Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1193
Karar No: 2019/3014
Karar Tarihi: 22.05.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1193 Esas 2019/3014 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/1193 E.  ,  2019/3014 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi



    Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/05/2018 gününde verilen adli yardım talepli dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın görev sebebiyle usulden reddine dair verilen 08/05/2018 günlü karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 20/02/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, haksız eylem sebebiyle manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın görev sebebiyle usulden reddine karar verilmiş, davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, 23/07/2016 tarihinde tutuklandığını, tutuklandığı tarihten itibaren 01/03/2018 tarihine kadar 5275 sayılı Kanun"un 83. maddesine göre haftada bir defa kapalı görüş yaptırılması gerekirken ceza infaz kurumunca iki haftada bir defa kapalı görüş yaptırıldığını, bu uygulamaya infaz hakimliği nezdinde itirazda bulunmasına rağmen itirazının reddedildiğini, infaz hakimliği kararına karşı itiraz yasa yoluna başvurması üzerine Ağır Ceza Mahkemesi tarafından infaz hakimliği kararının kaldırılmasına karar verildiğini, fakat bu süre zarfında görüş hakkının kısıtlandığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    İlk derece mahkemesince; davanın idari yargı merciinde açılması gerektiğinden görev sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı davacı istinaf talebinde bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu olayın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı bu itibarla ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.
    Dava konusu uyuşmazlık bakımından görevli mahkemenin belirlenmesinden önce tazminata konu edilen vakıaların idari işlem ve eylemden mi? 5271 sayılı CMK"da düzenlenen koruma tedbirlerinden mi? Yoksa 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu"nun uygulanmasından mı? Kaynaklandığı sorusunun cevaplanması icap eder. Tazminat talebinin dayanağı vakıaların idari işlem ve eylemden kaynaklandığının, bir başka deyişle idarenin hizmet kusuru sebebiyle
    tazminat istenildiğinin kabulü halinde görevli mahkemenin idare mahkemesi; CMK 141. maddede yaptırımını bulan koruma tedbirleri dolayısıyla istenildiğinin kabulü halinde ise ağır ceza mahkemesi; olacağından şüphe etmemek gerekir. Ancak, ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesinden, yani 5275 ve 4675 sayılı Kanunların uygulanmasından kaynaklı tazminat istekli davaların hangi yargı merciince çözümleneceği kanunlarımızda açık olarak düzenlenmiş değildir.
    Az yukarıda açıklandığı üzere somut olayda; davacının, hakkında yürütülen soruşturma dolayısıyla verilen tutukluk tedbirinin infazı sırasında infaz hakimliği kararıyla da onanmak suretiyle kapalı görüş hakkının yasaya aykırı olarak sınırlandırıldığından bahisle manevi tazminat isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, öncelikle ifade edilmelidir ki, hem tutuklama kararının ceza hakimliğince alınması, hem de bu kararın infaz şekline ilişkin sürecin cumhuriyet savcısı ve infaz hakimliğince şekillendirilmesi karşısında davacının tazminat isteğinin, idarenin hizmet kusuruna dayandığını söyleyebilme imkanı yoktur. Her ne kadar cezaevi idaresince yapılan işlemlerin idari işlem ve eylem niteliğinde olduğu ileri sürülebilir ise de bu eylem ve işlemler ceza kararlarının ve koruma tedbirlerinin infazı kapsamında gerçekleştirildiğinden idari işlem ve eylem olarak değerlendirilmesi doğru değildir.
