13. Hukuk Dairesi 2012/25832 E. , 2013/25079 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali-tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın birleşen davanın kabulüne asıl davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı karşı davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ile vekili Avukat ... Yankal ile davalı asil ... ve vekili Avukat ...gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı-birleşen dosya davalısı, alacaklısı olduğu çeki avukatı olan davalıya tahsil etmesi için verdiğini, bu yönde başlatılan takip sırasında haricen alacağın tahsil edilmesine rağmen bedelinin kendisine ödenmediğini sonradan öğrenmesi üzerine, alacağın davalı vekilden tahsili yönünde başlattığı takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının uzun süre avukatlık bürosunda çalışan ve 23.6.2009 tarihinde güvensizlik nedeniyle işten çıkarttıkları kişi olduğunu, bahsi geçen hamiline yazılı çekin alacaklısının gerçekte dava dışı müvekkili ... ... Yıldırım olduğunu, tahsili işlemleri sırasında kolaylık olması için yanında çalışan işçisi davacı adına ciro ettiğini ve takibin de onun adına başlatıldığını savunarak asıl davanın reddi gerektiğini, çek borçlusu ... tarafından ödenen borcun müvekkili ... ... Yıldırım"a derhal ödendiğini, gerçekte alacaklısı kendisi olmamasına rağmen davacının kötüniyetle ... Uslu"nun iradesini fesada uğratarak onun elinden sanki kendisine şahsi borcu varmışve çek de bu nedenle verilmiş gibi geçmiş tarihli belge
aldığını ileri sürerek açtığı birleşen dava ile 20.6.2008 tarihli "çek teslim belgesi" başlıklı evrakın hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen dosya davalısı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı alacak hakkında yürütülen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, lehine başlatılan kambiyo senedine dayalı takipte vekili sıfatı ile hareket eden davalının, tahsil etmesine rağmen senet bedelini kendisine ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise senedin gerçek alacaklısının davacı olmadığını savunmuştur. Bu halde davalı savunmasını miktar itibari ile yasal delillerle ispatlamak durumundadır. Mahkemenin, avukat olan davalının bürosunda çalışan davacıya takipteki işlemleri kolaylaştırmak için hamiline yazılı senedi ciro ederek onun adına takip başlatmasının mutad uygulama olduğu ve bu durumun senetle ispat kuralının istisnasını teşkil ettiği yönündeki değerlendirmesinin kabulü mümkün değildir. Davalı, savunmasını ispata elverişli yazılı belge sunamamış ise de, cevap dilekçesinde "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı anlaşıldığından bu husus kendisine hatırlatılarak neticesine göre hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirir.
2-Birleşen davada, asıl dosya davalısı vekil, davacı-birleşen dosya davalısının, sırf takibe konu senedin kendi borcuna ilişkin olarak verildiği yönünde delil yaratmak için senet borçlusundan hile ile aldığı 20.6.2008 tarihli çek teslim belgesinin geçersizliğinin tespitini istemiştir. Bu belgede tahsil edilip bedeli ödenmediği ileri sürülen çekin borçlusu, asıl dosya davacısı ..."a olan borcundan dolayı mezkur çeki verdiğini beyan etmiş, belge borçlu Ilgım Ltd. Şirketi yetkilisi ... ve ... tarafından imzalanmıştır. Birleşen dosya davacısı, bu belgenin hükümsüzlüğüne karar verilmesinde, asıl davada haklılığını ortaya çıkaracağından hukuki menfaatinin bulunduğunu ileri sürmüş ve mahkemece de aynı değerlendirmeyle yapılan inceleme sonunda Ilgım Ltd.nin de davalı sıfatıyla taraf olarak gösterildiği davada, hile iddiasına dayanan davacının senetle ispat zoruluğunun bulunmadığı, tanıklar ve ..."nun iddiayı doğruladığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Geçersizliğinin tespiti istenilen belgenin asıl dosyada tartışılması gereken delil mahiyetinde bulunduğu ve davacının da belgede taraf olmadığı gözetildiğinde davada husumet ehliyetinin bulunmadığı dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi kararın bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı ve birleşen davanın davalısı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalı karşı davacıdan alınarak davacı karşı davalıya ödenmesine, peşin alınan 29,70 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.