ipotek lehtarı ...’in ölü olduğunun belirtildiğini, ancak kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 06.03.2014 tarih, 2013/15716 Esas -2014/2990 Karar sayılı ilamıyla, “Somut olaya gelince, dava konusu 2981 ada 47 sayılı parsel üzerinde başka şahıslarla birlikte muris ..."inde ipotek lehtarı olduğu görülmektedir. Sunulan nüfus kaydına göre bu şahsın ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davadan yaklaşık 16 yıl evvel 1991 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında anılan ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1482 Esas 2010/1038 Karar sayılı davasında usulüne uygun bir taraf teşkilinin sağlandığından söz etmek mümkün değildir. Ayrıca ölü kişiye yapılan tebligat da geçerli olamayacağından ortada yargılamanın yenilenmesi istenebilecek kesinleşmiş bir karar bulunmadığından mahkemece davanın kabul edilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan ipotek lehtarının mirasçılarına yargılamanın yenilenmesi istenen asıl davadaki dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden bu davanın dilekçesi temyiz dilekçesi kabul edilmeli temyiz harcının da ikmali sağlandıktan sonra incelenmek üzere Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ortada yargılamanın yenilenmesinin istenebileceği kesinleşmiş bir karar bulunmaması nedeniyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı ... temyiz etmiştir.
    1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2018 tarih, 2017/14-2219 Esas-2018/1590 Karar sayılı ilamında;
    “Usul hukuku biçimsellik (şekilcilik, formalizim) üzerine kurulmuştur ve bu nedenle “şeklî (biçimsel) hukuk” olarak adlandırılır. Davalarda biçimsellik tarafların yargılamanın sonucunu hesaplayabilmesi, yasa yolları ile bunu denetleyebilmesi, keyfilikten korunma, eşit davranılma gibi güvenceler sağlamakla birlikte; sıkı sıkıya şekle bağlılık olarak görülmemeli, maddi gerçeği bulmak ve adaletli karar vermek adına hakkaniyete uygun olarak değerlendirilmelidir. Biçimselliğin bu doğrultuda yorumlanmasında usul ekonomisi ilkesi devreye girmektedir. Usul ekonomisi, medeni yargılama hukukuna egemen olan ilkelerden biridir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasında ve HMK’nın 30. maddesinde ifade edilen emredici nitelikteki bu ilke, yargılamanın amacına hizmet eden araçlardan biridir. Usul ekonomisi, yasalarda öngörülen düzenleme çerçevesinde yargılamanın kolaylaştırılmasını, yargılamada öngörülen olağan zaman süresinin aşılmamasını ve gereksiz gider yapılmamasını amaçlar ve bunu hâkime bir görev olarak yükler (Yılmaz, E:, Usul Ekonomisi, AÜHFD, 2008, C. 57, S.1, s.243). Yargıtay’a göre de usul ekonomisi adaletin ucuz, çabuk ve isabetli olarak sağlanmasının temel kurallarındandır. (HGK’nun 10.4.1991 tarihli ve 15-91/202 sayılı). Temel bir usul hukuku kuralı olarak vakıa ve delillerin taraflarca getirileceği ve hukuki nitelendirmenin hâkim tarafından yapılacağı konusunda tartışma bulunmamaktadır. Fakat HMK’nın 24, 25, 26 ve 30. maddelerinin hükümleri birlikte değerlendirildiğinde hâkimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlı olup dayandıkları kanun hükümleriyle ve onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmadığı ve kanunları resen tatbik ederek iddia ve savunmadaki talep sonuçlarını karara bağlamakla mükellef bulunduğu neticesine varılır. Bir başka ifade ile hâkim, tarafların sunduğu vakıaları ve talep ve cevap sonuçlarını incelemeli fakat dava ya da şikâyetin vasıflandırılmasında yalnızca onların beyanlarına bakmayıp, bu belirlemeyi kendisi yapmalıdır, zira hâkim Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlüdür (HMK m. 33). Diğer taraftan tebligat, hukuki bir işlemin veya durumun ilgili kişiye bildirilmesi amacıyla yetkili kurum tarafından yapılan yazı veya ilan yoluyla belgeleme işlemidir. Tebligatın teslim alınmasıyla birlikte tebligata konu olan hukuki duruma ilişkin süreler başlar. Nitekim 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432. maddesinin birinci fıkrası ve yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanununun 361. maddesinin birinci fıkrasında temyiz kanun yoluna başvuru süresinin kararın tebliği ile başlayacağı hüküm altına