    Davacının tazminat isteğinin koruma tedbirlerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına gelince, 5271 sayılı CMK"nun 141. maddesi gereğince, (1) suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; a)Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, b)Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, c)Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, d)Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, e)Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, f)Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, g)Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, h)Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, i)Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, j)Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, k)Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.... (3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir. Anılan Kanun"un 142 maddesi uyarınca bu davalar yönünden görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. CMK"nun 141. maddesinin düzenleniş şeklinden görüleceği üzere, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat isteğinin kaynağını sadece kararın kendisi veya koruma tedbirinin karara uygun olarak yerine getirilmesi değil, koruma tedbirinin amacı dışında veya taşkın kullanılması (CMK 141/1-g,i,j) gibi, malvarlığına zarar verilmesi (CMK 141/1-j) gibi infaza yönelik işlemler de oluşturmaktadır. Şu durumda, suç soruşturması sırasında ve tutukluluğa ilişkin koruma tedbirinin infazı kapsamında esasen infaz hakimliğince verilen iki haftada bir görüş yaptırılmasına ilişkin işlemin hukuka uygun olduğu kararı nedeniyle maruz kalındığı iddia edilen manevi zararın tazminine yönelik eldeki
    talep yönünden CMK 141/3 ve 142. maddeler mucibince ağır ceza mahkemesinin görevli olduğunun kabulü iktiza etmektedir.
    Somut uyuşmazlığın CMK 141 ve 142. maddeleri kapsamında bulunmadığı düşünüldüğünde ise çözümün infaz hukukunun düzenlendiği 5275 ve 4675 sayılı Kanunlar ile usul hukukunun genel ilkelerinde aranması gerekir. İnfaz kanunlarının amacı mahkemelerce verilen ceza ve güvenlik tedbirleri ile tutuklama kararlarının yerine getirilmesidir. Cezanın infazı, cumhuriyet savcısı tarafından izlenir ve denetlenir. (5275 sayılı CGTİHK m.5) İzleme ve denetlemenin anlamı infazın cumhuriyet savcılığı tarafından yürütülmesidir. Yani infaz yetkisi cumhuriyet savcısına aittir. (Prof. Veli Özer Özbek, İnfaz Hukuku, 3. Baskı, sayfa 78) Cezaevi idaresi, infaz işlemlerini cumhuriyet savcısı adına yaparlar. Öte yandan, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu"nun 1. maddesinde kanunun amacı, "....ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek..." şeklinde açıklanmış; yine aynı Kanun"un 4. maddesinde ise, hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak infaz hakimliğinin görevleri arasında sayılmıştır. 5275 sayılı Kanun"un 5 ve 4675 sayılı Kanun"un 1 ve 4. maddeleri hükümlerinden anlaşılacağı üzere, ceza ve güvenlik tedbirleri ile tutuklama kararlarının infazının cumhuriyet savcılığı ile infaz hakimliği gözetim ve denetiminde cumhuriyet savcılığı ve infaz hakimliğince alınan kararlar doğrultusunda şekillendiği ve yürütüldüğü açıktır. Mevzuatımızda, cumhuriyet savcılığı ve/veya infaz hakimliği kararlarına uygun olarak yürütülen infaz işlemleri sebebiyle zarar gördüğünü iddia edenlerce açılacak tazminat davaları için hangi mahkemenin/yargı kolunun görevli olacağı düzenlenmiş değildir. Kanun koyucu bu hususta sessiz kaldığına göre sorunun uygulama ile çözümlenmesi gerekir. Bu bağlamda başvurulabilecek en önemli yöntem kıyastır. Maddi ceza hukuku bakımından kıyas hiçbir şekilde kabul edilemez. Ancak usul hukuku bakımından kıyas caiz, hatta bazı hallerde zorunludur. Koruma tedbirleri nedeniyle mahkemelerce ve cumhuriyet savcılığınca alınan tutuklama, yakalama, arama, elkoyma vs. gibi kararlar ile bu kararların amacına uygun veya uygun olmayan şekilde yerine getirilmesinden kaynaklı tazminat davaları yönünden kanun koyucu ağır ceza mahkemelerinin görevli olmasını benimsediğine (CMK 142) göre yine cumhuriyet savcılığı ve infaz hakimliğinin gözetim ve denetiminde gerçekleştirilen infaz işlemleri sebebiyle açılacak tazminat davaları bakımından da aynı yargı yolunun (ağır ceza mahkemesinin) görevli kabul edilmesi kıyas yöntemine en uygun sonuç olacaktır. Diğer taraftan, bu kabul, 4675 sayılı Kanun"un 4. maddesinde sayılan hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi bakımından adli yargının; bu işlem veya faaliyetler sebebiyle açılan tazminat davaları yönünden idari yargının; görevli olduğunun benimsenmesi ile ortaya çıkacak hukuki karmaşanın önüne geçilmesi bakımından usule de uygundur.
