3. Hukuk Dairesi 2012/21649 E. , 2012/25485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen naaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde; kendisinin ev hanımı olup, sadece eşinin SSK"dan almış olduğu emekli maaşı ile geçindiklerini; eşinin bankadan almış olduğu kredi nedeniyle borçlu olduklarından geçinemediklerini ve davalı oğullarının yardımına ihtiyaç bulunduğunu ileri sürerek; davalı oğlundan 350 TL yardım nafakası talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacı annesinin nafakaya ihtiyacı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; "davacı, davalı çocuğundan nafaka talebinde bulunmuş ise de; davalının ... İli Müze Müdürlüğünde arkeolog olarak çalıştığı, bakmakla yükümlü olduğu eşi ve çocuklarının olduğu, kirada oturduğu; davacının ise, eşinin SSK emeklisi olduğu, davacı ve eşinin köy yerinde yaşadıkları kira ödemedikleri, birbirinden başka bakmakla yükümlü oldukları kimsenin bulunmadığı, her ne kadar kredi borçları olduğunu belirtmişse de bu borcu ödemiş oldukları, davacının yoksul durumda bulunmadığı ve çocuğunun yardımına ihtiyacı olmadığı anlaşılmıştır. Gerekçesiyle" davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK"nun 364. Maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür"
Aynı yasanın 365/2. Maddesine göre de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir"Davada, davacı anne zor durumda bulunduklarını, nafakaya ihtiyacının olduğunu belirterek; davalı oğlundan aylık 350 TL nafaka talep etmektedir.Davacı annenin, ev hanımı olduğu, bir gelirinin olmadığı, eşinin emekli parasıyla geçimini sürdürdüğü; davalı oğlunun ise; Müzede arkeolog olarak çalıştığı ve aylık 1881 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır.Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Dava tarihi itibariyle, davacıya kocası bakmakta ve SSK emekli maaşı ile geçimlerini sürdürmekte iseler de; kredi borçlarının bulunduğu, aldıkları maaşla geçinemedikleri, bu nedenle nafakaya ihtiyaçlarının olduğu da bir gerçektir.
Eski Medeni Kanununda yer alan "zaruret" kavramı yeni Türk Medeni Kanununda daha geniş manayı ifade eden "yoksulluk"kavramı olarak düzenlenmiştir.
Her ne kadar, yoksulluğun tanımı yasamızda yapılmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656/688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, davacı annenin yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşeceği dikkate alınıp, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.