14. Hukuk Dairesi 2020/3098 E. , 2020/5862 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/05/2009 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/11/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu 230, 405, 406, 548 ve 821 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalı davayı kabul etmiş; bir kısım davalı davanın reddini savunmuş; davalı ..., dava konusu 821 parsel sayılı taşınmazda ev, duvar ve ağaçlarının olduğunu beyan ederek; davalı ... ise, dava konusu 406 parsel sayılı taşınmazda ağaçları olduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 05.04.2017 tarih, 2015/10319 Esas, 2017/2779 Karar sayılı ilamı ile, “Somut olaya gelince; davalı ... temyiz dilekçesinde, ..."ın mirasçısı olduğunu, ..."ın mirasçılarının usulüne uygun davaya dahil edilmediğini, tebligatların ehil olmayan ..."a yapıldığını, temyiz dilekçesi ekinde sunulan 08.12.2011 tarihli ... Devlet Hastanesince düzenlenmiş doktor raporuna göre ..."ın şizofreni hastası olduğunu ileri sürdüğünden, mahkemece bu husus gözetilerek adı geçen davalının hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı ile vasi tayini gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre de ..."a, kendi adına ve diğer davalılar adına yapılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı üstünde durularak taraf teşkili sağlanmalıdır. Diğer taraftan dava konusu taşınmazların kayıt malikleri, ..."ın yargılama sırasında 11.12.2012 tarihinde, ..."ın 29.05.2010 tarihinde, ..."ın 22.09.2012 tarihinde, ..."ın 19.07.2011 tarihinde, ..."ın 13.12.2011 tarihinde; yine ..."ın yargılamadan sonra 03.01.2014 tarihinde, ..."in 17.05.2013 tarihinde öldüğü, bu kişilerin mirasçılık belgelerinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından, adı geçen tapu kayıt maliklerinin mirasçılık belgelerini dosyaya sunarak mirasçılarının davada yer almalarının sağlanması için davacı vekiline süre verilmesi gerekmektedir. Öte yandan dava dilekçesinde ... mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesine rağmen, anılan kayıt malikinin mirasçılık belgesinin dosyada mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamından, davacıların, tapu kayıt maliki ..."ın mirasçıları olduğu düşünülmekte ise de mirasçılık durumunun denetlenebileceği mirasçılık belgesi dosya içerisinde bulunmamakla; bahsedilen ölü kayıt malikleri ... ve ..."ın mirasçılık belgelerinin sunulması ve davada taraf olarak gösterilmeyen mirasçıları olması halinde bu kişilerin de davaya dahil edilmesi için davacı vekiline süre verilmedir. Yukarıda belirtildiği üzere taraf teşkili sağlanıp, tarafların iddia, savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; davalı ... tarafından dava konusu 821 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarda hak sahibi olduğu ileri sürülmüş olmasına rağmen yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca mahkemece, tarafların bu hususta ittifak edip etmedikleri üzerinde durulmamış, ittifak etmiyorlarsa bu konuda davalıya dava açmak üzere süre verilmemiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhtesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanların tespit edilmesi, muhtesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhtesat iddiasında bulunan davalılara muhtesatın aidiyeti konusunda dava açmak için uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhtesat iddiasını kabul etmesi veya muhtesatın aidiyeti davası açılıp da muhtesatın davalılara aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a bendi gereğince yenileme çalışması yapıldığı ve taşınmazlara yeni parsel numaraları verildiği, yenileme çalışmasının 15.11.2013 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği anlaşıldığından mahkemece, oluşan yeni parsel numaraları üzerinden karar verilmesi gerekirken işlerliğini yitiren parseller üzerinden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının iadesine, 06.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.