10. Hukuk Dairesi 2014/18864 E. , 2015/5433 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hacizli taşınmazın kıymet takdirine itiraz ve yeniden kıymet takdiri istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde Davanın kabulü ile, davalı kurumun 2008/25674 sayılı takip dosyasında ... İli Başiskele ilçesi... Köyü ... Mevkiinde bulunan 3740 parsel sayılı taşınmazın kıymet takdirine ilişkin işleminin iptaline, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum avukatı tarafından temyizi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri, üçüncü kişilerden olan alacaklarını “kamu gücü”nün yardımını kullanarak tahsil edebilirler. Söz konusu kamu gücünün yardım ve kullanımına ilişkin usul ve esaslar 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şüphesiz Devlet de özel hukuk kişisi olarak davrandığında, anılan kanun hükümlerinden yararlanarak alacağını tahsil edecektir. Ancak, kamu hizmetinin karşılanması amacıyla devletin kamu gücüne göre koyduğu mali yükümlerden doğan alacaklar olarak tanımlanan kamu alacaklarının tahsilinde Devlet kamu gücünün kullanımını Özel Hukuk’tan doğan alacaklar bakımından yetkili kılınan mercilerden istemez. Kamu gücünü Devlet bizzat kendisi kullanır. Bu konudaki usul ile ilgililerin hak ve ödevleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la düzenlenmiştir.(Turgut Candan; Açıklamalı A.A.T.U.H.K. Maliye ve Hukuk Yayınları, Mart 2007, s;3)
6183 sayılı Kanun, İcra ve İflas Kanunu"ndaki belli özellik ve teknikleri bünyesinde toplamış ise de, bir hukuk dalı olarak Kamu Hukuku ve Mali Hukuk kapsamında olup, Kamu Hukuku ve Mali Hukukun temel ilkelerine ve dolayısıyla “kıyas yasağı” na tabi bulunmaktadır. 6183 sayılı Kanunda hakkında hüküm bulunmayan durumlarda İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanacağına ilişkin genel bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle açıkça atıf yapılan durumlar dışında (Örneğin; 6183 SK. m; 21, 100) İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanamaz. (Aziz Taşdelen; Genel İcra Hukuk İle Karşılaştırmalı Kamu İcra Hukukunda Hacizde İstihkak İddiaları ve Davaları)
6183 sayılı Kanun kapsamında haczedilen taşınmazların kıymet takdiri anılan Kanun’un 91’inci maddesinde düzenlenmiş olup, kıymet takdirine karşı başvurulacak
Kanun yolları gösterilmediği gibi açık bir atıfda bulunmadığı için İcra ve İflas Kanunu’nun eldeki davada uygulanması mümkün değildir. Bu yönde, Danıştay 3. Dairesinin 27.9.2013 tarih, 2013/7453 Esas, 2013/3731 Karar sayılı ilamında benimsendiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Gayrimenkul Malların Haczi ve Satışı" başlıklı üçüncü bölümünde, satış öncesinde, haciz, satış komisyonlarının oluşturulması, değer biçme, satış şartnamesinin hazırlanması, satış ilanı ve ihale yapılması gibi bazı işlemlere ilişkin yasal düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu işlemlerin herbirinin idarenin tek taraflı olarak idari icra gücüyle tesis edilen zincir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olup, satış komisyonunca takdir edilen bedel üzerinden taşınmazların satışa çıkarılacağı ve satış bedeli üzerinden vergi/prim borcunun karşılanacak olması nedeniyle davacının hukuksal durumunun etkilendiğinin açık olduğu göz önüne alındığında ortada iptal/itiraz davasına konu olabilecek nitelikte, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunduğu sonucuna varıldığından, söz konusu işleme karşı dava yoluyla iptal/itiraz ve yeniden bedel tespiti istenebileceği kabul edilmesi gerekmektedir.
Eldeki davada; mahkemece, kıymet takdiri yapılmış ise de, hükme dayanak bilirkişi raporunda, davalı Kurum tarafından hazırlatılan raporda yapılan tespitten ayrılma gerekçelerinin yargısal denetime olanak verir şekilde ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zamanda yapılan benzer yüzölçümlü emsal satışları bildirmeleri için uygun süre verilmeli, bu arada re’sen emsal celbi yoluna gidilmeli, uzman bilirkişi kuruluyla yapılacak keşif sonrasında, emsal satışlarla davaya konu taşınmazın nitelikleri karşılaştırılarak bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile arsa bedeli, “... ve İskan Bakanlığı Birim Maliyet Bedelleri” ve yıpranma payı esas alınarak bina bedelleri tespit edilmek üzere bilirkişi kurulundan alınacak rapor sonucuna göre ve yargılama sonucunda bir değer tespiti yapılmak suretiyle infaza elverişli şekilde bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.