Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/17280 Esas 2013/25009 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/17280
Karar No: 2013/25009
Karar Tarihi: 10.10.2013

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/17280 Esas 2013/25009 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2013/17280 E.  ,  2013/25009 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    K A R A R
    Davacı, avukat olduğunu, davalıların vekili olarak 6 adet ortaklığın giderilmesi davasını takip edip sonuçlandırdığını, davalıların kendisini haksız olarak azlettiğini, ödenmeyen vekalet ücreti alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalıların haksız olarak kısmi itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların icra takibine vaki itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
    Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya
    da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
    Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde,davalı borçlular tarafından itiraz edilip mahkemece kabul edilen asıl alacak miktarı olan 19.800TL üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddedilmiş olması bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK. nun 438/7. maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının reddine,ikinci bent gereğince kararın “Hüküm” başlıklı bölümünün 1.bendinin sonunda bulunan “inkar tazminatı talebinin reddine” sözlerinin karar metninden çıkarılarak yerine “hükmedilen 19.800TL asıl alacağın %40’ı oranında hesaplanan 7.920TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 977,13 TL. kalan harcın davalılardan alınmasına, 24,30 TL harcın davacıya iadesine, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.