alınmıştır.” gerekçesine yer verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun anılan kararı ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ... tarafından 05.12.2007 tarihinde, ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2009/1482 E-2010/1038 K sayılı dosyası ile açılan ipoteğin kaldırılması davasında, ipotek lehtarı ...’in dava tarihinden önce 01.12.1991 tarihinde öldüğü ve mirasçılarının yokluğunda yargılama yapılarak, ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği ve kararın Dairemizin 14.07.2011 tarih, 2011/8841 E-9278 K sayılı ilamıyla onanarak, kesinleştirildiği görülmüştür. Mahkemenin bu kararından ipotek lehtarı ... mirasçılarının haklarının da etkilendiği açıktır. Bu hâlde, bahsi geçen karara karşı hukuki hakları zarar gören kişilerin temyiz yoluna başvurabileceğinin kabulü gerekeceğinden ipotek lehtarı ... mirasçısı ...’in yargılamanın yenilenmesi talebi olarak adlandırdığı talebinin usul ekonomisi ilkesinin gereği olarak ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2009/1482 Esas -2010/1038 Karar sayılı kararının temyiz istemi olarak kabul edilerek değerlendirilmesi ve bu çerçevede inceleme yapılması gerektiği anlaşıldığından, ... Anadolu 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.04.2015 tarih, 2014/398 Esas- 2015/224 Karar sayılı kararının, ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.09.2010 tarih, 2009/1482Esas- 2010/1038 Karar sayılı ilamına yönelik Dairemizin 14.07.2011 tarih, 2011/8841 Esas- 9278 Karar sayılı kararının ve kesinleşme şerhinin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Yukarıda açıklanan nedenlerle, ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 2009/1482 E-2010/1038 K sayılı ilamına yönelik davacı ...’in temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
    Asıl ve birleştirilen davalar, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili, dava konusu 2981 ada 47 parselde kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydına, 15.02.1978 tarih 1500 yevmiye ve 19.01.1979 tarih 553 yevmiye numaralı işlemlerle konulan ipotek şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Bir kısım davalı, ipotek lehtarlarının bir kısmının ölü olduğunu, ölü kişiler aleyhine dava açılamayacağını ve dava konusu ipoteğin teminat ipoteği olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 13.10.2009 tarih, 2009/3245 Esas -5313 Karar sayılı ilamıyla, ilamda yazılı gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davaların kabulüne dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan 15.02.1978 ve 19.01.1979 tarihli ipotek şerhlerinin kaldırılmasına dair verilen kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2011/8841 Esas -9278 Karar sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilmiş ve karar kesinleştirilmiştir.
    Tapu kaydındaki şerhlerin kaldırılmasına ilişkin davalarda husumetin kural olarak tapudaki şerhin lehtarına yöneltilmesi gerekir.
    Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde, ..., Fatma Esin, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... lehine, 19.01.1979 ve 15.02.1998 tarihli ipotek şerhleri bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça ipotek şerhinin terkini istenmesine rağmen ipotek lehtarından ölü ... mirasçıları davaya dahil edilmeden ipotek şerhlerinin terkinine karar verilmiştir.
    O halde mahkemece, ipotek lehtarı ... mirasçılarının davada taraf kılınması sağlanarak, savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan adı geçenlerin savunma ve hukuki dinlenilme hakları ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, ... Anadolu 18. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.04.2015 tarih, 2014/398 Esas -2015/224 sayılı Kararının, ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1482 Esas -2010/1038 Karar sayılı ilamına yönelik Dairemizin 14.07.2011 tarih, 2011/8841 Esas -9278 Karar sayılı ilamının ve kesinleşme şerhinin KALDIRILMASINA; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ...’in temyiz isteminin kabulü ile, ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.09.2010 tarih, 2009/1482 Esas -2010/1038 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi