4. Hukuk Dairesi 2019/1312 E. , 2019/3016 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 03/11/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sebebiyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/01/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava haksız eylem sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalının yapmış olduğu hafriyat çalışmaları sebebiyle müvekkillerinin taşınmazında çatlama ve kaymalara sebebiyet verilerek oturulamaz hale geldiğini belirterek oluşan zararın tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine dair 20/11/2014 tarihli karar davacı vekilinin vaki temyiz talebi üzerine, Dairemizin 23/05/2016 tarihli ve 2015/6510 esas 2016/6830 karar sayılı "...davacılara ait binanın davalının yaptığı inşaat çalışmaları nedeniyle zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Mahkeme gerekçesinde belirtilen, yapının ruhsatsız olması ve yapı koşullarının bulunmaması davacıların müterafik kusuru olup tazminattan indirim nedeni olabilir" şeklindeki gerekçe ile yapılan bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devamla yapılan bilirkişi incelemesi ve alınan rapor ve davacı vekilinin ıslah talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 03/11/2008 tarihinde eldeki davayı açtığı, 07/06/2018 havale tarihli dilekçe ile ıslah harcı yatırmak suretiyle talebini artırmış olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre; dava tarihinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte olduğu ve belirsiz alacak davasının bu Kanun"da düzenlenmediği dikkate alındığında davacının dava dilekçesindeki talebinin artırılmasına ilişkin dilekçesi ıslah niteliğindedir.
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olup, 1086 sayılı HUMK"un 83 ve devamı maddelerinde, 6100 sayılı HMK"nın 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da ıslahın tahkikatın bitimine kadar yapılması gerektiği öngörülmüş, 04/02/1948 tarih ve 1944/10 esas 1948/3 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kabul edilmiştir. Şu durumda; mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak yanlış nitelendirilmek suretiyle davacı vekilinin talep artırma dilekçesinin ıslah olarak değerlendirilmemesi ve yukarıdaki
yasal düzenlemeler dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, haksız eylem nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir. Dairemiz çoğunluğu tarafından bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağına dair 04/02/1948 tarihli İçtihadı Birleştirme kararına aykırılıktan dolayı ilk derece mahkemesi kararı bozulmuş; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"na 31/03/2011 tarihinde eklenen geçici 3. maddesiyle Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2"nci Hukuk Usulü Muhakemeleri maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı öngörülmüştür.
Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasının sürdürüleceği şeklinde düzenleme yer almıştır.
Değişiklikten önceki Kanunun 439. maddesinde, temyiz mahkemesi iki tarafın temyiz ve cevap dilekçelerinde yazılı bütün itiraz ve savunmalar hakkında gerekçe göstererek ret veya kabul şeklinde karar verip, bunları kararına yazmak zorunda olduğu gibi, temyiz mahkemesinin tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü sebeplerden ötürü de temyiz edilen kararı bozabileceği hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK"nın 369/1. maddesinde ise; Yargıtay’ın, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebileceği belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, temyiz sebebi olarak ileri sürülmese dahi, incelenmesi gereken hususlar söz konusudur.
Özellikle HMK"nın değişiklikten önceki 439. maddesi dikkate alındığında, tarafların temyiz itirazlarının Yargıtay ilamında karşılanması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dairemiz çoğunluğunca, bozmadan sonra ıslah olamayacağı gerekçesi ile karar bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığı vurgulanmıştır.
Usule ilişkin bozmalarda, çoğu zaman tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeyebilir. Ancak, eldeki davada ıslah sadece dava dilekçesindeki miktarın artırılması istemine ilişkin olup davalının husumet, hesap unsurları gibi başkaca temyiz itirazları mevcuttur. Bu itirazlar dava dilekçesindeki miktarları da kapsadığından incelenmelidir. Bu haliyle bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına katılmakla birlikte davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüş ve kararına bu yönüyle katılmamaktayız.22/05/2019