14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/746 Karar No: 2013/2694 Karar Tarihi: 25.02.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/746 Esas 2013/2694 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/746 E. , 2013/2694 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.12.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması, birleştirilen dosyada davacı ... tarafından davalılar ..., ... ve ... aleyhine 22.07.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması, istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır, Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Somut olaya gelince, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen ziraatçı bilirkişinin raporunda 444 ve 445 sayılı parseller üzerinden geçen 3. seçeneğin en uygun seçenek olduğu belirtildiği halde mahkemece yeterli bir gerekçe gösterilmeksizin 442 sayılı parsel üzerinden geçen 1. seçenekten geçit kurulmasına karar verilmiştir. Üstelik incelenen tapu kayıtlarına göre 444 ve 445 sayılı parsellerin yüzölçümlerinin de 442 sayılı parselden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece gerekçesi açıklanmadan bu şekilde geçit irtifakı kurulması geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırıdır. Ayrıca mahkemece kurulan geçit ... kanalı ve yoluna bağlandığına göre ... kanalı ve yolundan geçişin mümkün olup olmadığı ilgili ... Müdürlüğünden sorulup, görüşü alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 25.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.