    Açıklanan tüm bu sebeplerle, dava dilekçesinin ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile usulden reddi gerekirken, derece mahkemelerince yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle reddi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK 373/1 maddesi gereğince kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine 22/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Davacı dava dilekçesinde, davalı kurum bünyesindeki ... T Tipi kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunduğunu 5275 sayılı Kanun"un 83. maddesi uyarınca haftada bir kez kapalı görüş yaptırılması gerekirken tutuklandığı tarihten 01/03/2018 tarihine kadar kapalı ceza infaz kurumu tarafından iki haftada bir kez görüş yaptırıldığını, bu uygulamaya dair infaz hakimliğine itirazda bulunmasına karşı itirazının reddedildiğini, bu karara karşı Ağır Ceza Mahkemesine başvurması sonucunda infaz hakimliği kararının kaldırılmasına karar verildiğini belirterek; ceza ve infaz kurumunun bu süreçteki uygulamasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, ailesiyle görüşmesinin ayda iki kez engellenmesi nedeniyle duyduğu acı, elem ve ızdırabın bir nebze giderilmesi gerektiği iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın idari eylem ve işlemden kaynaklandığı gerekçesiyle idari yargının görevine girdiğinden bahisle davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; davacı tarafından istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın hizmet kusuruna ve özellikle hizmetin işleyişi noktasında tutuklama kararının infazı sırasındaki hatalı işlemlere dayandığı infaz işleminin yargılama faaliyeti kapsamında olmayıp idari bir eylem ve işlem niteliğinde olduğu, İYUK"nun 2/b maddesi gereğince tam yargı davasının konusu olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; kararı davacı temyiz etmiştir.
    5271 sayılı CMK"nın "Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat" başlığıyla düzenlenen 141. maddesi uyarınca "(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
    a-Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
    b-Kanuni gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmayan,
    c-Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
    d-Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
    e-Kanuna uygun olarak yakaladıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
    f-Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
    g-Yakalanmaları ve tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
    i-Hakkında arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
    j-Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
    k-Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan,
    (2) Birinci fIkranın (c) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karar geçilir.
    (3) Birinci fıkrada yazan haller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
    (4) Devlet ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hakimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder."
    CMK"nun 142/2. maddesinde ise 141. maddedeki haller nedeniyle açılan tazminat davalarındaki görevli mahkemenin ağır ceza mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
    Dosya kapsamında göre, davacının tazminat talebinin dayanağı tutukluluğu sırasında ceza infaz kurumunda ailesiyle görüşmesinin düzenlenmesine ilişkin idari işlem olup; yargısal nitelik taşımayan, yukarıda anılan ve CMK"nın 141. maddesinde düzenlenen suçun soruşturması veya kovuşturması sırasında "hakim ve Cumhuriyet Savcılarının verdiği (telefon dinleme, mallara el koyma vb. gibi) kararlar ve işlemlere ilişkin" değildir. Bu haliyle, yargısal nitelik taşımayan, suçun kovuşturması ve soruşturması ile ilgili olmayan, ceza evindeki tutuklunun ailesiyle görüşmesinin düzenlenmesine ilişkin olan idari eylem ve işlem nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde İYUK"nun 2/b maddesi uyarınca idari yargı görevli olup ağır ceza mahkemesinin de görevine girmediğini ve kararın onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmamaktayız. 22/05/2019









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi